Haber Sitemizde 17 Eylül 2019 tarihinde yayınlanan "Reel Sektörün, Teminat Mektubu Sorununa Çözüm Önerisi: Kefalet Sigortası!" başlıklı yazımızda; dünyada yaygın olarak kullanılan, reel sektörün elini rahatlatan, bankacılık sisteminin sağladığı teminat mektuplarının muadili olan Kefalet Sigortasını ele almıştık.  

Yazımızın yayınlanmasını müteakip çok sayıda okuyucudan mail veya telefon mesajı aldık, kimisi teşekkür etti, bu sistemin yaygınlaştırılmasını ve geliştirilmesini istedi, kimisi de kendi sorunlarını dile getirdi. Yani, aldığımız tepkiler son derece olumlu ve yapıcı.
 

Peki, Nedir Bu Kefalet Sigortası?

Kefalet Sigortası, teminat mektubu işlevine sahip bir sigorta ürünü, sigorta şirketinin sigortalı lehine üçüncü kişi lehtara sağladığı bir teminat.

Kefalet sigortası ile sigorta şirketi, sigortalının "kefili" oluyor, sigortalı, lehtara olan borcunu yerine getirmediği takdirde lehtarın maruz kaldığı zararları tazmin etmeyi taahhüt ediyor. Kefalet sigortasında sigorta şirketinin verdiği teminat, ödemeden ibaret olmak zorunda değil; yüklenicinin proje kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde, sigorta şirketi yeni bir yükleniciye projeyi tamamlatmakla da yükümlü.
 

Neden Kefalet Sigortası?

Kefalet sigortası, şirketlerin bankadaki limitlerinin tamamını nakit  kredi olarak kullanılmasını  sağlıyor. Kefalet senedinde kredi kullanım ücreti, limit tahsis ücreti gibi ek ücretler yok. Sadece sigortalıdan alınan primler ve gereken durumlarda ipotek ve rehin için alınan masraflar var. Ayrıca, sigorta şirketleri kefalet senedi düzenlerken sadece mektup vadesi kadar sigorta primi alırken, bankalar teminat mektubu için mektup komisyonunun yanında, hesap işletim ücreti, limit tahsis ücreti, limit kullanım ücreti gibi bir çok ücret talep ediyor.  İpotek ve rehin gibi işlemlerde ise bankalar, sigorta şirketlerine göre masraf adı altında daha yüksek meblağlar istiyor. Yani, kefalet senedi banka teminat mektubuna göre oldukça cazip.
 

Kefalet Senedi, Türkiye İçin Neden Önemli?

Reel sektörün şu anki en büyük sorunu, kredi ve teminat mektubu temin edememesi. Bankalar teminat mektubunu da nakit kredi gibi görüyor. Ha teminat mektubu, ha nakit kredi. Ancak, şu an krediye ulaşmak da çok zor, hatta imkansız gibi. Bunun nedeni ise, kredi ve teminat mektubu ihtiyacının tamamı sadece bankalar tarafından sağlanması, başkaca bir alternatifin olmaması. Kredi ve teminat mektubu ihtiyacının tamamını sadece bankaların sağladığı ender ülkelerden birisiyiz. Bankalar kredi tanımlaması yaparken, tahsis ettiği kredinin bir kısmını nakit, kalan kısmını ise teminat mektubu limiti olarak belirliyor. Şirketlerin çoğunluğu nakit kredi kullanmak istiyor, teminat mektubu istemiyor. Diğer bir kısmı ise tahsis edilen kredinin tamamını teminat mektubu olarak kullanmak istiyor. Ancak, şirketlerin bu konuda tercihte bulunmaları söz konusu değil, çünkü insiyatif bankalarda. Teminat mektubu sıkıntısı yüzünden alınan işlerin büyük bir kısmı başlanılamadan iptal ediliyor. Bunun önüne geçilmesi, teminat sorununun çözülmesi şart.

Kefalet sigortası işlerlik kazandığında,  reel sektörün bankalardaki kredi limitleri sadece nakit kredi limitine dönecek, dolayısıyla bankaların kredi hacmi artacak. Kefalet sigortası ile, şirketlerin teminat mektubu ihtiyacının karşılanmasında ilave kapasite oluşturulmuş olacak. Daha ne olsun.
 

