Serbest bölgeler ülkemiz ekonomisi açısından oldukça önemli lokasyonlar olmasının yanında özellikle gümrük, dış ticaret ve vergi mevzuatı bakımından sağladığı avantajlar ile de dikkatleri üzerine çekiyor. Bununla birlikte bu avantajların firmalar tarafından yeterince bilinmediğini de kabul etmemiz gerekiyor.

Serbest bölgelerin ne anlama geldiğini, bu bölgelerde hangi faaliyetlerin yapılabileceğini ve gümrük, vergi ve dış ticaret mevzuatı ile uygulamaları açısından serbest bölgelerin firmalara sağladığı faydaların neler olduğunu konu hakkında engin bilgi ve deneyime sahip olan ASSET Global Logistics Integration Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Uzun’a sorduk.

■ İsterseniz ilk olarak serbest bölge kavramının ne olduğu ile başlayalım. Serbest Bölge kavramı tam olarak neyi ifade ediyor?

Tabii ki. Öncelikle serbest bölge lafzından ne anlaşılması gerektiğini vurgulamak gerek. Serbest bölgeleri en basit tanımıyla bulunduğu ülkede geçerli ticari, mali ve iktisadi alanlara ilişkin hukuki ve idari düzenlemelerin uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, sanayi ve ticari faaliyetler için daha geniş teşviklerin tanındığı, fiziki olarak ülkenin diğer kısımlarından özel olarak ayrılan malların ithal edilebildiği, depolanabildiği, işlenebildiği, üretilebildiği veya re-export edilebildiği planlı yatırım alanları olarak ifade etmek mümkün. İlk aşamada bu tanım biraz karmaşık gelebilir ama konuyu şöyle örneklendirmeye çalışayım. Yurt dışından herhangi bir eşyayı ülkemize ithal etmek istediğinizde gümrük idaresine bir gümrük beyanı vermeniz ve bu eşyanın ithalat vergilerini ödemeniz gerekir. Oysa ki yurt dışından doğrudan serbest bölgedeki işletmenize bir ürün getirdiğinizde gümrük vergileri ödemeksizin ve bir gümrük beyanı yapmaksızın eşyayı doğrudan tesisinize alabilirsiniz. Bu sebeple gümrük ve dış ticaret mevzuatımız bakımından serbest bölgeler yurt dışı olarak kabul edilmekte.

■ Peki, ülkemizde hali hazırda kaç serbest bölge bulunuyor ve bu bölgelerin ticaret hacmi bakımından istatistikleri nedir?

Ülkemizde şu anda faaliyette olan 19 serbest bölge var. Serbest bölgeler 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak çıkartılan Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliği çerçevesinde Ticaret Bakanlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak faaliyet gösteriyor. Şu anda faaliyette olan bu serbest bölgelerin Ticaret Bakanlığı verilerine göre 2023 yılı toplam ticaret hacmi, yaklaşık 31 milyar USD’ye yakın. Ülkemizin 2023 yılı toplam dış ticaret hacminin kabaca 600 milyar USD olduğunu dikkate aldığımızda, serbest bölgeler kapsamındaki ticaretin bu rakamın yaklaşık yüzde 5’ine tekabül ettiğini söylememiz mümkün ki bu da hiç de azımsanacak bir oran değil kanaatimce.

■ Serbest bölgelerin gümrük ve dış ticaret mevzuatı bakımından dış ticaret odaklı çalışan firmalara sağladığı faydalar nelerdir?

Şimdi şunu vurgulamak lazım. Serbest bölgeler öyle adında geçtiği gibi her şeyi yapmanın serbest olduğu yerler değil. Bu bölgelerin sadece gümrük ve kambiyo mevzuatına yönelik düzenlenmelerin uygulanmadığı yerler olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Ayrıca isminde serbest bölgelerde herhangi bir kamu otoritesinin olmadığını sonucunu çıkarmayalım. Hatta serbest bölgelerde tam tersi iki taraflı bir kamu idaresi söz konusu. Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak faaliyet gösteren serbest bölge müdürlükleri ile Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak faaliyet gösteren gümrük müdürlükleri, bu yerlerdeki iş süreçlerinin yönetiminden ve denetiminden sorumlu kamu otoriteleri konumundalar. Her şeyden önce serbest bölgelerin buralarda faaliyet gösteren firmalara en büyük faydası, yurt dışından bu bölgelere herhangi bir gümrük rejimine veya prosedürüne tabi olmaksızın ve vergi ödenmeksizin eşya getirilebilmesinde yatıyor. Ayrıca yurt içinde faaliyet gösteren firmalar açısından ise serbest bölgelerdeki bir alıcıya yapacakları satış ve teslimler, gümrük ve dış ticaret mevzuatımız gereği ihracat olarak kabul ediliyor ve KDV istisnası dahil ihracatın sağladığı tüm teşvik ve imkanlardan yararlanılabiliyor. Yani bir yandan serbest bölgede üretim yapan işletmeler yurt dışından gümrük vergilerine tabi olmadan hammadde temini yapabiliyorken, yurt içindeki işletmeler de bu bölgelerdeki alıcılara yapacakları satışlar için ihracat yapmak şansını elde edebiliyorlar.

