Öncelikle belirtmeliyim ki makalemde anlatacağım konular tavsiye niteliği dahi taşımayıp bir bilanço yılı (veya takvim yılı) kapanırken zarar beyan eden ve ortaklar cari hesabını borçlu olarak bilanço kapatan şirketlere kısaca hatırlatma niteliğinde olacaktır. Şimdiden keyifli okumalar diyorum.
 

Şirketten para çeken ortakların durumu (Ortaklar cari hesabının borç bakiye vermesi) : 6102 yılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre şirket ortaklarına borçlanma yasağı getirilmiş ancak sonrasında çıkarılan 6335 sayılı yasayla şirket ortaklarının belli şartlar altında şirketten borçlanabileceklerine yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Zarar açıklayacak şirket ortaklarının şirketten para çekmeleri konusu cezai yaptırımlara konu olabildiğinden zarar beyan edebilecek şirketlerin çıkarılacak ara bilançolarında durum değerlendirmesi yapmaları şirket ve ortaklarının yararına olacaktır.
 

Şirket  ortakları hangi durumlarda şirketten para çekebilir ?

6102 sayılı TTK' nın 358'inci maddesine göre,

  • Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe şirkete borçlanamaz.
  • Pay sahipleri şirketin serbest yedek akçelerle birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirkete borçlanamaz.

Kanun gerekçesini incelediğimizde pay sahiplerinin şirkete karşı borçlanmalarının yani, sermaye taahhüdü dahil, birçok iş ve işlemde şirket kasasını kullanmalarının, kişisel harcamalarını bu kanaldan yapmalarının, hatta şirketten para çekmelerinin engellenmesi amaçlanmaktadır. Hükme aykırılık, aynı zamanda cezaî yaptırıma da bağlanmıştır (TK madde 562, b.4).

Kanun metninin çok genel bir ifade kullanıyor olması sermaye taahhüt borcu bulunan ortağın mı borçlanamayacağı yoksa şirketin bilançosunda sermaye taahhüdünün bulunmasının tüm ortaklara borçlanma yasağı mı getirdiği anlaşılamamaktadır. Kanaatimiz kanununun işlerliği açısından sermaye taahhüt borcu bulunan ortağın borçlanamayacağı yönündedir.
 

Peki diğer şarta göre; kanununun düzenleme amacına aykırılık teşkil edebileceği (düşünülebilecek) şekilde geçmiş yılda çok küçük bir kâr eden şirket, bu cari yıl içerisinde hazırlanan ara bilançolarında (geçici vergi dönemlerinde) büyük oranda zarar etmişse, ortakları borçlanabilecek midir?
 

Bu sorunun cevabı ise T.T.K.376’ncı madde de   “… son yıllık bilançoya göre” diye tanımlama yapılmış bununla hangi bilanço kastedildiği kanun gerekçesinde anlatılmıştır.

Madde gerekçesinde, son yıllık bilançodan kastın, yalnızca son yıl bilançosu olmayıp, bir ara bilançoda durum tespit edilmiş ise, yönetim kurulunun son yıllık bilançoyu beklemesi gerekmeyeceği açık bir ifade ile izah edilmiştir. Kanaatimiz cari dönemde zarar eden şirket ortaklarının şirkete borçlanmaları halinde cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabilecekleri yönündedir.   

“Sermaye” terimi ile bilânçoda sermaye kalemi altında yer alan esas sermaye ve kayıtlı sermaye sisteminde çıkarılmış sermaye; kanunî yedek akçe ile 519 uncu madde hükmünde düzenlenen akçeler kastedilmiştir.
 

T.T K.MADDE 376- (1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.

(2)  Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.
 

Son yıllık bilânçodan, zararlar sebebiyle sermaye ile kanunî yedek akçeler toplamının üçte ikisinin karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, yönetim kurulunun çağrısı üzerine genel kurul iki karardan birini alabilir,

(1) Sermayenin üçte biri ile yetinme, yani sermayenin azaltılıp zararın bünye dışına atılması;

(2) Tamamlama.
 

       Bu iki karardan birini almamışsa anonim şirket sona erer. Tamamlama ile azaltılan sermaye kadar veya ondan fazla sermaye artırımı yapılması veya bilânço açıklarının pay sahiplerinin tümünce (Tasarı m. 421 (1), b.1) veya bazı pay sahipleri tarafından kapatılması ya da bazı alacaklıların alacaklarını silmesi kastedilmektedir. Tamamlamada oybirliği sağlanırsa her pay sahibi bilânço açığını (495 MADDE 376 ) kapatacak parayı vermekle yükümlüdür. Bu yoldaki bir genel kurul kararı ( Tasarının 421 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci bendi anlamında) bir belirli olaya özgü ek yüküm ihdas etmiş demektir. Bu ek yüküm ne sermaye konulması ne de borç verilmesi olmayıp karşılıksızdır. Oybirliği sağlanmamışsa bazı pay sahiplerinin kendi istekleriyle tamamlama yapmalarına engel yoktur.

Not: Sermaye artırımı konusuna bilinirliği açısından değinilmemiştir. 

Faydalı olması ümidiyle…

Özkan ÇİNAR                                                                                                      
Mali Müşavir/SPK Denetçisi
Yönetim Danışmanı/Eğitmen    

Kaynak: www.bdTurkey.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)