Ülke ekonomisine katkı, istihdam yaratmak, kar etmek gibi gayeler ile kurulan şirketler zaman zaman sektörlerinde meydana gelen daralmalar, ülke ve dünya ekonomilerinde meydana gelen krizler, kur şokları vb. nedenlerle faaliyetlerinde zarar edebilmektedirler. Şirketlerin bir şekilde zarar etmesi durumunda ise hem devletin nezdinde, hem müşteri nezdinde, hem finans kurumları nezdinde, hem de şirket pay sahipleri nezdinde olumsuz şartlar oluşmakta ve ticari hayatlarına eksi puan yazılabilmektedir.

Yasal düzenlemeler gereği zararların telafisi konusunda kanunların belirlediği şekil şartlarına uyulmaması telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabiliyor. O halde “ne olacak bu zararların hali diyelim” ve makalemize başlayalım.

  • Zarar mahsup koşulları nelerdir?

Kurumlar Vergisi Kanunu Madde 9.1.de Geçmiş yıl zararları; Kurumlar vergisi beyannamesinde, her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve 5 yıldan fazla nakledilmemek şartıyla kurum kazancından indirilebileceği, mükelleflerce bir hesap dönemi içerisinde oluşan zararın, müteakip 5 hesap döneminde oluşacak kârlarla mahsup edilememesi halinde mahsup imkânı ortadan kalkacağına ilişkin açıklama yapılmış olup, başka da koşuldan bahsedilmemiştir.

  • Zarar mahsup hakkı sonraki yıllarda kullanılabilir mi?

Aslında kanunda mükelleflerin oluşan zararlarını izleyen yılda beyan etmemeleri ve kâr beyan etmeleri durumunda, kâr beyan ettiği yıldan sonraki yıllardaki kurum kazançlarından düşemeyecekleri şeklinde bir düzenleme yok, ; ( Kurumlar vergisi beyannamesinde, her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ifadesi şekil şartıdır.Şekil özün önüne geçmemelidir.) Hatta (madem ki,) geçmiş dönem beyannamelerinin düzeltilmesi her zaman mümkün o halde o halde geçmiş yıl zararının mahsup edildiği dönemde zarar mahsup hakkı var mı? Yok mu? Konusuna bakılarak zarar mahsup hakkının kullanılması gerekmektedir. Kaldı ki; T.T.K.na göre de geçmiş yıl zararları mahsup edilmeden kar dağıtımı yapılamıyor. Ancak mali idare vermiş olduğu özelgeler de Örneğin; GİB, Bursa Vergi Dairesi Başkanlığının 17.05.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.16.16.01-KV-10-20-70 sayılı özelgesi:

“…

Buna göre, kurumlar vergisi matrahının tespitinde geçmiş yıl zararlarının indirim konusu yapılabilmesi için, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarların ayrı ayrı gösterilmesi ve beş yıldan fazla nakledilmemesi gerekmekte olup beyannamede zarar olsa dahi indirim konusu yapılabilecek indirim ve istisnalar düşüldükten sonra kazanç bulunması halinde de indirime konu edilmesi gerekmektedir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, 2005 yılı beyannamesinde kazanç beyan edildiğinden, sonraki yıl beyannamelerinde 2005 yılı zarar tutarının indirim konusu yapılması mümkün olmayıp söz konusu zarar tutarının 2005 yılı kurumlar vergisi beyannamesinin düzeltilmesi yoluyla da 2006 kurumlar vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.”Şeklindedir.

  1. yukarıdaki özelge ve mali idarenin vermiş olduğu daha birçok özelge sebebiyle sonradan telafi edilemez sonuçlarla karşılaşmamak için idarenin ısrarla istediği şekil şartlarına uymakta fayda var.
  • Geçmiş yıl zararlarının bilanço kalemlerinden mahsup edilmesi durumunda indirim hakkı sona erer mi? Diğer bir ifadeyle zararı yasal defterler ve mali tablolarda göstermek zorunlu mu?

