KÜRESEL ekonomik koşullar, yaşanan (inansal krizin rccl kesime sirayet etmesi ve kredi sıkışıklığının derinleşmesiyle bozulmaya devam ediyor. Hu durum cari ekonomik göstergelere ve uluslararası kuruluşların en son tahminlerine de belirgin bir biçimde yansımış görülüyor. Hu durum, işletmeleri etkilediği kadar bireysel olarak tasarruf eden veya harcayan kişileri de etkiliyor.
     Kur riski (inansal bir risk turu olarak, işletme bilançolarında büyük kayıplara neden olabiliyor. Kur riskinin en fazla karşı karşıya kalınan türü açık pozisyon riskidir. Döviz cinsinden borçlanan ve döviz cinsinden geliri olmayan işletmeler, açık pozisyon riskine maruz kalabiliyor.
     Pasif döviz yükümlülüklerinin aktif döviz varlığa eşit olması, kapalı pozisyon olarak tanımlanmakta. Aktif döviz varlığının pasif döviz yükümlülüğünden fazla olması, artı pozisyon olarak tanımlanmakta. Pasif döviz yükümlülüğünün döviz varlıklarından fazla olması ise. açık pozisyon riski olarak tanımlanmakta.
     İthalat ve ihracat yapan işletmeler her zaman kur riskine maruz kalabiliyor. Hu tur işletmelerde mutlaka risklerin “hcdging" edilmesi gerekiyor. Hcdging; gelecekteki fiyat riskinden bugünden korunma anlamına geliyor.

     DÖVİZLE BORÇLANMAYA SINIR GELECEK Mİ?

     Son aylarda döviz, kurundaki dalgalanmaların piyasada yarattığı sıkıntı ve tedirginlikler karşısında. Hükümet de dövizle borçlanmaya sınır getirmek için konuyu gündemine alarak yeni düzenleme yapılacağını duyurdu. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek verdiği beyanatta, döviz geliri bulunmayan şirketlere dövizle borçlanma yasağının yolda olduğunu, ihracat geliri olmayan bir firmanın dövizle pozisyon almasının ekonomi ve sektör açısından sağlıklı olmadığını ifade elti. Merkez Bankasfnın rezervlerine de değinen Şimşek. “Birtakım kriterler var. hangi kriteri esas alırsanız alın, rezervlerimizin daha da artırılması gerektiği net" diye konuştu. 
     İlk aşama olarak 2 bin büyük şirkete ilişkin veri toplamanın yasal altyapısının oluşturulduğu. 25 bin şirketin döviz yükümlülüğü bulunduğu, bu 25 bin şirketin 23 bininin döviz yükümlülüğünün 15 milyon dolar ve altında olduğu ifade ediliyor. Ayrıca, 23 bin şirketin açık pozisyondaki payı yüzde 16 civarında. 2 bin büyük firmanın ise payı yüzde 84 civarında olduğu tahmin ediliyor.
      KOBI'ler istihdamın yüzde 70'ini. ihracatın da yüzde 55'ini oluşturuyor. İhracat geliri olan KOBI'nin dövizle finanse edilmesinin veya borçlanmasının bir sakıncası bulunmuyor. Ancak, döviz geliri olmayan bir işletmenin veya şahıslatın döviz cinsinden borçlanmaları belirsiz riskler taşıdığından ekonomik ve sosyal sorunlara yol açabiliyor.

     YASAL DÜZENLEME GEREKİYOR

     Hükümet tarafından, yatırım ortamı ile ilgili çok kapsamlı bir reform çalışması bulunuyor. Bunun gelecek yıl ilk çeyrekte hayata geçmesi ve etkisinin yıl ortalarına doğru hissedileceği bekleniliyor. Döviz cinsinden geliri olmayanların döviz cinsinden borçlanmaları sonucu kur riski karşısında yaşanan olumsuzluklar yatırım ortamının iyileştirilmesine engel bir durum oluşturuyor.
     Aynı durum, iç ticaret ve işlemleri için de geçerli. Son zamanlarda, döviz cinsinden geliri olmayan şirketlerin döviz cinsinden borçlanmaları sonucu karşılaştıkları riskler giderek artıyor. Örneğin. AVM Icrdc bir ok kira sözleşmesinin döviz cinsinden yapılması, gay rimenkul veya araç satın alanların döviz cinsinden borçlanmaları, bankalardan döviz kredisi kullanılması vb...
     Döviz kurlarındaki dalgalanma, bugünkü ekonominin gerçekleriyle uyumlu değil ancak, rccl piyasayı ve kısıtlı geliri olan bireyleri ciddi biçimde etkiliyor. Dolayısıyla, hükümet tarafından ele alınan bu konuyu ivedi olarak bir çözüme kavuşturmak piyasaların ve vatandaşların da beklentilerine yol açtı. Hu durumda kamu kurumlan dahil olmak üzere özel sektör ve bireylere dövizle borçlanmaya yasak getirmek yerine sınırlama getirmek gibi tedbirler alınması veya düzenleme yapılması gerekiyor.