3.3.2 Stok Değerleme Yöntemleri

İşletmeler faaliyetleri süresince belli ölçüde girdi kullanmak zorundadırlar. Bu girdilerin değerlemesi de stokların değerlemesine ilişkin usul ve esaslara göre yapılır. Yıl içinde satılan mallar ile hizmetlerin maliyetine giren girdilerin maliyetleri, satılan mal veya hizmet maliyetini oluşturduğu için, kullanılacak maliyet bedeli hesaplama yöntemi dönem kar veya zararını doğrudan etkiler. Bu nedenle stokların değerlemesinde uygulanacak yöntemlerin doğru tespit edilmesi bütün işletmeler için önem arz etmektedir.[1]

Stoklar sürekli hareket gösterir ve kullanılan veya satılanların yerine yenileri konur. Yıl boyunca stok giriş ve çıkışları her ne kadar maliyet bedeli ile yapılsa da zaman içinde stok kaleminin piyasa fiyatlarında değişmeler olacaktır. Değişik fiyatlarda yapılan satın alımların birim alış maliyetine olan etkileri,  kayıtlarda,  stok değerleme yöntemlerinin birinin kullanılması ile dikkate alınmış olacaktır.

Aşağıda açıklanacak olan stok değerleme yöntemleri ile stok hareketlerinin izlenmesi, stok kartları ile mümkün olmaktadır. Böylece giren, çıkan ve kalan stokların, fiyat ve tutar üzerinden bu kartlarda kolayca izlenmesi sağlanmış olacaktır.[2]

3.3.2.1. Gerçek(Spesifik)Maliyet Bedeli ile Değerleme

Gerçek maliyet yönteminde satılan ve dönem sonunda stokta kalan malların hangi parti maldan teslim edildiği ve hangi parti maldan kaldığının tespit edilmesi gerekmektedir. Bu belirlendikten sonra satılanlarda satılan malın maliyeti, kalan stoklarda ise dönem sonu stok maliyeti ait oldukları partinin maliyeti ile hesaplanır. En gerçekçi sonuçları veren yöntem olduğu düşünülmekle beraber yöntemin uygulanabilmesi için stok giriş ve çıkışlarının tek tek denetlenip kayıtlara geçirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle yöntemin uygulanmasında bazı güçlükler hatta imkansızlıklar olabilir. Bir işletmenin mal alışlarının birkaç parti ile sınırlı olmayıp çok çeşitli partilerden oluşması halinde, hesap dönemi sonunda her parti maldan ne kadarının kaldığının bulunması güçtür.[3]

Bu yöntem yüksek bedelli ve az sayıda alınıp satılan mallarda uygulanabilir. Taşıt araçları, mobilya eşyaları gibi mallarda fazla güçlükle karşılaşılmadan gerçek maliyetle değerleme yapılabilir. Bununla birlikte günümüzde bilgisayar kullanımının yaygınlaşması nedeniyle, bu yöntemin uygulama olanağının arttığı söylenebilir.

3.3.2.2. Ortalama Maliyet Bedeli ile Değerleme

Piyasa fiyatları sabit oranlarla ya da sık sık değiştiğinde ve hammadde malzeme genellikle küçük hacimli ve düşük maliyetli birimlerden oluştuklarında ve imalata da küçük miktarlar halinde gönderildiklerinde, bu yöntem yararlı sonuçlar sağlar. Hammadde ve malzeme maliyetlerinin aşırı ya da hızlı bir biçimde arttığı ya da düştüğü dönemlerde, ortalama maliyet en yüksek fiyat ile en düşük fiyat arasındaki farkı azaltarak, fiyatlardaki artış ve azalış eğilimini daha da düşürür. Bu durumda, yöntemin sürekli fiyat dalgalanmaları açısından sağladığı yarar da azalır. Başka bir sakıncası da, binlerce çeşit ve miktarda satın alınan hammadde ve malzemelerin ambara her girişinde ve ambardan her imalata gönderildiğinde, ortalama maliyetin hesaplanması oluşturur.

