Yeni bir yapılandırma yasası yürürlüğe girdi. 7020 sayılı bu Kanun, 6736 Kanun'un bir tamamlayıcısı niteliğinde. 6736 sayılı Kanun, 15 Temmuz’un hemen ardında müteşebbislerin iş ve yatırım kararlarına daha sağlıklı odaklanmaları için yürürlüğe girmişti. Kanun 30.06.2016 tarihine kadar verilmesi gereken beyannamelerle bu tarihten önce tahakkuk eden borçları kapsamına almıştı. Ancak 15 Temmuz darbe girişiminin getirdiği ağır ekonomik, mali ve sosyal hasarlar 30.06.2016 tarihinden sonra da mükelleflerin yükümlülüklerini aksatmalarına neden olmuştur.

Nitekim 7020 sayılı Kanun'un sunumunda müteşebbislerin iş ve yatırım kararlarına daha sağlıklı odaklanmaları için tasarlandığı vurgusu yapılmıştır. Bu bağlamda 7020 sayılı Kanun 31.03.2017 tarihini milat almıştır. Kanunun vergi mükelleflerini rahatlatacak en önemli hükmü, “Kesinleşmiş alacakların yapılandırılması” başlıklı 2'nci maddesidir. Hiç kuşku yok ki vergi aslıyla yetinip, gecikme zam ve gecikme faizlerini Yİ-ÜFE’ye dönüştüren, vergi aslına bağlı cezaları tamamen kaldıran bir düzenleme muhataplarının sıcak ilgisine mazhar olacaktır. Kanun amacına uygun olarak 36 aya yayılan ödeme süreleri öngörmüştür.

Ne var ki Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan tebliğde yer alan bir görüş, bu maddeyi etkisiz kılacak niteliktedir. Tebliğ diyor ki, vergi mahkemesince tasdik edilen bir cezalı tarhiyat için mükellef bir üst yargı merciine başvurmuşsa yargılamanın devam etmesi nedeniyle bu alacakların “kesinleşmiş alacak” olarak madde kapsamında yapılandırılması mümkün bulunmamaktadır. Oysa, kenar başlığı “Kesinleşmiş alacakların yapılandırılması” olan bu maddenin içeriğinde yapılandırma tahakkuka bağlanmıştır.

Maddede geçen “Vadesi geldiği halde ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan vergilerin ödenmemiş kısmının” ifadesi tipik bir tahakkuk tanımıdır. Bundan önceki yapılandırma kanunları (6736, 787, 6111) ve daha önceki yapılandırmalarda da kullanılan başlık ile madde içeriğindeki ifadeler 7020 sayılı Kanun'la aynıdır. Bu yasalar döneminde vergi mahkemesince tasdik edilen ve bir üst yargı mercilerinde görülen uyuşmazlıklara konu tutarların içeriği aynı ifadelerle yazılmış “kesinleşmiş alacaklar” başlıklı madde kapsamında yapılandırılmasında bir beis görülmemiştir.
Vergi mahkemesinde dava açılması halinde dava konusu tutarların tahsili ile ilgili işlemler durur (2577 sayılı İYUK md. 27/3). Ancak vergi mahkemesinin bu tarhiyatı tasdik etmesi halinde tahsili durdurulan vergilerden taksit süreleri geçmiş olanlara, vergi mahkemesi kararına göre hesaplanan vergiye ait ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödenmesi amacıyla vade verilir (VUK md. 112).

Bizim yasalarımız tahakkuk eden bir alacağa vade verir gecikme faizi hesabı da yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar hesaplanır. Bu saatten sonra artık alacak gecikme zammının menziline girer. Yine bizim vergiciliğimize göre gecikme zammının menziline giren bir alacak tahakkuk etmiş ve kesinleşmiş bir alacaktır. Mükellefin itiraz, istinaf ve temyiz yollarıyla bir üst yargı yoluna başvurması alacağın kesinleşmesi nedeniyle tahsilat işlemlerini durdurmaz

Tebliğde bu yaklaşıma gerekçe olarak “Bir alacağın kesinleşmesi alacağın varlığının hukuk düzeninde ihtilaflı olmaması veya ihtilaflı hale gelme olasılığının kalmamasıdır” Şeklinde bir ifade kullanılmıştır. Bir defa her alacağın hukuk düzeninde tekrar ve tekrar ihtilaflı hele gelme olasılığı vardır. Kesinleşmiş alacaklarda da vergi hatası olabilir. Tahsilat zamanaşımı kesinleşmiş alacaklara mahsustur. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru için olağan kanun yolları tüketilmiş yani kesinleşmiş bir alacak olmalıdır. Yani, tebliğdeki bu tarife uygun kesinleşmiş bir alacak bulmak zordur.

Kanunun yine 2’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında ihtirazı kayıt konup dava konusu edilen tutarların yasadan yararlanacağı belirtilmiştir. Kanunun tahakkuku yeterli gördüğünün bir kanıtı da bu hükümdür. Nitekim tebliğde de bu türden dava konusu tutarlar için yargılama süreçlerinin tamamlanması gibi bir koşul aranmamıştır. İşin özü şu ki bizim vergiciliğimizde tahakkuk ve kesinleşme kavramları iç içedir. Bahse konu maddede de tahakkuk ve kesinleşme kavramları aynı anlamda kullanılmıştır.

Başvurunun son günü olan 30.06.2017 tarihine kısa bir süre kalmıştır. Söz konusu sınırlama sadece mükellefleri değil, vergi tahsilatını da zora sokan bir yanı vardır. Bu nedenle yeni bir açıklama yapılmadığı takdirde muhataplarının yine de başvuru yapıp, bir taraftan hesapladıkları tutarları ödeyip diğer taraftan konuyu yargıya götürmelerinde yarar vardır.

Dünya