Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, imar affı ile ilgili gerekçeyi; “Ülkemizdeki imara aykırı yapıların yüzde 50'in üzerinde olduğu bilinmektedir. Bu da yaklaşık olarak 13 milyon bağımsız birime tekabül etmektedir. Bu yapılarda daha çok dar gelirli vatandaşlar oturmaktadır.
Yapılan yasal düzenleme ile ülkemizde İmar Barışı'nı sağlamak maksadı hedeflemiştir. Yapılardaki mevcut aykırılıkların büyük çoğunluğu 1950-2000 yılları arasındaki yapılaşmalardan kaynaklanmaktadır.
Vatandaş ve belediyeler arasında ortaya çıkan imardan kaynaklı sorunlar mahkemelerde altından kalkılamayacak kadar dosyaların birikmesine yol açmaktadır. Ayrıca belediyeler imara aykırı yapılarla ilgili olarak yıkım işlemini birçok sebepten dolayı gerçekleştirememektedir.
Vatandaşlar bu ihtilaflardan dolayı oturdukları evlerine su, elektrik ve doğalgaz bağlatamamakta ya da kaçak kullanım yapmaktadır. Konut veya iş yerleri ekonomik olarak bir değer ifade etmemektedir. Fabrika ve konut yapıları ticari piyasalarda ipotek veya teminat olarak gösterilememektedir” şeklinde açıklamıştır.
Son 20 Gün, Hedefin Yarısına Bile Ulaşılamadı!
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca hayata geçirilen imar affında; 31.12.2018 tarihi itibarıyla başvuru sayısı 9 milyon 698 bin 238'e ulaşırken 16 milyar 500 milyon lira ödeme yapılmıştı.
İmar affında hükümetin beklentisi 42 milyar lira gelir elde etmekti, 31 Aralık 2018 tarihi itibarıyla gelir hedefi tutturulamayınca;
538 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapı kayıt belgesi başvuru süresi 15 Haziran 2019'a, ödeme süresi ise 30 Haziran 2019 tarihine kadar uzatılmıştı.
Süre uzatımından sonra geçen yaklaşık 6 aylık süre içinde; imar affına başvuru sayısı 9.698.238'den 10 milyon 12 bin 788 kişiye, ödeme ise 16 milyar 500 milyon liradan 19 milyar 30 bin liraya ulaştı.
İmar affı uygulamasında; hükümetin hedeflediği gelirin, başvuruların sona ermesine 20 gün kalmasına (20 günün içinde 9 günlük bayram tatili var) rağmen, sadece %45'ine ulaşıldığı dikkate alındığında, yeni bir uzatma kaçınılmaz görülüyor.

Şartlar, Öncelikleri Değiştirdi

İmar affına ilişkin düzenlemeleri bünyesinde barındıran 7143 sayılı Kanun'un vergi affına ve yapılandırmasına ilişkin düzenlemeleri ile ilgili ödemelerde de ciddi bir problem olduğunu görmekteyiz. Bu yılın başından itibaren ekonomik kriz, etkilerini bütün ağırlığı ile hemen hemen bütün iş kollarında göstermektedir. Vatandaşlar gerek imar affı ve gerekse vergi yapılandırmalarına ilişkin ödevlerini yerine getirememektedir. Nakit ve nakde erişim problemi, daralan iş hacmi de dikkate alındığında; firmaları, vatandaşları bir ölüm kalım mücadelesi içinde bırakmıştır.
İmar affı ile ilgili başvuru süresinin mutlaka uzatılacağını düşünüyorum. Burada iki seçenek karşımıza çıkabilir. Birinci seçenek; başvuru süresini 31 Ekim 2019 tarihine kadar uzatıp, ödemelerin üç taksit halinde 31 Aralık 2019 tarihine kadar yapılması. İkinci seçenek başvuru ve ödeme süresinin 31 Aralık 2019'a kadar uzatılması şeklinde olacaktır.
Hükümetin, birinci seçeneği tercih edip, düzenlemeyi buna göre yapmasının daha faydalı olacağını düşünüyorum.
Maliye Bakanlığı'nın “imar affı ödemelerinin gider yazılamayacağı, maliyete eklenerek amortisman yoluyla itfa edileceği” şeklindeki yasalara aykırı görüşünü değiştirmesinin de, düzenlemenin amaca ulaşmasını kolaylaştıracağını ifade etmeliyim. Ayrıca gayrimenkul sermaye iradı mükelleflerinin, gayrimenkul sermaye iradı elde ettikleri imar affına konu varlıkları ile ilgili olarak yaptıkları imar affı ödemelerinin; bu kişiler tarafından “gerçek gider yöntemi”nin seçilmesi durumunda, gider olarak dikkate alınacağına ilişkin açık bir düzenleme yapılırsa, imar affı başvurularının patlayacağını düşünüyorum.

Nedim TÜRKMEN | Sözcü