Ortalama maliyetler, çeşitli yöntemlere göre hesaplanır. Bunlar; Basit Ortalama Maliyet, Ağırlıklı (Tartılı) Ortalama Maliyet ve Hareketli Ağırlıklı Ortalama Maliyet olmak üzere üç grupta toplanabilir.

      a) Basit Ortalama Maliyet: Basit ortalama maliyet, yıl içinde alınan her bir parti malın fiyatlarının toplanıp parti sayısına bölünmesiyle hesaplanır. Yıl içinde fiyatlarda büyük değişiklikler olmadığı ve her partide alınan miktarların eşit olduğu durumlarda olumlu neticeler vermektedir. Fakat her partideki malın miktarını dikkate almadığı için sağlıklı sonuç vermeyen ve bu nedenle de uygulamada pek kullanılmayan bir yöntemdir.[4]
Örnek:
X işletmesi dönem içinde A malıyla ilgili yaptığı alımlar şu şekildedir:

Miktar(kg)

Birim Maliyet (TL)

20

3

120

4

80

5

A malının basit ortalama maliyeti:

Basit Ortalama Maliyet (A malı)= 3+4+5/3 = 4 TL/kg

Görüldüğü üzere, partilerin miktarları ortalamada dikkate alınmamıştır. Bu nedenle örnekteki gibi her partide farklı miktarlarda mal alan işletmelerde yöntemin sağlıklı sonuçlar vermeyeceği açıktır.

b) Ağırlıklı Ortalama Maliyet: Ağırlıklı ortalama maliyet yönteminde, dönem başında mevcut olan mallar ile dönem içinde alınan malların toplam maliyeti toplam miktara bölünerek önce birim maliyet bulunur. Satılan malların veya üretime verilen malların miktarı birim maliyet ile çarpılarak satılan malın veya üretime verilen malın maliyeti bulunur. Elde kalan mallarda birim fiyatla çarpılınca, dönem sonu stok değeri elde edilir.

Bu yöntemde, alış fiyatları arasında çok büyük farklar varsa, ortalama birim maliyet, satın alma fiyatlarının ilgili olduğu birimlerin fazla ya da çok az olanların etkisi altında kalacaktır.[5]

Basit ortalama yöntemi ile ilgili olarak verilen örneği bu yöntem için de uygularsak sonuç şu şekilde olur:

Ağırlıklı Ortalama Maliyet= (20x3) + (120x4) + (80x5) / 220 = 940 / 220 = 4,27 TL/kg.

c) Hareketli Ağırlıklı Ortalama Maliyet:

Bu yöntemde her yeni parti mal alışından sonra yeni bir ortalama maliyet hesaplanır ve satışlarda stoklardan çıkış bu yeni ortalama maliyetle gerçekleşir. Bu yöntem uygulandığında her yeni mal alış ve satışından sonra işletmenin elindeki malın toplam maliyet bedeli bulunur.

Bu yöntemin uygulanabilmesi için sürekli envanter kayıt yönteminin uygulanması gerekmektedir.[6]

Örnek: “T” ticaret işletmesinin 2007 faaliyet döneminde B malı ile ilgili hareketleri aşağıdaki gibidir.

B Malı

Birim(adet)

Fiyat(TL)

Tutar(TL)

31.12.2006'dan Devir

2.000

30

60.000

10.03.2007 Alış

1.000

32

32.000

20.04.2007 Satış

1.400

15.05.2007 Alış

2.400

28

67.200

10.10.2007 Satış

3.000

Bu verileri dikkate alarak işletmenin dönem stok hareketleri ve dönem sonu stok maliyeti hareketli ağırlıklı ortalama maliyet yöntemine göre tespit edilmiştir.

10.03.2007 tarihindeki ortalama birim maliyet:

(60.000 + 32.000)TL/3.000 adet = 30,66 TL/adet

20.04.2007 tarihinde satılan malın maliyeti:

1.400 adet x 30,66 TL/adet = 42.924 TL

15.05.2007 tarihindeki ortalama maliyet:

15.05.2007 tarihine kadarki girişler 3.000 adet (92.000 TL) Bu tarihe kadarki mal satışları (-) 1.400 adet (42.924 TL) 15.05.2007 tarihindeki mal stoku 1.600 adet (49.076 TL) 15.05.2007 tarihindeki mal alımı 2.400 adet (67.200 TL) Ortalama Birim Maliyet = (49.076 + 67.200)TL/ (1.600 + 2.400)adet

= 116.276 TL/ 4.000 adet = 29,07 TL/adet

10.10.2007 tarihinde satılan malın maliyeti:

