Giriş

Bilindiği üzere 13.01.2011 tarihinde kabul edilen 6102 sayılı TTK nu 14.02.2011 tarihli 27846 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Tabi ki eksiklikleri vardı. Yaklaşık 102 maddesi sonradan değişikliğe uğrayarak düzeltildi.

Meslek mensupları olarak bizleri de şirket kuruluşların da devrim niteliğin de değişiklikler (tek kişilik şirket) gibi yeni uygulamalar çok yakından ilgilendirdi. Bir önemli konu da DENETÇİLİK müessesesi ile ilgili değişiklik idi.

Çünkü HOLDİNG ’in denetçisi, LOKANTACI, Anonim Şirketin Denetçisi TERZİ  olan uygulamalar bulunmaktaydı.

Yeni TTK ile nihayet iş ehline teslim edilecek düzenlemeler içerdi. DENETİM yapacakların şartlarını belirleyerek, Denetçi Ruhsatını  almış, Yetkin, uzman meslek mensupları tarafından denetim görevinin yerine getirileceğine karar vermiştir. Bütün meslek mensupları bir hevesle , Denetçilik belgesi alma gayretine girip, belgelerini alarak biz bu işe HAZIRIZ ve TALİBİZ dediler.

Daha Sonraki Gelişmeler,  ilk başta  ki  heyecanını kayıp ederek, bağımsız denetime tabi olacak şirketlerin şartları yüksek tutularak, şirketlerin büyük bir bölümünün DENETİM dışın da tutulması sonucunu meydana getirmiştir. Hali ile bu da bir hayal kırıklığı oluşturmuştur.

An itibari ile geldiğimiz nokta, Bağımsız Denetimin uygulanması için , bazı hususların aşılması gerekir. İsteğimizin gerçekleşmesin de, geleceğin denetçileri için 3 önemli yetenek çok önemli görünüyor:

Sektörel Uzmanlık, Araştırmacı Finansal Beceriler ve Kritik Düşünce Yapısı.

Bu yetenekler doğrultusunda Denetim mesleğinde bir evrim gerektiğini düşünüyorum.
Bunun  en önemli yolu da, öngörülü (proactive) olmak. Proaktiflik geleceğin denetçisinin kritik özelliği olmakla beraber, genç denetçi ve öğrencilerin meslekte statü olarak yükselme ve değişim yani inovasyon yaratma isteklerinin, mutlak olmazsa olmaz sadakata evrilmeleri gerekir. Tüm bunları, hedef alarak yapılması gerekenler diye ele alırsak, Denetim Ruhsatını, belgesini yani ehliyeti alan, liyakatin oluşturulmaya çalışıldığı evrede Bağımsız denetim alanında gerekli uygun davranışların etik kurallar dahilinde olmasının şart olduğunun bilinci ile tecrübeye yürümesi gerekmektedir. Bu etik kurallar;

-Tarafsızlık / Bağımsızlık

-Mesleki şüphecilik

-Mesleki özen ve titizlik / Dürüstlük, mesleki yeterlilik ve güvenilirlik

-Ticaret yapma ve mesleğe aykırı faaliyetlerde bulunmama

-Reklam yasağı

-Haksız rekabet

gibi ahlaki değerlerimizdir. Üst seviyelere serfiraz etmemiz gerekir.

Bu sebeple, mesleğe zeki, hırslı, hedefleri olan, azimli gençlerin gelmesini sağlayarak, gelenleri ise kısa bir süre sonra uzaklaştırmamalıyız. Aksi durum ise ister istemez mesleğe gençlerin kazandırılmasını önlemekte, nitelikli yeni meslek mensuplarının yetişmesine sekte vurmakta ve tabii ki müşterilere sunulan hizmet kalitesinde de düşüşlere neden olmaktadır. Muhasebe ve muhasebeci kalitesi yükseltildikçe denetim ve denetçi kalitesi de kendiliğinden yükselecektir!

