Konkordatoya başvuru sayısının artması piyasalarda tedirginliğe yol  açtı. Yeni düzenleme ile başvuruda yetkili bağımsız denetim kuruluşu raporu ve atanacak komiserlerden en az birinin bağımsız denetçi olması şartı getiriliyor…

2018 yılında ekonomide gündemin ilk sıralarına yükselen konkordato, gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Bu durum, konkordato ilan eden firmalar kadar konkordatoya taraf olan/ olabilecek kurum ve kuruluşları da ilgilendirdiği gibi, sonuçları da aynı şekilde tüm tarafları direkt veya dolaylı etkileyebiliyor. Bu kadar geniş bir etkisi veya yelpazesi olan konkordato müessesesinin başarılı olamaması halinde; konkordato ilan eden bir firma nedeniyle yüzlerce direkt alacaklıyı veya binlerce dolaylı alacaklıyı önüne katabilecek küçük bir “tsunami” olarak tanımlanabilir. Başarılı olması halinde ise, derin sularda boğulma tehlikesi geçiren kişileri kurtaran “sahil güvenlik deniz botları” işlevini görebilir. Bilindiği gibi, vaktiyle uygulanan “iflas erteleme müessesesi” yerine güncellenerek yeniden uygulamaya konulan konkordato uygulaması çok hızlı yaygınlaştı. Fazla talep ve yayılma karşısında, başta bankalar olmak üzere birçok kesimden tepkiler de artmaya başladı. Bazı iddialara göre, konkordatoluk durumu olmayan bazı kötü niyetli firmaların da talepte bulunduğu veya suistimaller yaşandığı iddiaları gündeme geldi.

İKİ ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİK

Tepkiler ve eleştiriler karşısında, hükümet ivedi olarak mevcut yasanın bazı önemli bölümlerini değiştiren taslağı hazırlayarak TBMM’ye geçen hafta sundu. Adalet Komisyonu’nda kabul edilen tasarı bu hafta TBMM gündemine geldi. Tasarıda, iki önemli değişikliğe (düzenlemeye) gidiliyor. Birincisi, konkordato talep eden firmanın öncellikle, Kamu Gözetimi Kurumu’na (KGK) bağlı bir bağımsız denetim kuruluşundan konkordato raporu alması gerekiyor. İkincisi ise, üç kişilik komiser atanması halinde komiserlerden en az bir tanesinin KGK’da kayıtlı bağımsız denetçi olma şartı getiriliyor. Tasarıda, 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) ilgili maddesinde yapılan önemli bir düzenleme ile KGK’ya kayıtlı kamu yararını ilgilendiren kuruluşların denetimi için yetkilendirilen “bağımsız denetim kuruluşu” tarafından, Türkiye Denetim Standartları’na göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren “bağımsız denetim raporu” zorunluluğu getiriliyor. Rapor verecek kuruluşlar sınırlandırıldığı gibi raporun ismi ve içeriği de değişti. Son verilere göre, KGK’ya bağlı bağımsız denetim şirket sayısı 264 olup, bunun 128 tanesi kamu yararına bağımsız denetim yetkisine sahip. Tasarıda, İİK’nın bir başka maddesinde yapılan önemli bir başka düzenleme ise, konkordato kararında üç komiser görevlendirilmesi durumunda komiserlerden birinin mahkemenin bulunduğu ilde faaliyet göstermek şartıyla KGK tarafından yetkilendirilmiş ve “sorumlu denetçi” olarak onaylanmış bağımsız denetçiler arasından seçileceği yönünde.

BAZI ELEŞTİRİ VE ÖNERİLER

Getirilen yeni düzenleme, disiplin getireceği için genel anlamda piyasalarda olumlu karşılandı. Ancak, bağımsız denetim raporu konusu ve komiser olarak atanacak bağımsız denetçiler cephesinden bazı eleştiriler bulunuyor. Şöyle ki… l Konkordato raporunu verecek olan bağımsız denetim kuruluşlarını, “kamu yararına bağımsız denetim yapmaya yetkili olanlar” (KAYİK) ile sınırlandırması ve bu firmaların sayısının çok az (128) olması büyük denetim kuruluşlarınca tekel bir piyasasına dönüşeceği yönünde eleştiriler bulunuyor. Bize göre, ilgili raporu düzenleme hakkı denetim yetkisine sahip tüm bağımsız denetim şirketlerine (264) verilmesi daha uygun olacaktır. l Raporun dayanağı mali verilerin en geç 45 gün geride kabul edilmesi, bu kadar önemli bir raporun, mutabakatlarla bu kadar kısa bir sürede sağlıklı sonuçlandırılması çok zor olacaktır. Bize göre, ilgili raporun, karar verildikten sonraki geçici üç aylık sürede mahkemeye sunulması ve kesin kararın buna göre verilmesi daha uygun olacaktır. l Konkordato komiseri olarak atanacak kişilerden en az birinin KAYİK yetkisine sahip bir bağımsız denetçi olması şartı da eleştirilen konular arasında yer alıyor. Kaldı ki, KAYİK yetkisine sahip bağımsız denetçiler de KAYİK yetkisine sahip olmayanlara göre çok azdır. Bize göre, çok ağır koşullardan sonra yetki alan ve KGK'da kayıtlı tüm bağımsız denetçilere, öngörülen komiserlik eğitimi sonrası komiserlik hakkı verilmelidir.