Değerli Meslektaşlarım,

Öncelikle attığım başlığın ağır bir terminiloji olarak algılanmasını istemem. Belki biraz çarpıcı olmak hasabi ile metabolizmalarımıza dokunabilir. Dokunsun istiyorum. 

Bakın bu böyle gelmiş ve fakat böyle gitmemeli... Başı boşluk ve hantallığımıza bir gem vurmanın zamanı geldi de geçiyor… Yeter artık diyenin, gettolar arasında yok olan seslerini yedi kat yerin dibine gömerek, büyük resmin ufak ufak kopan parçalarında yok oluyoruz. 

Saygıdeğer Meslektaşlarımın an itibari ile gemilerini yüzdürmek için zorunlu olarak hayat mücadelesini ve yok olan değerlerini, bir beter çizgi gibi görememek bahtsızlığına eyvallah diyorsak, zaten çoktan, gören gözlerimizde bir çukurlaşma ve karanlık oluşmuştur. 
Kimse alınmasın… Enayilik Bir Kısır Döngüdür *
Bilindiği gibi ! 
Vergi Usul Kanunu Tebliğ Taslağı Form Ba ve Form Bs yayınlanarak, tartışmaya açılmış, dolayısı ile eleştiri ve öneriler alınmak sureti ile böyle bir yol haritası gerçeğinden daha haberimiz olmuştur.

Taslağın neresine bakıp, neresinden tutarsanız oradan bir meslek ve meslektaşı tuzağa düşürebilecek çeşitli enstantanelere sahne, senaryoları görmekteyiz. 

İşletme hesabı esasına göre defter tutan, serbest meslek kazanç defteri tutan ve zirai işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflere  de Form Ba ve Form Bs bildirimi verme yükümlülüğü getirilmekle beraber, biri birine uyumsuz maddeler de limitlerin gösterilmesi ile kendi içinde çelişen bir sistem… 

Bağışlayın ne olur tabirimi… (!) Tam bir püskevit hesabı… 

Bu bakkal hesabın da, üzerimize yıkılan bu tür fil ayaklarının altında canımız çıkmakta.


En önemlisi de aşağıya yaptığım sorgulama ile algılamam da bir tür hata olabilir. Keşke olsa… Sıkıntım olmaz. Lakin kafama takılan deli bir soru var… 

Yeminli Müşavirler defter tutabilirler… Yolu mu açlıyor ? Taslakla beraber..  

Hayırlı olsun… 


Fason Muhasebecilerin de böylece işi bitti… İçimizdeki İrlandalılar sobelenmiş oldu. 

Dün angarya dediklerimize parmak ısırtan, bugünün şeytanları değil, şeytanca düşünerek gürültüye kuyruk olarak takılanlardır. 

Kendi vatandaşını aldatmaya yönelik bir yapılanmayı devlet reddeder… Kötü oyunu, devlet vatandaşına kurmaz. Anayasanın 10., 48., 73., 135. ve 167. Maddeleri ile eşitlikçi, gücüne göre vergisini veren, koruyup-kollayan ve düzenleyerek gözetim altında tutan bir hukuk sistemini daima aktif ve dinamik tutmak zorundadır. Aksine, güven duyulmaz ve dikta eden bir erkin dinamiklerinde yok oluruz…



Bizim kabullendiğimiz kadere, eyyy Selahattin İpek sen isyan ediyorsun diyorsanız; artık söyleyecek bir sözüm yok. Boğazıma düğümlenen kelimelerimi içime akıtarak, döner giderim… 

Arkama bile bakmadan..!!!