Kefalet Sigortası’nın Türkiye’de Kullanımı Çok Sınırlı, Şu An Sadece Kamu İhalelerinde Teminat Mektubu Olarak Kullanılabiliyor, Anlaşılır Gibi Değil!

2017 yılında 7061 sayılı Kanunla 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 4 ve 34. Maddelerinde değişiklikler yapılarak, Türkiye’de yerleşik sigorta şirketleri tarafından kefalet sigortası kapsamında düzenlenen kefalet senetlerinin kamu ihalelerinde teminat mektubu olarak kabul edilmesine imkan sağlandı. Bu şekilde, kefalet sigortası kapsamında düzenlenen kefalet senetleri kamu ihalelerinde teminat mektubu olarak kabul edilmeye başlandı. Bu şekilde, reel sektörün kamu ihalelerindeki teminat mektubu sorunu da çözüldü. Ancak, tüm dünyada kabul görmüş bu kadar önemli bir teminat sisteminin, ihtiyaç da olduğu halde sınırlı olarak uygulanmasını anlamış değiliz.
 

Kefalet Sigortası, KDV İadeleri Başta Olmak Üzere Kamuya İlişkin Tecil-Taksitlendirmelerde Neden Teminat Mektubu Olarak Kabul Edilmiyor? Maliye Neden Adım Atmıyor?

Gerek KDV iadelerinde gerekse vergi dairelerine, SGK’ya ve Belediyelere olan borçların tecil ve taksitlendirilmesinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 10. maddesinde sayılan teminatlar, teminat olarak kabul ediliyor. Madde hükmüne göre;

- Para,

- Bankalar tarafından verilen süresiz teminat mektupları,

- Hazine Müsteşarlığı’nca (Şu an Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca) ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri (Hazine bonosu ve Devlet tahvilleri) veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler,

- Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilecek milli şirketlerin hisse senetleri ve tahvilleri

- Amme borçlusu veya borçlular lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı amme idarelerince haciz varakalarına istinaden haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar

teminat olarak kabul ediliyor. Yani, mevcut düzenlemeye göre, kefalet sigortası senetlerinin KDV iadeleri, vergi – SGK prim ve belediyelere olan borçların tecil taksitlendirilmesinde teminat olarak kabul edilmesi mümkün değil. Çünkü, yasal mevzuat şu an için buna izin vermiyor!

Kefalet Sigortası, KDV İadeleri Ve Kamuya İlişkin Tecil-Taksitlendirmelerde Teminat Olarak Kabul Edilmeli, Bunun İçin Yasada Değişiklik Yapılması Şart!

Kefalet sigortası’nın KDV iadeleri, vergi, SGK ve belediyelere olan borçların tecil-taksitlendirilmesinde teminat olarak kabul edilebilmesi için, 6183 sayılı Kanunun 10. maddesinin birinci fıkrasının

"2. Bankalar ve özel finans kurumları tarafından verilen süresiz teminat mektupları,"

Şeklindeki 2. Bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi gerekiyor:

"2. Bankalar ve özel finans kurumları tarafından verilen süresiz teminat mektupları ile Türkiye’de yerleşik sigorta şirketleri tarafından kefalet sigortası kapsamında düzenlenen kefalet senetleri"
 

Sonuç olarak;

Dünya ülkelerinde başarılı bir şekilde uygulanan, banka teminat mektuplarına göre ciddi maliyet avantajlarına sahip olan Kefalet Sigortası sisteminin 6183 sayılı Kanunun 10. maddesinde yukarıda önerdiğimiz şekilde yapılacak yasal bir değişiklikle hayata geçirilmesi, KDV iadeleri, vergi, SGK ve belediyelere olan borçların 6183 sayılı Kanuna göre tecil - taksitlendirilmesinde yaşanan teminat mektubu sorununu kökten çözebilir. Maliye’nin artık bu konuda daha fazla beklememesi, söz konusu yasada yukarıda belirtilen değişikliği yapması  gerektiğini düşünüyoruz.

Abdullah TOLU | OgünHaber