Patron koltuğu her girişimcinin hayalidir. Çalışanlarım olsun, mal veya hizmet üretimi gerçekleşsin, müşterilerle anlaşmalar yapılıp işler bağlansın vs. vs. “her zaman son sözü söyleyen, ama dümeni de kimseye bırakmayan bir patron olmak” hayalleri uzayıp gider.

     Patron koltuğunda oturmak bir takım beceriler ve özellikler gerektirir. Siz bu özelliklere sahip misiniz bir bakalım. 

Öncelikler ihtiyacınız olanlar:

  • Cesur olmalısınız: İşyerinde görev taksimi veya birtakım yetkileri devredebilecek cesaretiniz olmalı.
  • Pozitif enerjiniz olmalı: Unutmayın, çalışanlarınız sizin aynanız olacaktır. İyimser ve neşeliyseniz onlar da iyimser ve neşeli, suratsız ve aksiyseniz onlar da size ve müşterilere karşı suratsız ve aksi olacaktır.
  • Sabırlı olmalısınız: Sabır; ileri görüşlü olmak, ulaşılması düşünülen bir hedef için gerektiği gibi çalışıp çabalamak, azimli olmak, bu hedefe ulaşmak için gereken süreyi telâş etmeden sükûnetle beklemektir. Çalışanlarınıza bir şey öğretmek çok zaman alabilir.
  • Empati kurabilmelisiniz: Çalışanlarınızın duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlamalısınız. Bir başka deyişle gerektiğinde kendinizi onların yerine koyabilmelisiniz.
  • İyi iş ahlakı sahibi ve çalışkan olmalısınız: Patron koltuğunda oturarak çalışanlarınıza görev taksimi veya birtakım yetkileri devredip emir yağdırmak hoşunuza gidebilir. Ancak çalışmak işinizin ekmeği, suyu. Çalışanlarınızın sizi çalışırken görmesi onları da çalışmaya teşvik edecektir.

       Eğer tüm bu özellikler sizde varsa artık girişimci olma hayalini bıraktınız, patron sizsiniz. Tebrikler, artık bir patron koltuğunuz var. Peki nedir patron olmak? Gelin hep beraber inceleyelim.

  • Durumu idare etmektir: Patron olmak, sırf çalışanları idare etmek, şirketi idare etmek değildir. Bazen sağanak yağmur gibi üzerinize gelen sorunlara karşı pratik çözüm bulmak, durumu idare edebilmektir.
  • Gerektiğinde cebinden verebilmektir: Patron olmak, işler yolundayken çalışanlarını kârdan paylandırmadıysan, işler kötü gittiğinde çalışanlarına sahip çıkabilmek, maaşlarını gerektiğinde cebinden verebilmektir. İşletme masraflarını cebinden karşılayabilmektir patron olmak (patron koltuğunda oturabilmek).
  • Sorunsuz bir günün geçmemesidir: Acıktığında yemek yemek kadar doğaldır iş yaparken, bir projeyi gerçekleştirirken sorun çıkması. Her detayı önceden öngöremez insan. Bazı detaylar uygulamaya geçince kendini gösterir. Bazen patronun işi tüm gün sorun çözmektir.
  • Sürekli işe yatırım yapmaktır: Kazandığını çoğu zaman tekrar işe yatırmaktır patron olmak.

       Sözün kısası; çok fedakârlık isteyen bir şey patron olmak. Eğer patron koltuğuna talipsen, bu fedakârlıklara da hazır olman gerek. Eminim ki siz iyi bir patron olmak istiyorsunuz. O halde ;

İyi patron nasıl olunur?

  • Çalışanlarınızı işin bir parçasıymış gibi görmemelisiniz: Kontrolü elinde bulunduracaksınız diye etrafınıza emirler yağdırmamalı, işin yürütümü konusunda çalışanlarınızın fikirlerini de almalısınız. Gerektiğinde rica etmeyi de unutmamalısınız.
  • Çalışanlarınızı yetiştirmeyi ihmal etmemelisiniz: Çalışanlarınıza yol, yöntem göstermeli, teşvik etmeli, onları cesaretlendirmelisiniz. Hata yaptıkları anda hemen cezalandırmamalı, hatalarını telafi etmeleri konusunda yardımcı olmalısınız.
  • Saygı istememeli, saygıyı kazanmalısınız: Gücünüzü otorite ve yetkinizden almamalısınız. Çalışanlarınızla olan uyum ve işbirliğinizle saygıyı kazanmalısınız.
  • “Ben” demekten vazgeçip “Biz” demeyi öğrenmelisiniz: Tüm başarı kendinizinmiş gibi üstlenmemeli, övgüyü ekibinize, çalışanlarınıza dağıtıp onları onore edip motive etmelisiniz.
  • Güçlü yönlerini anlamak için çalışanlarınıza fırsat vermelisiniz: Unutmayın; iyi patronlar çalışanlarına sonuna kadar güvenirler.
  • Çalışanlarınızı gerektiğinde takdir etmeyi bilmelisiniz: “Eğer mümkünse müşterilerin önünde” çalışanlarınızı ne kadar takdir ettiğinizi söylemelisiniz. Bu onları motive edecektir ve işyerinizde heyecan her zaman dorukta olacaktır. Müşterileriniz dahi iyi bir patron olarak çalışanlarınızı önemsediğinizi görürse emin ellerde olduklarını düşüneceklerdir.
  • İyi bir dinleyici olmalısınız: Çalışanlarınız birbirini şikâyet etmeye gelirse iyi bir dinleyici olun. Bunun rekabet veya basit bir kişilik çatışması olduğu konusunda ikna olursanız bu konuyu kendi aralarında halletmeleri konusunda onlara inandığınızı ve sorunu kendi aralarında çözebileceklerini, arkadaş olmak zorunda olmadıklarını ancak işyerinde birbirleriyle iyi geçinmeleri gerektiğini anlatın.
  • Çalışanlarınıza teşekkür etmelisiniz: İnsanları günlük hayatlarında ve iş hayatlarında mutlu etmenin en kolay yolu bolca teşekkür etmektir.

Unutmayın tüm bunları yapabilirseniz iyi patron değil, süper patron hatta iyi bir lider olabilirsiniz.

Yapamazsanız emin olunuz ki sonunda,  “Patron koltuğuna ne oldu?” sorusuyla muhatap olabilirsiniz.

Faydalı olması ümidiyle…


Kaynak: www.bdTurkey.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)