Bilindiği üzere iş davalarında arabuluculuk uygulaması 2018 yılından itibaren uygulanmaya başlandı. Bazı aksayan yönleri olmakla birlikte, yıllarca süren iş uyuşmazlıklarının kısa sürede çözümlenmesi ve etkin bir alternatif çözüm yolu olması nedeniyle arabuluculuğun gerekli bir uygulama olduğunu düşünenlerdenim.

Ancak uygulama noktasında ne yazık ki kişileri mağdur eden bazı sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bunlardan bir tanesi de SGK tarafından uygulanan istihdam teşviklerinin arabuluculuk sözleşmeleri nedeniyle bozulması ve işverenlere geçmişe dönük yüksek tutarlı borçlar çıkartılması.

Konuyu biraz daha somutlaştıralım:
İşverenler için son yıllarda en cazip ve uygulaması kolay teşviklerin başında asgari ücret desteği geliyor. Nitekim geçen yıllarda olduğu gibi 2019 yılında da bu destek uygulanmaya devam edecek. Söz konusu destekle ilgili geçen yıllarda çıkartılan genelgelerde (2016/4, 2017/9 ve 2018/20 sayılı Genelgeler) destekten yararlanamama hususunda şu şekilde bir düzenleme mevcut:

Denetim ve kontrolle görevli memurlarca yapılan soruşturma ve incelemelerden veya mahkeme kararları neticesinde ya da kamu kurum ve kuruluşlarından alınan yazılardan çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği veya prime esas kazancı eksik bildirdiği veya bildirdiği sigortalıları fiilen çalıştırmadığı tespit edilen işverenlerin destekten yararlanması mümkün değildir.”
Yani işyerinde kayıtdışı çalıştırmanın, eksik prim bildiriminin veya sahte sigortalılığın;

  1. SGK denetim elemanlarınca,
  2. Mahkeme kararları ile,
  3. Diğer kamu kurumlarından alınan bilgi ve belgelerle

tespit edilmesi halinde destekten yararlanılması mümkün değil. Genelgenin devamında bu yöntemlerle tespiti yapılan ilgili dönemler için geçmişe dönük olarak verilen destek tutarının da gecikme cezası ve gecikme zammı ile geri alınacağı belirtiliyor.

Buraya kadar herhangi bir sorun yok ve yerinde bir uygulama. Ancak SGK’nın arabuluculuk sözleşmeleri ile ilgili verdiği görüş ve yaptığı uygulama hatalı ve işverenleri mağdur ediyor. Şöyle ki:
SGK Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü 2018 yılında verdiği bir görüşte, arabuluculuk sözleşmesini mahkeme ilamı olarak nitelendirmekte ve bunun neticesinde geçmişe dönük verilen prim belgeleri sebebiyle asgari ücret desteğini iptal edip geçmişte yararlanılan tutarların da faiziyle iadesini istemekte.

Kanaatimce bu görüş hatalı ve kişileri mağdur edip gereksiz yargısal süreçlerin başlamasına neden olacak nitelikte. Sebeplerini şu şekilde açıklayalım:

  1. Öncelikle arabuluculuk sözleşmelerinin mahkeme ilamı niteliğinde sayılması 6325 sayılı Kanun’un 18 inci maddesine dayanmaktadır ve bu maddede belgenin, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılacağı belirtilmektedir. Yani ilam niteliğinde sayılma hususu işçinin arabuluculuk faaliyeti neticesinde ortaya çıkan alacaklarının tahsil edilmesi açısından getirilmiş bir düzenlemedir. Dolayısıyla madde hükmündeki lafzı geniş yorumlayıp ruhunu göz ardı etmek hatalı olmuştur. (Not: Aslında bu sorun Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü’nün 58882267 sayılı ve 21/11/2017 tarihli Genel Yazısına dayanmaktadır ve bu gelen yazının da düzeltilmesi gerekmektedir)
  2. Asgari ücret desteği ile ilgili genelgelerde belirtilen “destekten yararlanmama halleri” dikkatlice incelendiğinde görülecektir ki hepsinde işverenin isteği dışında SGK tarafından tespit edilme veya haberdar olma durumları söz konusudur. Ancak arabuluculuk faaliyeti ve sözleşmesi bu nitelikte değildir. Ortada verilen bir karar veya düzenlenmiş bir rapor yokken işveren ve işçi anlaşmakta ve bu anlaşma neticesinde işveren kendiliğinden prim belgelerini SGK’ya vermektedir. Bu sebeple desteğin bozulması doğru değildir.

Yukarıda saydığımız sebeplerle SGK’nın, Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın da görüşünü alarak, konuyu yeniden ele alması ve yersiz mağduriyetlerin giderilmesi yerinde olacaktır. Aksi halde işverenler teşvik mağduru olmamak için arabuluculukla uzlaşma yolundan kaçabilirler.   



Dr. Mehmet BULUT 
İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı