Yıldızlara ulaşmaya kafamız dik koşarken, önümüzü çok iyi görerek çukurun da varlığını kabul etmeliyiz.
Bağımsız Denetim ve Bağımsız Denetçi ikilisindeki durumumuz aynen yukardaki yazı gibi.
     Bir yandan devlet yasa ve kanunlar ile meslek mensubunu boğarken, diğer yandan, adam sendeci yaklaşımı adet edinmiş büyük bir kitle.
Ve bunlar 3568 sayılı yasa ile ortaya çıkan sığ ve hantal bir topluluk olarak, bu gailede var oldular, devşiren devşirdi ve evrildi, evrilemeyen zamanının geçmesini beklemektedir.(!)
     İlgili yasanın revize edilmesi gerektiği artık bir vakadır.
Çünkü ne mevcut meslektaşları  ve ne de yenileri topluma kazandıramayan hali ile güven telkin etmeyen bir yapılaşmaya hizmet etmektedir.

     Meslek Odalarının öngörü yoksunluğunda meslektaşın aymazlığı ile ne muhasebe mesleği ileri gidebilmiş ve dahi sonrasında ise, neredeyse Denetimin sıfır olduğu kabül edilen memleketimde, denetimin mesleği sancılar çekmektedir.
Tüm bu sorunların gölgesinde meslek mensuplarının kendini güncellememelerinde  sıkıntı olmasına rağmen ruhu itibari güzel bir gelecek bizleri beklemektedir.

Kabül edilebilir seviyelere gelene kadar mücadele yongasında çok kırılmalar olacak.

     Denetim faslının çok net olarak önemine binaen, Muhasebecilikten Bağımsız Denetçi’ ye geçiş döneminde elbet birtakım açmazlarımız olacaktır. Bunun için yapılan düzenlemeleri takip ederek işin aslını görmekte yarar vardır. 

TTK kanunu 397-406.maddeleri daha hala Sayın Meslektaşlar okuyamadıkları (!) için, ilerde neler ile karşılanacağından bi haber, hala o at gözlükler ile muhasebenin statükocuları olarak kaldılar.
“Hala giren borçlu,çıkan alacaklı” tadındalar yani..
Bağımsız denetimin bugünlere gelmesi dünya jargonunda bir süreçtir ve bunun Türkiye ye yansıması da entegre olmak adına hemen olmamıştır.

     Bu kırılmalarda ise hakeden yoluna devam ederek diğerlerini sollayacak.
Şu an durağan gözüken Bağımsız Denetim camiası daha önce sınırlı sayıdaki şirketlerin incelenmesi faslını geçerek tabana yayıldıkça denetim canlanarak oluşumunu tamamlamaya çalışacaktır.
Kamu Gözetim Kurumu (KGK)bu anlamda piyasayı vesayet altında tutmadan denetler ve tabi ki gözetim vasfında bulunmalı.
Diğer vasıflarını ise konfederasyon,birlik,oda,dernek her ne ise bu STK’lara bırakarak sadece yanlış yapanı haksız rekabette olanı denetlemelidir.
Eğitim ve öğretim aşamasında da yine KGK büyük görevleri üstlenerek meslektaş camiasına ulaşmalıdır.
Devletin asık suratı yerine hiç değilse geleceğinin bekaası olan bu denetim mesleğini icra edecek olanlarla gülen yüzünde vatan samimiyetini göstererek algı yaratmalıdır.
Bunun karşılığında ise Sayın Meslektaşlarımız canı gönülden evrilmeyi isteyerek gelişimlerini tamamlamaları gerekir.Yani devşirme olarak yeni kurulan dünyaya entegre olmak adına feragat edecekler.
Nasıl olacak bu..!!
Terminoloji olarak bile yan yana yazsak sayfalara sığmayacak bir terminiloji nasıl olacak da hemen akıllara kazınacak..Zamanı geldikçe bakar kaynakçasını buluruz diyen, cühela takımının yüzünden bir arpa boyu yol alamadıkta, arpalıklar inşa etmedik mi?

     O zaman IFRS,UFRS,SOX,SUKUK,PCAOB,TI,YÖNERGE 4-7-8  v.s.v.s. tüm bu standart,kural ve yönergelerin ne anlama geldiğini öğrenememek ve bilmeden bu vatana hizmet ettiğini sanmak ne kadar acıdır..
Big four denetim neden big five olmaz ve bunlardan biri de neden Türkiye de olmaz.
Bu vesile ile yüksek risk finanslarının alınıp / satıldığı küresel köyümüzde önlemlerimizi çok daha yumuşak sert alarak az seviyeli siyasete monte etmemiz zaruridir.
Konsolide analizleri yapacak beyinlere birleşerek büyüyecek firma irileri lazımdır.
Bu büyüklükleri ekip ruhunda hazırlanan bir ve bütün finansal analiz tabloları ile risk öngörülerini azami durumunda azaltacak rasyolara ihtiyaç vardır.

Görmezden gelerek tünele girdiğiniz vakit bir yere kadar ulaşabilir ve fakat ışığa ulaşamayabilirsiniz.