Bir toplumda işlerin doğru yürümesi bir bakıma meslek mensuplarının işlerini hakkıyla doğru yapmasına bağlıdır.

Meslek insanları, sadece ekonomik yaşama katkı değil, mesleki alanda gösterilen başarılarına ilave olarak, kötü davranışlar ve zararlı alışkanlıklardan uzak yaşam tarzları ile içinde yaşadıkları topluma örnek olmak gibi toplumsal sorumluluklarının da  bulunduğunu unutmaması gerekmektedir.

Meslek sahibi olan insanlar sorumluluk sahibi insanlardır. Sorumsuz bir insanın ne kendine ne yaşadığı topluma ne de dünyaya bir faydası yoktur.

Meslekler bir bakıma kutsal birer  emanettir. Yaptığımız iş her ne kadar insanlara bir kariyer sağlamak işi de  olsa, daha da önemlisi iyi insan yetiştirmek olmalıdır. Çünkü toplum olarak iyi insana mali müşavirden, doktordan, mühendisten fazla ihtiyacımız vardır.

Gerçek olan şu ki bilgi ve tecrübeleri paylaşılmaya değer meslek insanları, bilgi ve tecrübelerini arkalarından gelenlerle paylaşmalıdır. İyi bir insan ve ideal bir vatandaş yetiştirme yolunda  atacağımız her adım, hem yaşadığımız toplumun hem de  kendi yaşam kalitemizin yükselmesine fayda sağlayacaktır.

Aslında sizin kariyerinizin de geleceği belli bir ölçüde elinizin altındaki insan kaynağını ne kadar geliştirdiğinize bağlıdır. Bunu “kendi çözüm ortaklarını yetiştirmek” adı verilebilecek bir proje mücadelesi olarak da görebilmek mümkündür.(“Yetişmiş elemanı nasıl elimizde tutacağız?” dediğinizi duyar gibiyim.)

İşte tutabilme konusuna gelince, eğer amirleri değil de meslek büyükleri olarak meslektaş koçu şeklinde bir yaklaşım sergileyip onların becerilerini geliştirmeye zaman ayırırsanız, onlar da gerek işine gerek size sadık ve motive edilmiş bir ruh hali içinde çalışacaklardır. Gönüllülük ve işbirliği içeren bir faaliyet niteliğinde olan meslektaş koçluğu, yöneticilerle astları arasında güven duygusunu pekiştirecektir. Güven de daha fazla bağlılık demektir.

Şüphesiz ki koç, rehber olan kişidir; birinin kariyer ve sorumluluklarında büyüyebilmesi için destek olan, iş bilen, bilgili, tecrübeli, akıllı ve güvenilir bir danışmandır. Unutmayın iyi bir lider, liderler yetiştirir. Onlar da gelecekte elamanınız değil meslektaşınız olacaklardır. Aslında onlar da birer meslektaş koçu adayıdır.

Mesleği öğretmekte yapabileceğiniz en güzel şey örnek olmak yoluyla öğretmektir.

Sizin örnek oluşturmanız durumunda çok kısa zamanda onlar da sizi yakından takip edecektir. Örneğin; onları dinlerseniz, konuşmanızın da bir anlamı olacak onlar da sizi dinleyecektir.

Öğrenme ve öğretmenin bir diğer doğal yolu da "iş üstünde" eğitimdir. Tabii unutulmamalıdır ki tüm meslek dallarında çalışanlar, mezun oldukları okul hangi kademe olursa olsun mesleklerini, işlerini, görevlerini kaçınılmaz olarak hatalar yaparak öğrenme lüksüne sahiptir. Burada koça düşen gerekli sabrı göstermektir.

Hangimiz, kariyerinin ilk gününden itibaren hep doğruları sıfır hatayla yaptI?. Hangimiz bütün doğruları tamamen içgüdüyle, eksik bilgi ve deneyimimizle, doğuştan yetenekli olarak yapt? Hangimize, görevlerimizi daha iyi ve etkin yerine getirmemiz için, üstlerimiz, daha tecrübeli arkadaşlarımız ve  aldığımız eğitimler yardımcı olmadı?

Meslektaş yetiştirmek ve  geliştirmek için hepimizin zorlayıcı işlere gereksinimleri vardır. Bir İtalyan atasözü "İmkansızı isteyerek, olabilenin en iyisini elde ederiz." der. Esnemek sancılı olabilir ama imkansızı isteyebilmek için imkan yaratmak gerekir.

Belli aralıklara kafa kafaya verip, kariyer gelişimi ve terfi imkanları konusundaki görüş alışverişinde bulunulmalıdır. Beklentiler eşleşip uzlaşabilirse, iki tarafın gereksinimleri arasında uyum olduğundan söz edebilir.

Bir meslektaş koçunun büyüklüğü  diğerlerini de büyütebildiği ölçüdedir.

Meslektaş koçluğu yaparsanız çalışanlarınızın becerilerini geliştirebildiğiniz ölçüde becerileri çoğalan çalışanlarda, karşılığında sizin bütün zamanınızı alan rutin işlerin bir kısmını üstlenebilir. Bu işleri başkalarına aktarmanız sayesinde, düşünmeye ve çalışanları motive etmeye dolayısıyla da  kendinize  daha çok zaman bulursunuz.

Buna mukabil de kendi işinizin hem işçisi hem de  patronu olmaktan kurtulur, sadece patronu olursunuz.

Sonuç olarak, mesleği bir adım öteye taşımak, vizyon açmak için bilgili ve iyi insanlar yetiştirmek istiyorsak, ilk günden öğrencilerimizi yakın geleceğin meslektaşları olarak görüp değerlendirmeliyiz.

“İnsan, aynı zihniyette bir arkadaşı aracılığıyla öğrendiği şeyi sanki kendisi yaşamış gibi olur.” Wolfgang Van Goethe

 Gönlünü ilme verenlere…                                                                                                                                                                                                                                                                    

ÖZKAN ÇİNAR
Mali Müşavir/SPK Denetçisi

Kaynak: www.bdTurkey.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)