Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir!
(MÖ 99-55 senelerinde yaşamış Romalı şair Lucretius)

Bağımsız Denetim kültürü müfredata tam olarak vasfı gereği girdiğinden beri, denetim ile yatar ve denetçi ile kalkar olduk. Bu güne kadar Bağımsız Denetim hep meslek mensuplarına anlatıldı ama hiç bu işi yaptıracak olan patronlara anlatılmadı.

Bu zamana kadar yazılan ve çizilenler itibariyle bağımsız denetimin alt yapısı demek olan kanunları ve uygulamalara esas olacak şekilde ise standartları üzerinde çalışmalar süregelerek, meslek mensuplarına algı yerleşikliğinin verilmesi sağlanmıştır.

Büyük fedakarlıklar ile zaman ve maddiyat ayırarak alınan ruhsatların, kullanımı ve katma değer olarak geri dönüşümlerinin bu ana kadar olmaması, sosyo-psikolojik baskıyı da beraberinde sürüklemiştir.

Peki diyelim ki tüm bunlar gerçekleşti ve dış denetimi yapacak olanlar da SOX, SUKUK, IFRS, UFRS, PCAOB, TI, AVRUPA BİRLİĞİ (AB) YÖNERGE 4-7-8  gibi ve yine etik kurallar ve standartları sular seller gibi biliyor (!) olsa da sevgili meslek mensuplarımızın karnını doyurmuyor…
Asıl soru ise burada başlıyor. Sorgulama ile bilinmeyene çomak sokarak, bilinirliğini gözler önüne seriyor olmamız muhakkak ki şarttır.

Kamu Gözetim Kurumu, Anonim ve Limited Şirketlere denetim standartlarını yayınlamak üzere, resmi gazeteye aylar öncesinde göndermiş olup, (TTK 397/5 'e göre-SBDS 2400) bireysel denetimin, denetime vereceği zarar üzerindeki etkilerine rağmen, yürürlüğe girmesi beklenmektedir.

Her ne kadar bu vesile ile, özellikle bağımsız denetim işi bir ekip ve bundan dolayı da denetim kuruluşlarının işi gibi görünse de, bireysel denetimin de, geçiş sürecindeki denetime tabi olacak şirketler vasıtası ile, denetçiliğin öğrenilerek , güçlü sermayeli kuruluşların yolunu aralayacağı realite olarak kabul etmek zorundayız.

Bağımsız denetime tabi olacak şirketleri belirleme yetkisi 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca Bakanlar Kuruluna verilmiştir. Bakanlar Kurulu her yıl bağımsız denetime tabi olacak şirketleri belirlemektedir. Bakanlar Kurulu Kararının hazırlık işlemleri ise Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından yürütülerek Bakanlar Kuruluna sunulmaktadır. AB müktesebatına uyum sağlamak üzere, bağımsız denetim kapsamı zaman içinde kademeli bir şekilde genişletilmektedir. Kısa zamanda bu kademenin AB Yönergesinde belirtilen limitlere yani 4 milyon Euro aktif toplam, 8 milyon Euro net satış hasılatı gibi tabana yayılarak, iş sahasının genişlemesine vesile olması zaruridir.

Bu zamana kadar kanuni alt yapı ve uygulamalı eğitimler, paneller, toplantılar, seminerler,  kısaca bir yerlerden diğer yerlere olan sürgit insanların taşınması ile oluşan turistlik vaziyetlerinin, kendilerine bir şekilde kazanç olarak geri dönmesi ile anlamlaşır.

Hâlbuki yukarıda alıntılamış bulunduğum, şairane söze ilave olarak “her ağacın kurdu kendindedir “ diye titremenin, buna mukabil bir şeyler yapmanın artık yeni bir şeyler söylemenin birbirleri içinde kurtlanmadan (!) eğitsel olarak, öğreti seviyesinin farkındalığına erişmemiz şarttır. 

Eğit-donatı bir de böyle ele alarak hedefe ulaşacak adım adım koyduğumuz hedeflerimize yürümemiz gerekmektedir. Bu hedeflerimizden biri tabi ki paydaşımız olan patronlardır.

PATRON BİR AN ÖNCE ZORUNLU OLARAK GÖRÜŞMEMİZ LAZIM !!!