■ Serbest bölgelerde faaliyette bulunmayı vergi mevzuatı itibariyle üretici/ihracat firmalar açısından cazip kılan uygulamalar var mıdır?

Elbette. Serbest bölgeler vergi mevzuatı uyarınca faaliyette bulunan firmalara gerçekten önemli avantajlar sunuyor. Bu anlamda belki de en önemli söylemek istediğim avantaj kurumlar ve gelir vergisi hakkında olmalı diye düşünüyorum. Serbest bölgelerde üretim yapan firmalar ve gerçek kişiler, elde ettikleri kazançlar üzerinden kurumlar vergisi veya gelir vergisi istisnasından yararlanabiliyorlar. Bunun dışında ihracat odaklı çalışan yani serbest bölgelerde ürettikleri ürünlerin büyük kısmını yurt dışına satanlar firmalar için de “muhtasar muafiyeti” olarak tanımlayabileceğimiz bir uygulama söz konusu. Serbest bölgelerde üretiminin yüzde 85’ini ihraç eden firmalar, bünyelerinde çalıştırdıkları personel için gelir vergisi muafiyetinden istifade edebiliyorlar ki bu durum işletmelere piyasa ortalamalarından yüzde 25 ila 40 arasında oranında ucuz iş gücü teminini sağlamalarına imkan veriyor. Bunun dışında Türkiye’den serbest bölgeye yapılan hizmet satışları da katma değer vergisinden istisna edilmiş durumda. Ayrıca özellikle serbest bölgelerde faaliyet gösteren çok uluslu şirketler için serbest bölgelerde elde edilen kâr ve iratların Türkiye dahil istenilen herhangi bir ülkeye kambiyo mevzuatına uygun olarak vergilendirilmeden serbestçe transfer edilebildiğini ifade etmek gerek. Son olarak serbest bölgelerde gerçekleştirilen faaliyetlerle ilgili olarak yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlar damga vergisi ve harçlardan müstesna edilmiş. Tüm bu saydığımız vergisel avantajlar, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nda belirtilmiş durumda.

■ Son olarak ülkemizin ihracat hedeflerine ulaşmasında serbest bölgelerin ve bu bölgelerde faaliyet gösteren firmaların katkıları neler olabilir?

Her şeyden önce şu hususunu adını koymamız lazım. Ülkemiz hem dövize ihtiyaç duyan hem de dış ticaret açığı veren bir ülke konumunda. Bu yüzden beş yıllık kalkınma planlarımızın tamamı ihracatın büyümesine dayanıyor. Bunun dışında ayrıca tüm dünyada dış ticaret istatistikleri iki ana kategoride yayımlanmakta: Bunlardan biri “Genel Ticaret Sistemi (GTS)” diğeri ise “Özel Ticaret Sistemi (ÖTS)”. Genel Ticaret Sistemi’nde (GTS), gümrük alanlarına ve serbest bölgelere giren ve çıkan mallar da dış ticaret verilerinde yer alırken, ÖTS’de ise sadece gümrük sınırları esas alınmakta. Yani serbest bölgeler ve gümrük antrepoları gümrük sınırı dışında yer aldığından özel ticaret sistemine göre hesaplanan istatistiklere dahil edilmiyor. Ticaret Bakanlığımız tarafından yayınlanan aylık dış ticaret verileri için ise genel ticaret sistemi esası benimsendiğinden serbest bölgelerde gerçekleşen işlemler dış ticaret verilerimize yansımakta. Bu sebeple ülkemizdeki serbest bölgelerin gelişmesi, genişlemesi ve sayılarının artması, bu bölgelerde faaliyette bulunan ruhsat sahibi kullanıcı sayılarının çoğalması, uluslararası yatırımcıların ilgisinin çekilerek ülkemizde aktif olan serbest bölgelerde özellikle üretimi faaliyetini içeren yatırım yapmalarının sağlanması, hem istihdamın arttırılmasına hem de ülkemizin Orta Vadeli Program’da 2026 yılı için konulmuş olan 302 milyar USD’lik ihracat hedefine ulaşabilmesi bakımından fevkalade önemli.

Ekonomim.com