660 Sayılı KHK ile kurulmuş olan Kamu Gözetimi, Muhasebe Ve Denetim Standartları Kurumu (KGK), denetim alanında her ne kadar Etik Kuralları düzenleme yetkisi bulunmamasına rağmen, çok büyük yetkiler ile donatılmıştır. Muhasebe ve Denetim Standartları başta olmak üzere; özlük, staj, sınav, eğitim işlerini düzenleme yetkisi de kuruma verilmiştir.

Yeni bir kurum olması nedeniyle tüm bu işleri yapmakta zorlanarak ve bocalama eğilimlerinde gerekli düzenlemeleri yapmakta gecikme göstererek, denetim alanına olan ilgi ve alakayı soğutmaktadır.  Hali ile, kısa zamanda belgesini alan için hayal kırıklığına sebebiyet vermiştir. Tam da bu aşama da kendi alt meslek örgütlerini oluşturamadığından, üzerindeki yükü dağıtma veya devretme pozisyonu da bu sorunu büyütmüştür.
Avrupa Birliği kriterleri çerçevesinde denetime tabi şirketlerde bilinen limitleri uygulayamayarak, denetim işi çok az sayıda, şirketle sınırlı kaldı.

Kurum gelecek için yeni bir strateji planı hazırlarken, kuruluş ve sonrasındaki yapmış olduğu hata ve atalet içine düşerek –belki de siyasi erkler marifeti ile sorunların üstesinden gelemiyor- öncelikle uygulamaya yönelik tebliğ ve yönetmelikleri taraflarla tartışarak yayımlanması yöntemini seçmelidir.

Muhasebenin Standart uygulanabilir bir set ile sermaye şirketlerinde zorunlu kullanılmasını sağlamak ve eğitim gibi bazı görevlerinin, DENETİM BİRLİĞİ çatısında kurulacak bir birliğe devretmesi veya  Turmob ile iş birliği ve diyalog kurması Denetim hizmetlerinin  kaliteli olması için denetim ve kontrol mekanizmalarının kurulması, denetimin geleceği açısından  önemlidir.

Ayrıca, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanması gereken Anonim Şirketler ile Tarım Satış Kooperatifleri ve Üst Kuruluşlarının Denetlenmesine Dair Yönetmelik  bir an önce yayınlanmalıdır. Üzülerek söylememleyiz ki bugün yeni ticaret kanununun gerektirdiği şekilde uygulama yapmıyor olmak denetim konusunda şirketleri öncekinden daha  belirsiz duruma düşürmüştür. Aynı zamanda bu şirketlerde denetimin başlaması, işletmelerin bağımsız denetime geçişlerini kolaylaştıracağından acilen yönetmelik çıkarılmalıdır.

İyi bir meslek mensubu, işletme yönetiminin kendi kendine doğru soruları sormasını sağlayabilen bir yapıda olmalıdır. Meslekten beklenen katma değerin ortaya çıkması ancak tarafların beklenti açığının giderilmesi ile mümkün olacaktır.

Denetim pazarının büyük denetim şirketleri faaliyet alanından çıkarılarak, bu payın adil olarak  dağıtılması sağlanmalıdır.

Sonunda illa ki, başarılı bir denetim alanını gerçekleştirmek elbette sorunların çözümü ile olacakken, aynı zamanda da benimsemek, benimsetmek  ve istemek gerekir.
Denetçilik mesleği ve insanları, bir başka meslek ve mensubunun rakibi şeklinde düşünülmemeli. Bu vesile ile, mesleki rekabet adına mesleği bitirici, mesleğin saygınlığını zedeleyici işlerin yapılmaması gerekmektedir.

Buradan devam edecek olursak, aynı zaman da bağımsız denetim şirketlerinin haksız rekabet koşullarını en üst düzeye çıkarmaları, ücret politikalarının taban yapması,
diğer hizmetlerin bonusu olarak sunulması, acil çözümler gerektiğini açık olarak ortaya koymaktadır.
Yeri gelmişken, denetim kuruluşları ve denetçiler, ücretini işverenden almasına bir çözüm bulunmalıdır. Dolayısı ile yukarıda belirttiğimiz gibi Tarafsızlık / Bağımsızlık kuralına bir çözüm bulunarak denetim raporunun Dürüstlük ve güvenilirliği sağlanmış olacaktır.