Patronlara bu hitapla seslenerek Anadolu Uygarlık tarihinin henüz iletişimi evin küçükleri ile yaptığı zamanları tahayyül etmelerini tavsiye ederim.

Nedenine gelince, ticari sektör olarak göstermekte bir sakınca olmadığı kanaatinde bulunduğum bağımsız denetim şimdiye kadar hep iyi-kötü, eksik fazla, paralı veya parasız hep meslek mensupları üzerine gidilerek anlatılar yapılmıştır.

Ya patronlara anlatmak için ne yapıldı ?

Duyar gibi oluyorum ki sevgili meslek mensupları, hep bir ağızdan hiçbir şey yapılmadı…
Bağımsız Denetim Kuruluşları veya Bağımsız Denetçiler bu güne kadar hangi şirkete veya patrona gidip bağımsız denetimin gerekliliğini ve fayda ve kazanımları anlatmıştır ?

Artık patronlara anlatmakta geç kalınmaya başlanılmıştır. Hiç vakit kaybedilmeden tüm bağımsız denetçiler bir an önce ziyarete başlamalılardır.

Burada Kamu Gözetim Kurumuna da bir önerim var. Bundan sonraki toplantı panel konferans seminerlerini özellikle iş adamlarına ticaret odası üyelerine anlatmaları gerekir.

Denetime tabi olacak şirketler gün geçtikçe sayıları artıyor artacakta da. Bu nedenle patronlara gerekliliği anlatılmalı ve bilgilendirilmelidir. Artık geç kalınmadan bölgesel toplantılar yapılmalıdır.
Özgüven noksanlığında cesaretsiz ve pasif yönetim insanları sebebiyle, pesimist bir fıtrata bürünerek reel gerçeklikten uzak kaldık.

Öyleyse artık ayağa kalkarak Ticaret Odaları veya Sanayi Odalarının ilgili komiteleri vasıtası ile veya medeni cesaret ile tüm denetimi yapılabilecek şirketlerin patronlarına bıkmadan usanmadan süreklilik arz edecek ziyaretler ile bağımsız denetimi onlara zaman buldukça anlatmamız lazım.
İşte bu eninde sonunda bize “damlaların sürekliliği ” gibi, o patronun geri dönüş yapmasını sağlayacak bir bilinçlenme kültürüne götürecektir.

Özellikle aile şirketlerinin bu konudan bir haber olmamaları, Türkiye interlandının realitesi.
Yarınlarımızı ipotek altına alan BASEL KRİTERLERİ çerçevesinde, dış denetime tabi olmayan tüm raporların, kredibilite kapsamında negatif olma eğilimi, bankalar ve diğer finans kuruluşları tarafından sorgulanır olmaya başlanmıştır. Bu pozisyonların da anlatılarak küreselleşmenin olmazsa olmazının dış denetim olduğunu ikna etmek meslektaşa bir kazanım sağlayacaktır.

Unutmayalım ki, gerek yeteneğimiz gerekse istikrar ve azmimiz sayesinde, başarılı oluyor, özgüvenimiz artıyor.

Bunu yazarken hali ile ilk aklımıza gelen bir toplumsal gerçeği yazmadan geçmek istemem.
Başarılı çalışmalar etiğinde, takdir etmek ve istikrarı, azmi cesaretlendirmek aslolunmalıdır.
Yani karşılıklı öğrenme, karşılıklı etkileme ve karşılıklı yararları içeren, Kazan / Kazan ilkesi bütün ilişkilerimizde başarının temelini oluşturarak, yaşamın beş boyutunu kapsar.


Karakterle başlar, ilişkilere doğru ilerler, bundan anlaşmalar doğar, beslenir ve süreci içerir.

Başarı bir işi %100 katlamak değil, 100 işi %1 bile olsa ilerletmektir.

Bir maniniz yoksa görüşelim !

 

Selahattin İPEK
Bağımsız Denetçi 
[email protected]



Kaynak: Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı Nedir? - Stephen R. COVEY

19 HAZİRAN 2015 HUDUT GAZETESİNDE YAYINLANMIŞTIR.

http://www.hudutgazetesi.com/e-gazeteler/1367/19-haziran-2015-cuma/10.html