Konu ile ilgili olarak Van Valiliği Defterdarlık Genel Müdürlüğü 25/12/ 2014 tarih 60757842-5520-26 sayılı özelgesinde :

“…

Öte yandan, kurumlar vergisi mükellefleri geçmiş yıl zararlarının izleyen dönem karlarına, yedeklere veya sermayeye mahsubunu yaparak veya ortaklardan zarar kadar para tahsil ederek bu zararları muhasebe kayıtlarından çıkarabilmektedirler. Kurumlar vergisi mükelleflerinin geçmiş yıl zararlarının Türk Ticaret Kanununun ilgili hükümleri çerçevesinde sermaye azaltımı yoluyla kapatılması halinde, bu zararların muhasebe kayıtlarında görülmesi mümkün olmayacaktır. Ancak, geçmiş yıl zararlarının bu şekilde kapatılması işlemi, ticari bilanço ile ilgili bir işlem olup bu işlemin yapılmış olması mükelleflerin gerçekte var olan zararlarının mahsup edilebilme imkânını da ortadan kaldırmayacaktır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketinizin geçmiş yıl zararlarının sermayeye eklenebilecek nitelikte fonlardan veya yedek akçelerden mahsup edilerek kapatılması, söz konusu geçmiş yıl zararlarının, Kurumlar Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı şartlar dahilinde ve beş yıllık mahsup süresi de dikkate alınarak kurum kazancından indirilmesine engel teşkil etmeyecektir.” Şeklindedir.

Dolayısıyla geçmiş yıl zararlarının bilanço kalemlerinden mahsup edilmesi işlemi kurumlar vergisi beyannamesinden bağımsız bir işlem olup kanunda indirimin yapılamayacağına dair bir hüküm yoktur. Kurumlar vergisi beyannamesinde, her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve 5 yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararlar kurum kazancından indirim yapılmasını etkilemeyecektir. Diğer bir ifadeyle zararı yasal defterler ve mali tablolarda göstermek zorunlu değildir.

  • Devir alınan ve bölünen şirketlerde geçmiş yıl zararlarının mahsubu nasıl olacaktır?

K.V.K. 9 .maddeye göre ve yine Kanun'un 20. maddesinin birinci fıkrası çerçevesinde devralınan kurumların devir tarihi itibarıyla öz sermaye tutarını geçmeyen zararları ile 20. maddenin ikinci fıkrası kapsamında gerçekleştirilen tam bölünme işlemi sonucu bölünen kurumdaki öz sermayesinin devralınan tutarını geçmeyen ve devralınan kıymetle orantılı zararların indirilmesinde aşağıdaki şartlar ayrıca aranmaktadır:

a) Son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanunî süresinde verilmiş olması

b) Devralınan kurumun faaliyetine devir veya bölünmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az beş yıl süreyle devam edilmesi

Maddede bu şartların ihlâli halinde, zarar mahsupları nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler için vergi ziyaı doğmuş sayılacağı da ifade edilmektedir.

Diğer yandan 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin "9.2.3. Devir ve bölünme halinde zarar mahsubunun sırası ve mahsup edilemeyen zarar tutarları" başlıklı bölümünde;

"Devralınan zararlar, devreden veya bölünen kurumda doğduğu dönemden itibaren beş yıllık süre içinde mahsup edilebilecektir.

Devir ve bölünme halinde mahsup edilebilecek zararlar, hangi hesap dönemine ait olduğu devralan kurumların beyannameleri ekinde ayrıca bildirilmek şartıyla, mükelleflerce serbestçe belirlenebilecektir. Öz sermaye sınırlamasını aşan zarar tutarı ise iptal edilecektir."

Hükümlerine yer verilmiştir.

  • Tasfiyeye giren şirketlerde geçmiş yıl zarar mahsubu nasıl yapılacaktır?

K.V.K.’ n da tasfiyeye giren kurumların geçmiş yıl zararlarının mahsu­buna ilişkin ayrıca bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla, tasfiyeye giren kurumlarda zarar mahsubu, Kanun’un 9’uncu maddesinde belirtilen genel usul ve esaslar çerçevesinde yapılacaktır.

Bu kapsamda olmak üzere, gerek tasfiye öncesi normal hesap dönem­lerinde oluşan zararlar, gerekse tasfiyeye girilmesiyle birlikte tasfiye tari­hi ile aynı takvim yılının başına kadar olan kıst döneme ilişkin zararlar, beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla tasfiye dönemlerinde oluşacak kârlardan mahsup edilebilecektir.

Ancak, dikkat edilmesi gereken konu başlangıç ve bitiş tarihleri farklı takvim yıllarına isabet eden tasfiye­lerde, tasfiyenin başlangıç ve bitiş tarihleri arasındaki süreyi tek bir tasfiye dönemi olarak dikkate alınamayacağından bu ve benzeri durumlarda, normal takvim yılından oluşan her tasfiye dönemini bir yıl olarak kabul edip zarar mahsubunda 5 yıllık sürenin hesabını buna göre değerlendirmek gerekmektedir.

