Özet: Halk arasında naylon fatura olarak bilinen sahte fatura düzenlenmesi ve kullanılması KDV uygulaması ile başlamış olup, ihracat işlemleri ve KDV iadesiyle yaygınlaşmıştır. Bakanlık sahte faturayı önlemek için ayrıntılı düzenlemeler yapıyor ancak, sorunu kökten çözemiyor.  

Naylon fatura olarak bilinen “Sahte ve Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge” (SMİYB) düzenlenmesi ve kullanılması vergi idaresinin yıllardır engellenemeyen bir sorunu olarak gündemden düşmüyor. Bu durum, hazinenin vergi kaybına yol açtığı gibi, mükellefler arasında haksız rekabete de yol açıyor.

Naylon fatura; gerçek bir mal ve hizmet alımı olmadığı halde varmış gibi düzenlenen faturadır. Örneğin, ortada bir mal veya hizmet teslimi olmadığı  halde fatura tanzim edilmesi halinde bu fatura vergi mevzuatında “sahte fatura” olarak işlem görür. Bir mal veya hizmet teslimi söz konusu olduğu halde bedelin düşük  olarak fatura edilmesi de gerçeğe aykırı düzenlenme kapsamında sahte fatura hükmü olarak değerlendiriliyor.

Naylon faturanın iki ayağı bulunmaktadır:

1- Düzenleyici,

2- Kullanıcı

Düzenleyici; ilk sahte belgeyi düzenleyen, kayıtlı veya kayıtsız bir şirket kuran, esas suçu işleyen, çeşitli komisyon şekilleriyle haksız kazanç sağlayan kişilerdir.

Kullanıcı ise; düzenleyiciden faturayı temin eden, genellikle kayıtlı ve vergi mükellefi olup da ödenecek gelir/kurumlar vergisini ve KDV sini düşük gösteren kişilerdir.

Vergi mevzuatına göre, düzenleyicilerin suçu ve cezası kullanıcılara göre daha ağırdır.

Neden Naylon Fatura?

Naylon fatura kullanımının amacı vergi kaçırmak veya haksız vergi iadesi almaktan geçiyor. Bu yolla, maliyetlerini şişirerek Gelir/Kurumlar  vergisi matrahlarını azaltmak ile indirilecek KDV lerini artırarak ödenecek KDV lerini azaltmak gibi vergi kaçırma yöntemleri kullanılıyor.  Ayrıca,  hayali veya gerçek ihracat yolluyla alınan naylon faturalar ile haksız KDV iadesi alınıyor.  Son zamanlarda ihracat dışındaki diğer KDV iadelerinde de aynı yöntemlere başvurulduğu görülüyor. Çeşitli yöntemlerle düzenlenen veya kullanılan naylon faturalar sonucu elde edilen haksız kazanç ise, düzenleyiciler ve kullanıcılar arasında bölüşülüyor.

Örneğin; ihraç edilen mal veya hizmetler mevzuatımıza göre KDV den istisnadır. Ancak, mal veya hizmet ihracı için yüklenilen (alım sırasında ödenen) KDV idarece belli usul ve esaslar çerçevesinde ihracatçı mükellefe iade ediliyor. Bu durumda, bazı kişiler yüklenimleri naylon faturalarla artırarak fazladan haksız KDV alabiliyorlar. Bütün bu işlemlerden zarara uğrayan devlet oluyor. Devlet’e ödenmesi gereken vergi ödenmiyor ya da az ödeniyor, hazineden haksız yere vergi iadesi alınabiliyor.

Ayrıca, çeşitli dönemlerde çıkarılan vergi afları veya benzeri düzenlemeler de naylon fatura kullanımını teşvik ediyor. Neredeyse ortalama üç yılda bir çeşitli vergi afları ve benzeri düzenlemeler yapılmış.

Nasıl Önlenir?

Naylon fatura kullanımının yoğunlaşması KDV uygulaması ile başlamıştır. Hayali ihracatın yaygın olduğu dönemlerde naylon fatura ticareti adeta sektör haline gelmişti. Elektronik sistemin geliştirilmesiyle Maliye Bakanlığı son yıllarda naylon fatura kullanımını ayrıntılı düzenlemeleri ve denetimleriyle engelliyor. Ancak, her seferinde birileri kuralların arkasına geçebilmeyi de başarabiliyor. Dolayısıyla, çeşitli cezalara rağmen Maliye Bakanlığı naylon fatura düzenlenmesi ve kullanımı konusunda hedeflenen başarıyı tam olarak yakalayamamış bulunuyor.

Özellikle KDV uygulamasıyla başlayan naylon fatura kullanımının nedenlerine bakıldığında, daha az vergi ödemek veya vergi iadesi almak gibi haksız kazanç elde etmek niyeti öne çıkmaktadır. Buna en uygun vergi sistemi ise KDV uygulamasıdır. Ayrıca, vergi oranlarının yüksekliği ve cezaların yetersizliği de naylon fatura kullanımını tetikliyor.

Yıllardır konu hakkında çok çeşitli yorumlar veya öneriler yapılıyor. Bize göre ise, çözüm için öneriler özetle aşağıdaki gibi sıralanabilir.

  • Genel KDV oranı olan %18 makul bir seviyeye çekilmeli. Düşük oran ve istisnalar yeniden gözden geçirilerek oranlar sadeleştirilmeli. Özellikle, iade ve devreden KDV sistemi yeniden düzenlenmeli, Burada, mükelleflerin üzerinde kalan vergi yükü ile hazine zararı karşılaştırılarak önemli bir reforma gidilmeli.
  • Düzenleyicilere uygulanan cezalar yetersiz kalıyor. Mevcut cezalar dışında caydırıcı ve etkin yeni cezalar öngörülmeli.
  • E-sistemin daha da yaygınlaştırılarak mümkünse tüm ticari işlemlerin elektronik ortamda takibine imkan sağlanmalı. Denetimler de bu doğrultuda geliştirilerek daha etkin kılınmalı.
  • Mal veya hizmet alımları karşılığının bankacılık sistemi üzerinden ödemelerin kapsamının genişletilerek daha etkin yeni tedbirler uygulamaya konulmalı.
  • Naylon faturayı düzenleyen ile kullananın birbirinden daha net ayırt edilerek özellikle, gerçek alıcı olduğu halde bilmeden kullanıcı olan mükelleflerin mağduriyetlerinin önlenmesi için yeni tedbirler geliştirilmeli.
  • Vergi kanunlarının yeniden ele alınarak, aksayan yönlerin ortadan kaldırılması, ve tüm vergi mevzuatının, hem devleti hem de milleti memnun edecek bir şekilde günün koşullarına uygun hale getirilmeli.
  • Vergi aflarına veya benzeri düzenlemelere son verilmeli.

Mükellefinde vatandaşlık ve vergi bilinci yeterince gelişmemiş, vergi adaletini tam sağlayamamış, kayıt dışılığı önleyememiş bir ülkeyiz. Bazı mükellefler kötü niyetli olarak, bazı mükellefler ise, kayda geçiremedikleri harcamaları için naylon fatura kullanma yoluna gidebiliyor. Bunun sonucu olarak da, hazine vergi kaybına uğruyor, hazinenin vergi kaybı ve bütçe açıklarını gidermek için hükümetler dolaylı vergileri artırıyor, kimi zaman da vergi afları çıkarıyor. Buna karşılık, düzgün vergi mükellefleri ise haksız kazanç ve haksız rekabet karşısında kendisini kötü hissediyor.