Vergi Usul Kanunu'nun 359. Maddesi'nde “kaçakçılık suçları ve cezaları” düzenlenmiştir. Bu maddenin (b) bendinde “sahte fatura düzenleyen ve kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü mevcuttur.
 

HER YILA AYRI CEZA…

Haklarında sahte fatura düzenleme ya da kullanma suçu nedeniyle rapor düzenlenen kişilerle ilgili olarak; vergi dairesi başkanlıkları veya defterdarlıklarca suç duyurusunda bulunulmakta, suç duyurusu sonrasında kişiler hakkında asliye ceza mahkemelerinde ceza davası açılmaktadır.

Asliye ceza mahkemeleri, sahte fatura düzenleyen ve kullananlarla ilgili hüküm kurarken; Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin 2000/5348 Esas, 2000/5579 karar sayılı, 01.12.2000 tarihli kararı ile belirlenmiş olan “sahte fatura kullanma suçu bakımından, her tarh döneminin ayrı ayrı değerlendirilmesi, farklı tarh dönemlerinde aynı suçun işlenmiş olması halinde tek bir suçtan, zincirleme suç hükümlerine göre ağırlaştırılmış ceza verilmesi yerine, her tarh dönemi için ayrı suç olarak değerlendirilmesi gerektiği yönündeki” görüşünü esas almaktadır.

 

Bu durumda 2020 yılı içinde 2015, 2016, 2017, 2018 ve 2019 hesap dönemi incelenen bir mükellef, bu yılların tamamında sahte fatura kullanmış ise ve hakim cezayı üst sınırdan vermiş ise toplam 25 yıl hapis cezasına mahkûm olabilmektedir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2002/11-28 Esas, 2002/179 karar sayılı 05.03.2002 tarihli kararı ile ise Yargıtay, söz konusu ilkeyi yumuşatmış, bu ilkenin Katma Değer Vergisi'ne ilişkin sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı fatura kullanma suçuna uygulanmasını hakkaniyete aykırı bularak, diğer vergi türleri bakımından kabul edilen “vergilendirme-tarh dönemini KDV yönünden” hesap dönemi-takvim yılına tahvil etmiş, genel ilkeye istisna getirmiştir.
 

Zincirleme suç kabul edilmelidir

Ceza hukukunda her sonuç ayrı bir suç oluşturur ve fail kaç sonuca neden olmuşsa, o kadar suç işlemiş sayılarak her birinden dolayı ayrı ve bağımsız cezalara muhatap olur. Ancak bazı hallerde faile tek ceza verilmesi ile yetinilir. Müteaddit neticelerin meydana gelmesine rağmen, faile tek ceza verilmesini gerektiren hallerden biri de müteselsil suçtur. Türk Ceza Kanunu'nun 43. Maddesi'ne göre zincirleme (müteselsil) suç kavramını, sahte fatura düzenleme ve kullanma fiili açısından incelediğimizde; failin, sadece vergi kaçırmak amacıyla hareket ettiği, Vergi Usul Kanunu'nun (VUK) aynı hükmünü ihlal ettiği, aynı hükmün farklı zamanlarda ihlal edildiği ve mağdurun hep devlet olduğu görülmektedir. Zincirleme suçun, kanunda kabul edilmiş olmasını; suçun, failine gerçekleşmesine sebebiyet verdiği suç sayısınca fiilden ceza vermek yerine, fail için bir cezaya hükmedilmesi ancak bu cezanın kanunda belirtilen oranlar çerçevesinde arttırılarak uygulanması demektir.
 

CEZA ALMAMAK MUCİZE…

Vergi müfettişlerinin sahte fatura düzenleme ya da kullanma iddiası nedeniyle tarhiyata muhatap olan vergi mükellefleri; açmış oldukları vergi davalarını kazanmış, karar Danıştay tarafından onaylanmış olsa dahi, asliye ceza mahkemesinde hürriyeti bağlayıcı ceza almaktan kurtulamamaktadırlar. Çok az sayıda rastlamış olmakla beraber, bazen de vergi davasını kaybeden mükelleflere hürriyeti bağlayıcı ceza verilmeyen durumlarla karşılaşmak mümkündür. En son çıkartılan ve matrah artırımına ilişkin hükümler içeren 7143 sayılı Kanun'da matrah artırımı yapılmış ve ödemeler tam ve eksiksiz olarak yapılmış olsa bile mükelleflerin VUK'nun 359. Maddesi'ni ihlal eden fiiller işlemiş olmaları durumunda, haklarında suç duyurusunda bulunulacağı düzenlemesi karşısında ciddi risk mevcuttur. Şu anda bu durumda olan binlerce mükellef, haklarında suç duyurusunda bulunulması için Vergi Denetim Kurulu'nca incelenmektedir.

Asliye ceza mahkemeleri, vergi suçlarının yargılamasında dosyayı bilirkişiye göndermektedirler. Bilirkişiler çoğunlukla mali müşavir, yeminli mali müşavir bazen de devlette görevli gelir uzmanları olabilmektedir. Şu anda devam eden 70.000'in üzerinde dava söz konusudur. Bilirkişiler, vergi müfettişlerinin düzenledikleri raporların bir özetini yapmakta ve sonuçta suçun varlığına kanaat getirmektedirler. Bu rapor üzerine de asliye ceza mahkemeleri mahkumiyete karar vermekte, verilen cezaya göre istinaf, bazen de Yargıtay derken hoop hapisle süreç sonuçlanmaktadır.

Ülkemizde sahte fatura düzenleme ve kullanma olaylarının yaygın olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunun en temel nedeninin genel Katma Değer Vergisi oranının yüzde 18 gibi çok yüksek bir oran olarak belirlenmesi olduğunu da biliyoruz. Bunca yazılan vergi inceleme raporlarına ve mahkumiyet kararlarına rağmen vakalar azalmak yerine artmaktadır. Özellikle sahte fatura düzenleme fiili nedeni ile düzenlenen vergi inceleme raporları sonucunda önerilen tarhiyatların, tahsil edilemediğini de biliyoruz.

Genel Katma Değer Vergisi oranı indirilmeli, ceza mahkemelerinde vergi suçu nedeniyle cezalandırılmak için “vergi zıyaı” şartı aranmalı, vergi suçlarına ceza verilirken bu suçun “zincirleme suç” olduğu kabul edilerek hüküm kurulmalıdır.

Sözcü | Nedim TÜRKMEN