3.000 adet x 29,07 TL/adet = 87.210 TL

3.3.2.3. İlk Giren İlk Çıkar (FIFO) Yöntemine Göre Değerleme

Bu yöntem, satın alınmış ticari mallardan öncelikle, satın alma tarihi eski olanların satılacağı varsayımına dayanır. Bu yöntemde satışı yapılan ticari mallar, satış miktarını karşıladığı sürece işletmenin stoğuna ilk önce giren ticari mal maliyeti ile değerlenir. İlk Giren İlk Çıkar yöntemi, enflasyonun yüksek olduğu ekonomilerde faaliyette bulunan işletmelerde, satılan ticari mal maliyetinin düşük, mal satış karının yüksek çıkmasına neden olur.[7] Buna bağlı olarak yöntem, enflasyonun olmadığı dönemlerde karın düşük, satılan malın maliyetinin yüksek ve dönem sonu stok değerinin düşük çıkmasına neden olacaktır.

Örnek: “A” ticaret işletmesinin 1-31 Mart 2007 tarihleri arasındaki “k” ticari malına ilişkin alım satım bilgileri şöyledir:

Tarih

İşlem

Birim(adet)

Birim Maliyet (TL/adet)

Tutar(TL)

01.03.2007

Şubat ayından devreden

2.000

20

40.000

06.03.2007

Satın alınan

3.000

22

66.000

11.03.2007

Satılan

1.600

16.03.2007

Satılan

1.000

25.03.2007

Satın alınan

2.400

24

57.600

29.03.2007

Satılan

2.000

11.03.2007 tarihinde satılan 1.600 adet “k” ticari malının maliyetinin hesaplanması şu şekilde olacaktır:

01.03.2007 tarihindeki şubat ayından devreden stok miktarı (2.000 adet), 11.03.2007 tarihindeki satış miktarını (1.600 adet) karşıladığından, birim fiyat 20 TL olacaktır.

1.600 adet x 20 TL/adet = 32.000 TL

16.03.2007 tarihinde satılan 1.000 adet “k” malının maliyetinin hesaplanması:

11.03.2007’de satılan 1.600 adet “k” malı nedeniyle, 01.03.2007 tarihli stoklardan 400 adet “k” malı kalmıştır. 16.03.2007 tarihinde satılan 1.000 adet malın 400 adetlik kısmı, 01.03.2007 tarihli stoğun birim maliyeti olan 20 TL ile kalan 600 adetlik kısmı ise 06.03.2007 tarihinde satın alınan 3.000 adet “k” malının birim maliyeti olan 22 TL ile değerlenecektir.

400 adet x 20 TL/adet =    8.000 TL 600 adet x 22 TL/adet = 13.200 TL

21.200 TL

29.03.2007 tarihinde satılan 2.000 adet “k” malının maliyetinin hesaplanması:

Yapılan satışlardan sonra 01.03.2007 tarihli stoklardan hiç kalmamış, 06.03.2007 tarihindeki stoklardan ise 2.400 adet kalmıştır. Bu nedenle 29.03.2007 tarihinde satılan 2.000 adet malın en eski tarihli stok olan 06.03.2007 tarihindeki mallardan satıldığı varsayılarak bu tarihteki birim maliyet ile değerleme yapılacaktır.

2.000 adet x 22 TL/adet = 44.000 TL

Buna göre dönem sonu elde kalan stokların değeri de şu şekilde olmaktadır:

06.03.2007 tarihli stoklar        400 adet x 22 TL/adet =   8.800 TL

25.03.2007 tarihli stoklar     2.400 adet x 24 TL/adet = 57.600 TL

66.400 TL

3.3.2.4. Son Giren İlk Çıkar (LIFO) Yöntemine Göre Değerleme

Son Giren İlk Çıkar yöntemi, satın alınmış ticari mallardan satın alma tarihleri itibariyle en son satın alınanların öncelikle satılacağı varsayımına dayanır. Bu yöntemde satışı yapılan ticari mallar, satış miktarını karşıladığı sürece işletmenin stoğuna son giren ticari mal maliyeti ile değerlenir.

Satın alınan ya da imal edilen emtianın maliyet bedeli yıl içerisinde yükselme trendi gösteriyor ise, dönem sonu stokların son giren ilk çıkar yöntemine göre değerlemeye tabi tutulması, satışların maliyetinin daha yüksek ve bu nedenle de kurum kazancının daha düşük tespit edilmesine neden olacaktır. Çünkü bu yöntemde dönem sonu stokların maliyet bedeli, işletmeye en erken giren stokların maliyet bedeli ile değerlenmektedir.[8]

Mali tabloların enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasına imkan veren 5024 sayılı kanunla 1.1.2004 tarihinden itibaren LIFO yöntemi yürürlükten kaldırılmıştır.

FIFO yöntemi, finansal raporlama tekniği olarak hemen her ülkede kullanılmasına rağmen, LIFO tekniği daha tartışmaya açık bir biçimde sistemde yer almaktadır. Uluslararası Muhasebe Standartları Komitesinin kavramları çerçevesinde LIFO yöntemi uygulanmamaktadır. Ayrıca Avustralya, Yeni Zelanda ve İsveç finansal raporlama için LIFO’nun kullanılmasını yasaklamışlardır. Brezilya’da devlet, tüzel kişilikler, kanunlar ve vergi düzenlemeleri, muhasebe ve finansal raporlama üstünde önemli bir etkiye sahiptirler. Çünkü Brezilya borsası çok küçüktür ve şirket alacaklılarına, vergi otoritelerine rapor verir durumdadır. Sonuç olarak yetkileri fazla olan vergi otoriteleri, LIFO yönteminin uygulanmasına izin vermemektedirler.[9]

Örnek: İlk Giren İlk Çıkar yönteminde verilen örnek işletmenin satışını yaptığı “k” malının maliyetini Son Giren İlk Çıkar yöntemine göre de hesaplayabiliriz.

11.03.2007 tarihinde satılan 1.600 adet “k” malının maliyetinin hesaplanması:

11.03.2007 tarihinden önce en son satın alınan stok olan 06.03.2007 tarihli 3.000 adet “k” malı, 1.600 adet malın tamamını karşıladığından, bu tarihte satılan “k” malının tamamı 22 TL birim maliyet ile değerlenecektir.

1.600 adet x 22 TL/adet = 35.200 TL

16.03.2007 tarihinde satılan 1.000 adet “k” malının maliyetinin hesaplanması:

11.03.2007 tarihinde satılan 1.600 adet malın işletmeden çıkması nedeniyle, 06.03.2007 tarihli stoklardan 1.400 adet “k” malı kalmıştır. 1400 adet “k” malı stoğu, 1.000 adet malın tamamını karşıladığından 22 TL birim maliyetle değerlenecektir.

1.000 adet x 22 TL/adet = 22.000 TL

29.03.2007 tarihinde satılan 2.000 adet “k” malının maliyetinin hesaplanması:

29.03.2007 tarihinden önceki en son satın alınan stok olan 25.03.2007 tarihli 2.400 adet “k” malı, 29.03.2007 tarihindeki 2.000 adet satış miktarını karşıladığından, bu tarihte satılan “k” malının tamamı 24 TL birim maliyet ile değerlenecektir.

2.000 adet x 24 TL/adet = 48.000 TL

Buna göre dönem sonu elde kalan stokların değeri şu şekilde olacaktır:

25.03.2007 tarihli stoklar      400 adet x 24 TL/adet =   9.600 TL

06.03.2007 tarihli stoklar      400 adet x 22 TL/adet =   8.800 TL

01.03.2007 tarihli stoklar 2.000 adet x 20 TL/adet = 40.000 TL

58.400 TL

Ülkemizde uygulama ve yasal düzenlemeler, maliyet esasına dayanan stok değerleme yöntemlerini benimsemiştir. Bununla birlikte, TMS’de enflasyona karşı önlem alınmasına olanak veren stok değerleme yöntemleri de düzenlenmiştir.[10]

3.3.3. Uluslararası Muhasebe Standartlarına Göre Stokların Değerlemesi

Uluslararası Muhasebe Standartlarının amacı, muhasebe ile ilgili işlemleri açıklamaktır. Muhasebe stoklarının muhasebeleştirilmesi ile ilgili temel konu, stokların bir varlık olarak muhasebeleştirilmesinde, kullanılmasında ve elden çıkarılmasında gerçekleşen gelirler ile karşılaştırılacak olan ilgili maliyetin belirlenmesidir.

Türkiye Muhasebe Standartlarından ikincisi “Stoklar” standardıdır. Standartta stokların değerlemesine ilişkin açıklamalar yapılmıştır. Standarda göre stoklar, maliyet veya net gerçekleşebilir değerden düşük olanı ile değerlenir. Bu yöntemin gerekçesi ise “Stokların satış fiyatları düşmüş, hasara uğramış veya bütünüyle ya da kısmen modası geçmiş ise, tarihi maliyet ile değerlenmiş stoklar gerçeği yansıtmazlar. Stokların tarihi maliyetleri ile net nakit değerlerinden hangisi düşük ise o değerle kaydedilmesi görüşü, varlıkların gerçek değerlerinin üstünde gösterilmemesi görüşüne uygundur” şeklinde açıklanmıştır.[11]

Standarda göre stokların maliyetlerinin nelerden oluştuğuna “Stok Maliyetleri ve Kayıt Yöntemleri” konusunda değinmiştik. Bu bölümde “Stok Maliyetinin Ölçümüyle İlgili Teknikler” ve “Stok Maliyetlerini Hesaplama Yöntemleri”nden bahsetmek gerekmektedir.