  • İş ortaklıkları ve adi ortaklıklarda zarar mahsubu nasıl yapılacaktır?

1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (2.5.3.) bölümünde “Kurumlar, dilerlerse Borçlar Kanununa göre adi ortaklık veya Kurumlar Vergisi Kanununa göre iş ortaklığı şeklinde ortaklıklar oluşturarak faaliyet gösterebilmektedirler. Adi ortaklıklar, kurumlar vergisi mükellefi olmamalarına rağmen katma değer vergisi mükellefi olmaları nedeniyle ayrı defter tutabilmektedirler. Ortaklar ise dönem sonlarında ortaya çıkan kâr veya zararı, ortaklıktaki hisseleri oranında paylaşarak kendi hesaplarına dahil etmektedirler.

İş ortaklıkları ise Kurumlar Vergisi Kanununda ayrı bir kurum olarak değerlendirilmekte ve kurumlar vergisi mükellefi olarak sayılmaktadırlar. İş ortaklıklarının faaliyetinden doğan kazanç, kurumlar vergisine tabi tutulmakta ve vergi sonrası kazanç ortakların hisselerine göre ortaklara dağıtılmaktadır. Kurumlar vergisi mükelleflerinin zararlarının, bu mükelleflerin ortaklarınca indirilebilmesi mümkün olmayıp aynı durum kurumlar vergisi mükellefi iş ortaklıklarının zararları için de geçerlidir.” açıklaması yer almaktadır. Buna göre adi ortaklığın faaliyeti neticesinde ortaya çıkan zararı hisseleri oranında kendi hesaplarına nakledebilecekler ve kendi karlarına mahsup edebileceklerdir. Ancak iş ortaklıklarında meydana gelen zararın, iş ortaklığını oluşturan kurumlar tarafından mahsubu ise mümkün değildir. Çünkü iş ortaklığı ile zararı mahsup etmek isteyen ortak kurum farklı tüzel kişiliklere ve mükellefiyetlere sahiptirler. (Kaynak.MALİ ÇÖZÜM TEMMUZ - AĞUSTOS 2017) (Beyanname Düzenleme Rehberi, 2017)

  • Özel hesap döneminden normal hesap dönemine geçişte zarar mahsubu uygulaması nasıl olacaktır?

Kurumlar vergisi mükellefleri isterlerse idarenin onayı ile özel hesap dönemini seçebilmektedirler. Özel hesap dönemi de normal hesap dönemi gibi bir yıllık süreden oluşmaktadır. Özel hesap dönemini seçip, çeşitli sebeplerden dolayı normal hesap dönemine geçen mükellefler özel hesap dönemlerinden doğan zararları gerekli şartları sağladıktan sonra normal hesap dönemlerinden doğan karlarına mahsup etmeleri mümkündür. (Beyanname Düzenleme Rehberi, 2017)

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 29.11.2012 tarih ve 3113 sayılı özelgede, hesap dönemine ait değişiklikler nedeniyle aynı takvim yılı içerisinde kıst dönemde dahil olmak üzere birden fazla kurumlar vergisi beyannamesi verilmesi mükelleflerin zarar indirimi uygulamalarında bir değişikliğe yol açmamaktadır denilmekle birlikte, 01.01.2012 tarihi itibariyle normal hesap dönemine geçen bir mükellefe, 01.12.2008 – 30.11.2009 özel hesap döneminden doğan zararının 2014 yılı da dahil olmak üzere 2009 yılını takip eden 5 yıl boyunca indirilebileceği şeklinde görüş verilmiştir. (Kaynak. MALİ ÇÖZÜM TEMMUZ - AĞUSTOS 2017 )

  • Yurt dışı zararların mahsubu ve tevsiki nasıl olacaktır?

Türkiye’de Kurumlar Vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili olanlar hariç olmak üzere, beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla yurtdışı faaliyetlerinden doğan zararlar aşağıda yazılı belge ve bilgilerin yurtdışından alınarak yurtiçinde bağlı bulunduğu vergi dairesine teslimi halinde yapılabilmektedir;

1- Faaliyette bulunulan ülkenin vergi kanunlarına göre beyan edilen vergi matrahlarının zarar dahil her yıl o ülke mevzuatına göre denetim yetkisi verilen kuruluşlarca rapora bağlanması.

