Görünen o ki; bu yüzyılın dünya çapındaki en büyük sorunu küresel göçler olacak.

Küresel göçlerin nedenleri arasında sayılan; iklimlerin değişmesi,  küresel salgınlar,  küresel sermayenin yer değiştirmeye başlaması, iç savaşlar, dünya genelinde kişisel hak ve özgürlüklerin giderek kısıtlanması, günümüzün en büyük sorunlarından biri olan “terörizm sorunu” ile beraber düşünüldüğünde bu yüzyıl, küresel göçlerin tarihten bugüne kadar hiç olmamış şekilde hızlı ve kitlesel yaşanacağını gösteriyor.

Sadece iklim olgusunu bile ele aldığımızda küresel ısınma neticesinde;

  • Kuraklığa bağlı olarak tarım ürünlerinde azalış,
  • Deniz seviyesinin yükselmesi sonucunda kar ve buzulların erimesi sahil kenarlarındaki yerleşim alanlarının sular altında kalma riski,
  • Aşırı buharlaşma, meteorolojik felaketlerde (hortumlar, kasırgalar, seller vb.) artış gibi sorunların ortaya çıkıyor olması bile küresel göçlerin artacağını görmek için yeterlidir.

       Dünyanın en büyük ve önemli sorunu haline gelen adaletsiz gelir dağılımı ve küresel çapta yaşanan yoksulluk, dünyada yaşanan savaşlar sonucu “daha huzurlu, güvenli ve konforlu bir yerde yaşama isteği” ister gönüllü, ister zorunlu olsun küresel göçleri, ekonomik bir sorun olmaktan çıkarmaktadır. Konu tüm dünyayı ilgilendiren küresel göç sorunu haline dönüşürken, her geçen gün içinden çıkılmaz bir hale dönüşmektedir.

Bu nedenle göç olgusu, uluslararası ilişkilerden, siyaset bilimine, ekonomiden, sosyolojiye çok yönlü ve çok disiplinli bir çalışma alanını ilgilendirmektedir.

Konuyu biraz daha anlaşılabilir kılmak için göç türlerine de kısaca değinelim:

Düzenli Göç: Birey veya toplulukların, yasal yollarla vatandaşı oldukları ülke dışındaki bir ülkeye girişleri, o ülkede kalışları ve o ülkeden yasal olarak çıkışlarıdır.

Düzensiz Göç: Birey ve toplulukların, yasa dışı yollardan vatandaşı oldukları ülke dışındaki bir ülkeye girişleri, o ülkede kalışları ve o ülkeden yasa dışı çıkışlarıdır.

Gönüllü Dönüş: Kişinin hür iradesine bağlı olarak menşe ülke, transit ülke veya üçüncü bir ülkeye destekli veya bağımsız dönüşüdür.

• Gönüllü Geri Dönüş: Bu terim çoğu zaman mülteciler, savaş esirleri ve tutuklu bulunan siviller bağlamında kullanılır. Bu kişilerin menşe ülkelerine tamamen kendi isteklerine dayalı olarak dönmeleridir.

Göç her zaman 'göç eden' ve 'ev sahibi' ile arasında bir kaygı, endişe, çelişki yaratmaktadır. Uluslararası Göç Örgütü rakamlarına göre, günümüzde her yedi kişinden biri göçmen durumundadır. Dünyada 250 milyondan fazla kişi uluslararası göçmen iken, 750 milyon insan ise iç göçe maruz kalmıştır.

11 Eylül olaylarının ardından güvenlik temeline dayanan göçmen ve sınır politikası izleyen Avrupa ülkeleri, son yıllarda yaşanan yasadışı/ düzensiz göçler sebebiyle özellikle sınırlarını daha da güçlendirerek bir Avrupa Kalesi inşa etme yoluna gitmişlerdir. Avrupa ve Asya, bütün uluslararası göçmenlerin yaklaşık üçte ikisine ev sahipliği yapmaktadır. Ülke bazında bakacak olursak Kuzey Amerika (Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada) en hızlı büyümekte olan göçmen oranına sahip ülkelerdir.

Ulus devletler; uluslararası yaşanan göçleri sınırlarına, devlet düzenine, vatandaşlık ve sosyal refah sistemine karşı çok tehlikeli bir olgu olarak değerlendirmektedir. Devletler tarafından “ulusal güvenlik meselesi olarak görülen” uluslar arası (küresel) göçler, herkes tarafından bilinen Suriyeli Aylan bebeğin (Aylan Kürdi) cansız bedenini gösteren fotoğrafın medyada yayınlanmasıyla göçmenler açısından da “bireysel güvenlik” sorununu ülkelerin gündemine oturtmuştur.

Küresel göçlerin avantajları ve dezavantajları:

En büyük avantajı ucuz iş gücüdür. Vasıfsız göçmenler çok az bir ücret karşılığında birçok iş görürler. Vasıflı göçmenler ise; yetenekleri doğrultusunda göç ettikleri ülkenin menfaati doğrultusunda çok az bir ücretle bilgi ve üretime katkıda bulunurlar. Bir diğer önemli avantaj ise kültürel çeşitliliktir.

Dezavantajlarından söz edecek olursak; ülkelerin kendi vatandaşları açısından iş kaybına sebebiyet vermesidir. İş kaybı, göçmenlerin ülkenin vatandaşlarının işlerini ucuz ve kısıtlı ücret karşılığında çalıştıkları için ellerinden alırlar ve bu da iş hayatı üzerinde baskıya neden olur. Bir diğer önemli dezavantaj da toplum yaşantısında ırkçılık ve ayrımcılık meydana gelmesine sebebiyet vermesidir.

Kısaca söylemek gerekirse; küresel sermayenin de daha az kaynağa sahip olan ülkelerden daha fazla kaynağa sahip ülkelere akması neticesinde küresel göçler artacaktır. Mevcut görüntü, yasa dışı göçün günümüzde özellikle AB ülkelerince alınan kolluk tedbirleriyle, zorlayıcı ve yasaklayıcı tedbirlerle durdurulamayacağını ancak hızının düşürülebileceğini göstermektedir.

Eğer bugün küresel göçe neden olan olumsuz koşullar devam eder ve buna bir çözüm bulunamaz ise bu işin sonunda, küresel ve kitlesel göçleri hatta tarihte olduğu gibi kavimler göçüne benzer göçleri görmemiz kaçınılmaz olacaktır.

Faydalı olması ümidiyle…

                                                                                                                   

Özkan ÇİNAR                                                                                                                         
Smmm/Spk Denetçisi                                                                                                              
Yön.Danışmanı/Eğitmen