Stok maliyetine yaklaşık sonuçlar vermesi şartıyla, standarda göre, stokların maliyetinin ölçülmesinde standart maliyet yöntemi ya da perakende satış yöntemi kullanılabilir. Standart maliyet yönteminde, madde ve malzemelerin, işçiliğin, etkinliğin ve kapasite kullanımının normal seviyeleri dikkate alınır. Bu maliyetler düzenli olarak gözden geçirilir ve gerek görülürse, mevcut koşullar dikkate alınarak revize edilir.[12]

Perakende satış yöntemi ise perakende satış yapan işletmeler tarafından, diğer maliyet yöntemlerini uygulamanın pratik olmadığı, benzer kar marjlarına sahip, hızla değişen çok sayıda kalemden oluşan stokların değerlemesinde kullanılır. Bu yöntemde, stokların maliyeti, stokların satış değerinden uygun bir brüt kar marjının düşülmesi suretiyle bulunur.[13]

Stok maliyetlerini hesaplama yöntemlerinden Gerçek Parti Maliyet Yönteminde, normal şartlarda birbirleri ile ikame edilemeyen stok kalemleri ile özel projeler için üretilen veya satın alınan mal veya hizmetlerin maliyeti, her bir varlığa ilişkin özel maliyeti dikkate alınarak belirlenir. Bunların dışında kalan stokların maliyeti ilk giren ilk çıkar (FIFO) veya ağırlıklı ortalama maliyet yöntemlerinden biri kullanılarak saptanabilir.[14]

Net Gerçekleşebilir Değer, işin normal akışı içinde, tahmini satış fiyatından, tahmini tamamlama maliyeti ve satışı gerçekleştirmek için gerekli tahmini satış giderleri toplamının, düşürülmesiyle elde edilen tutarı ifade eder. Net gerçekleşebilir değerin tahmini, hesaplama anında mevcut, güvenilir kanıtlara göre stokların satılması durumunda elde edilmesi beklenen satış tutarları esas alınarak yapılır.

Net gerçekleşebilir değer, stokların satılmasından elde etmeyi beklediği net tutarı ifade eder, işletmeye özgü bir değerdir. Şu şekilde formüle edilebilir:[15]

NGD: Satış Fiyatı - (Tahmini Tamamlama Maliyeti + Tahmini Satış Gideri)

Stokların maliyeti; stokların zarar görmesi, kısmen veya tamamen kullanılamaz duruma gelmesi ya da satış fiyatlarının düşmesi, tahmini tamamlanma maliyeti veya tahmini satış maliyetinin artması gibi durumlarda, net gerçekleşebilir değerini aşabilir. Maliyetlerin kullanım veya satış sonucu elde edilecek tutardan yüksek olması durumunda, stok değer düşüklüğü karşılığı ayrılır. Stoklarda değer düşüklüğü, genellikle stok gruplarındaki bireysel stok kalemleri itibariyle net gerçekleşebilir değere indirilir. Aşağıda konuya ilişkin bir örnek uygulama yapılmıştır:

Araba alım satımı yapan işletme teşhir amaçlı kullanım için 28.000 TL’ye bir araba satın almıştır. Arabanın nihai satış fiyatı 29.000 TL’dir. Arabanın zamanla eskimesi nedeniyle boyatılarak satılmasına karar verilmiştir. Araba 26.000 TL’ye satışa çıkarılmıştır. Arabanın boyanma maliyeti 600 TL’dir.[16]

Net Gerçekleşebilir Değer = 26.000 TL - 600 TL = 25.400 TL

Maliyet Değeri = 28.000 TL - 25.400 TL = 2.600 TL

Arabanın maliyet değeri, net gerçekleşebilir değerden 2.600 TL daha fazla olduğundan maliyet değeri, stok değer düşüklüğü ayırmak şartıyla net gerçekleşebilir değerine indirilmelidir.