2- Bu raporun aslı ile tercüme edilmiş bir örneğinin Türkiye’deki ilgili vergi dairesine sunulması halinde indirim konusu yapılır.

Denetim kuruluşlarınca hazırlanacak raporun ekinde yer alan vergi beyanlarının, bilanço ve gelir tablosunun, o ülkedeki yetkili mali makamlarca onaylanması zorunludur. Faaliyette bulunulan ülkede denetim kuruluşu olmaması halinde, her yıla ait vergi beyannamesinin, o ülke yetkili makamlarından alınan birer örneğinin mahallindeki Türk elçilik ve konsoloslukları, yoksa orada Türk menfaatlerini koruyan ülkenin aynı mahiyetteki temsilcilerine onaylatılarak, aslının ve tercüme edilmiş bir örneğinin ilgili vergi dairesine ibrazı yeterlidir.

Türkiye’de indirim konusu yapılan yurtdışı zararın, ilgili ülkede de mahsup edilmesi veya gider yazılması halinde, Türkiye’deki beyannameye dahil edilecek yurtdışı kazanç, mahsup veya gider yazılmadan önceki tutardır.(K.V.K.MADDE 9)

  • Zarar eden bir şirkette rızaen kar beyan edilmesi (gönüllü matrah beyan edilmesi) durumunda geçmiş yıl zararlarının durumu ne olur?

Bu durumda bulunan bir mükellefe İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nca tayin edilen 09/06/2011 tarih ve 679 sayılı özelge ile “Mükelleflerce kurumlar vergisi beyannamelerinde indirim konusu yapabilecekleri geçmiş yıl zararları bulunmasına rağmen ilgili hesap dönemi için kâr beyan ederek geçmiş yıl zararlarının indirim konusu yapılmaması durumunda, bu dönemi izleyen yıllarda indirim konusu yapma hakkı bulunduğu halde kâr beyan edilmesi nedeniyle kullanılmayan geçmiş yıl zararlarının mahsup edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca, ilgili dönemde söz konusu kâr beyanı nedeniyle indirim konusu yapılabilecek geçmiş yıl zararları haklarından vazgeçtiklerinin kabul edilerek, kâr beyan edilen dönemin düzeltilmesi de söz konusu olmayacaktır.” şeklinde görüş bildirmiştir.

Böylece rızaen kar beyan edilen dönemde mahsup edilmeyen geçmiş yıl zararlarının gelecek yıllarda mahsubu mümkün değildir. (MALİ ÇÖZÜM TEMMUZ - AĞUSTOS 2017)

  • Af yasaları kapsamında kurumlar vergisi matrah artırımında bulunan mükelleflerde zarar mahsubu nasıl olacaktır?

Genel olarak çıkarılan af yasalarına göre matrah artırımında bulunan “Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin matrah artırımında bulundukları yıllara ait zararların %50’si, artırımda bulundukları yılı izleyen yıllar kârlarından mahsup edilmez.” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre mükellefler, matrah artırımında bulundukları yıllara ait olup indirim konusu yapılamamış geçmiş yıl zararlarının yarısını, matrah artırımında bulundukları yıl ve müteakip yıl karlarından mahsup edememektedirler.

  • Geçmiş yıl zararlarının muhasebe kaydı nasıl olacaktır?

Kısaca izah etmek gerekirse; şirketin gerçek karı, önceki yıl zararlarının düşülmesinden sonraki kârdır. Buna göre şirketin geçmiş yıllara ait zararları varsa, dağıtılacak kardan öncelikle bu zararlar mahsup edilmeli, sonra kalan kısım net dağıtılabilir kârdır. Bu durumda 570 ve 580 hesapların mahsup edilmesi işlemi kâr dağıtımı ve yedek ayrılması aşamasında yapılması Tek Düzen Muhasebe Uygulama Tebliği ve Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine uyum sağlaması açısından yerinde olacaktır.

____________________ / ____________________

570- GEÇMİŞ YIL. KÂRLARI

331- ORTAKLARA BORÇLAR

540- YASAL YEDEKLER

580- GEÇMİŞ YIL ZARARLARI (-)

____________________ / ____________________

Faydalı olması ümidiyle…

Özkan ÇİNAR
Mali Müşavir/SPK Denetçisi
Yönetim Danışmanı/Eğitmen