Gelir Vergisi Kanununda ve İş Kanununda yer alan şartları taşımak kaydıyla işverenler tarafından ödenen kıdem tazminatları vergi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilebilmektedir. Ancak işine devam eden işçilere iş sözleşmenin sona ermesinden sonra ödenecek kıdem tazminatından mahsup edilmek üzere işverenler tarafından kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı görülmektedir. Söz konusu ödemenin kıdem tazminatı olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı yürürlükte bulunan mevzuat ve yargı kararları ışında açıklanmaya çalışılacaktır.

1475 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre işveren tarafından işçilere kıdem tazminatının ödenebilmesi için bazı şartların varlığı aranmaktadır. Bu şartlar;

  • Çalışan kişinin işçi olması,
  • İşçinin en az bir yıl süre ile çalışmış olması,
  • İş sözleşmesinin kanunda öngörülen sebeplerden dolayı feshedilmesi ya da çeşitli sebeplerden dolayı iş sözleşmesinin sona ermesidir.

İş Kanununda öngörülen bu şartların gerçekleşmesi halinde işçilere kıdem tazminatı ödenebilecektir. Fakat işine devam eden işçilere kıdem tazminatı ödenmesi İş Kanunu’na göre mümkün değildir. Çünkü anılan kanuna göre kıdem tazminatı ödenebilmesi için iş sözleşmesinin feshedilmesi veya işin evlilik, askerlik, ölüm vb. nedenlerle sona ermiş olması gerekmektedir. İşverenler iş sonunda ödeyecekleri yüklü miktarlardaki kıdem tazminatlarını topluca ödemek yerine her yılın sonunda o yıla ilişkin kıdem tazminatını işçiye ödeyerek ileride büyük bir maddi külfetten kurtulmaya çalışmakta ve yapılan ödemeleri de kıdem tazminatı olarak nitelendirerek vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate almaktadır. Hukuken işine devam edilen işçilere kıdem tazminatı ödenmesi mümkün olmadığından söz konusu ödemelerin kıdem tazminatı olarak değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır. Konu ile ilgili olarak Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin Esas No: 2008/18826, Karar No: 2008/ 14859 sayılı kararında işçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli nedenlerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemler avans kıdem tazminatı olarak nitelendirilmekte olup, işçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanması durumunda iş yeri ya da iş yerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanması, daha önce avans olarak ödenen miktar yasal faiziyle birlikte mahsup edilerek kalan paranın işçiye ödenmesi gerektiği belirtilmektedir. Yine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 14.06.2004 tarih ve Esas No: 2004/2487, Karar No: 2004/14871 sayılı kararı “Davacı, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık izin ücreti ile tasarrufu teşvik fonu faiz alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü,

  • Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
  • Dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava konusu iş yerinde ara vermeden çalışan davacı işçiye hizmet akdi devam ederken muhtelif tarihlerde kıdem tazminatı adı altında ödemeler yapıldığı anlaşılmaktadır. Hizmet akdinin devamı sırasında yapılan bu ödemelerin kıdem tazminatı olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Zira ödemenin yapıldığı tarihte hizmet akdi sona ermemiştir. Gerçekten davacıya daha önce kıdem tazminatı adı altında yapılan ödeme tarihlerinde ihbar öneli verildiği ya da ihbar tazminatı ödendiği iddia ve ispat edilmiş değildir. Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre bu tür ödemenin avans olarak kabulü ile tüm hizmet süresi üzerinden hesaplanan kıdem tazminatından yasal faizi ile birlikte mahsubu gerekir. Dosyadaki mevcut bilirkişi raporunda Dairemizin anılan uygulamasına uygun hesap yapıldığı halde mahkemece bilirkişi raporuna aykırı olarak yazılı şekilde, bu avanslara davacı lehine faiz yürütülmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” şeklindedir.

Yukarıda yer alan yasa hükümlerinden ve yargı kararlarından anlaşılacağı üzere, iş sözleşmesi devam etmekte olan işçilere yapılan ödemelerin kıdem tazminatı olarak değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır.

Ayrıca 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61. maddesi gereği;

Bu ödemeler ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104’üncü maddelere göre,” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm gereğince işçilere ödenen avans tutarları üzerinden tevkifat yapılması gerekecektir.

İşçilere kıdem tazminatının ödenebilmesi için öncelikle sözleşmesinin feshedilmesi veya çeşitli sebeplerden dolayı iş sözleşmesinin sona ermiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle iş sözleşmesi devam etmekte olan işçilere kıdem tazminatı adı altında ödeme yapılamayacak ve söz konusu ödemeler kıdem tazminatı niteliği kazanmadığı için vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacaktır. Fakat söz konusu ödemeler ücret olarak değerlendirilecek ve yapılan ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Bu durumda ise ödemeler ücret niteliğinde olduğu için vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.

Nevzat ERDAĞ