_________________              /________________________

654 KARŞILIK GİDERLERİ HS.                                              2.600

158 STOK DEĞ. DÜŞ. KARŞILIĞI HS.                        2.600

_________________            /            ____________________

Stok alımlarında ortaya çıkan faiz ve diğer giderlerin muhasebeleştirilmesine ilişkin “TMS 23 - Borçlanma Maliyetleri” standardı açıklamalar getirmiştir. Standarda göre temel ve alternatif yöntem olmak üzere iki yöntem kullanılmaktadır. Temel yöntemde borçlanma maliyetleri, gerçekleştikleri dönemde gider olarak muhasebeleştirilir. Alternatif yöntemde ise varlığın satın alınması ile doğrudan ilgisi bulunan borçlanma maliyetleri ilgili varlığın maliyetine dahil edilmektedir.

4.SONUÇ

İşletmelerde stok kontrol ve değerleme işlemlerinin gerektiği zamanlarda doğru bir biçimde yapılması çok önemlidir. Genel anlamda değerlemeden amaç, işletme faaliyetleri ile ilgili işlemler ve bu işlemler sonucu oluşacak karlılığın tespiti, işletme performans ve verimliliğinin tespiti, işletme amaçlarının gerçekleşmesi, işletme hedef ve politikalarının belirlenmesi, işletme bilanço, kâr-zarar tablosu ve diğer mali tablolarının işletme hakkında reel, açık, anlaşılır ve tam bilgi vermesini sağlamaya yönelik olarak işletme varlıklarının gerçek değerinin tespit edilmesi ve bu değerle kayıtlara yansıtılmasıdır. Bu anlamda, yapılacak bir değerleme işleminde ortaya çıkacak bir hata, hem işletme yönetimini hem de işletme ile ilgili diğer kişi, kurum ve kuruluşları yanıltacak, işletmeyi olduğundan kötü veya olduğundan iyi gösterebilecektir.

Stok tutarlarının olduğundan az veya çok olarak bilançoda gözükmesi faaliyet sonucunun da gerçek tutarından daha az veya çok hesaplanmasına neden olur. Bu nedenle stokların kontrol ve değerlemesi

Yapılırken gerek fiziki sayım, gerekse değerleme aşamasında hata yapmamak gerekir.

Unutulmamalıdır ki, profesyonel yöneticilerin en büyük destekleri, işletmeyi tam olarak yansıtabilen mali tabloların varlığı ve zamanında hazırlanmasıdır. Bu da doğru, dikkatli ve zamanında yapılmış stok kontrol ve değerleme ile mümkündür.

Hakkı ŞEKER
SMMM/DENETÇİ

Kaynak: www.bdTurkey.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

 

KAYNAKLAR

[1] Bora Topaloglu, “Vergi ve Sermaye Piyasası Mevzuatı Açısından Dönem Sonu İşlemleri ve Bu

     İşlemlerin Mali Tablolar Üzerindeki Etkileri”, Vergici ve Muhasebeciyle Diyalog, Sayı: 190

     (Şubat 2004).

[2] Ildır, s.37.

[3] Kotar ve Dokur, s.55.

[4] Çabuk, s.69.

[5] Masum Türker, “Stoklarda Değerleme”, Yaklaşım Dergisi, Sayı:62(Şubat 1998), s.43.

[6] Türker, s.43.

[7] Gökçen, s.239-240.

[8] Hesap Uzmanları Derneği, Denetim İlke ve Esasları 2.Cilt, Temmuz, İstanbul, 2004, s.177.

[9] Jan R. Williams, Susan F. Haka ve Mark S. Bettner, Financial and Managerial Accounting: The

     Basis for Business Decisions, 13. Baskı, New York: McGraw-Hill/Irwin Yayınları, 2005, s.334-335.

[10] Türker, s.43.

[11] Sevilengül, s.278.

[12] Akgül ve Akay, s.58.

[13] Gürbüz Gökçen, Başak Ataman Akgül ve Cemal Çakıcı, Türkiye Muhasebe

    Standartları Uygulamaları, 1. Baskı, İstanbul: Beta Yayınları, 2006, s.58.

[14] Akgül ve Akay, s.58-59.

[15] Barry J. Epstein ve Abbas Ali Mirza, Wıley IAS 2004: Interpretation And

    Application of International Accounting And Financial Reporting Standards,

    ABD: Wiley Yayınları, 2004, s.147.

[16] Gökçen, Akgül ve Çakıcı, s.64.