Son zamanlarda özellikle KAYİK Hariç Sorumlu Denetçi Olarak Yetkilendirilmiş Olanların 01/01/2017 Tarihinden Sonraki Durumunu da göz önüne alacak olursak, en büyük sorunlardan biri olarak görülen bireysel denetimin, hayat bulamayacağı bir ortamın hazırlanarak, denetim kuruluşu ile lehe olan, aranan kurallar zinciri de ortadan kalkarak eleştiri konusu olmaktan çıkmıştır. Denetimde şirketleşme / kurumsallaşma teşvik edilmeli ve hatta zorunlu tutulmalıdır.

Bir başka ifadeyle artık ihtiyaç sahipleri, hizmet sunucusu olarak kişileri değil, sürekliliği olan bir kurumu muhatap olarak görmek istemektedirler.

İster bireysel, isterse ortaklık şeklinde olsun, sürdürülebilirlik için kurumsallaşma kaçınılmaz bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.

Kurumsal yapı ve mekanizmalara sahip olmayan bir firmanın varlığını sürdürmesi yeni
süreçte mümkün görünmemektedir.

Ayrıca Denetim Kuruluşlarının çoğalabilmesi ve örgütlü olarak meslek sahasının genişletilmesi, egoların aşılamadığı toplumumuzda, oluşmamış kurumsallaşma ve ortaklık anlayışında zor bir değerlendirmeyi gerektiriyor.

Bu çalışmalarda bulunan ve bulunmak isteyen tüm denetçilerin ne yapmaları lazım diye bir fikirleri oluşmamış veya net değiller. Bir hafıza kayıtları olmadığı gibi new zamanından now zamanına transfer olmayı becerememektedirler. Her bir değişikliği yeni diye tabir edilen bir anlayışla yapmaya çalışırken, an itibari ile ellerinde bulundurdukları her hangi bir metaryeli kullanmayı akıl edememektedirler. Dolayısı ile raporlama ve tutanak kültüründen yoksunluk, yapılan tüm çalıştayları yok hükmüne koymaktadır.
Özellikle
denetçilerin ilgili denetim süreçlerinden ari ve işleyişlerinden habersiz olarak, iş geldikçe nasılsa öğrenilir havasından kurtulmaları ve hatta öne çıkmak gibi kötü alışkanlıkları da mevcuttur. İlginç olanı da çoğunluk denetçinin bir denetim firması kurduğu veya denetim firmasına ortak olduğu vakit, sanki üstün elitlere katılıyormuş gibi bilgisiz ve cühela bir profile büründüklerini ifade etmek gerekir.

Oysa ki, yukarıda da yazdığım gibi, Bağımsız Denetim ticari bir sektör ve fakat saha da yeteri kadar iş olmadığını işaret edersek, kısa süre sonra şirketi kapatmak zorunda kalıyorlar ve bu durum çok daha fazlasıyla bir özgüven noksanlığına sebep oluyor.

Mali Müşavirlik ve Denetim arasında bocalayan meslektaşlar, bir de her ikisini aynı anda yapmayı düşünmekle, iki ara bir dere de nereye ne kadar fokuslanacaklarını bilemeyip, dış denetim gibi ağır bir mevzuat ve sorun olması halinde altından kalkılamayacak sorumluluk taşıması neticesi ya tamamen uzaklaşmaktalar, ya da hüsrana uğramaktadırlar.
İşini önemseyerek kendisini geliştiren denetçi insanlarının bu işi hakkı ile geleceğe taşıyacakları ise aşikardır.

Bunun yanında şirket yönetimlerinin tam olarak denetim çalışmalarına ve raporlarına katkı koyamadıkları bir eksiklik

Şirketler denetimden çok denetim dışı hizmetlerden yararlanmak istemektedirler. Bu durum da bağımsızlığı zedeleyerek, denetim kalitesine zarar vermektedir.

Denetim Kalitesi denilen olgunun ölçülebilir olup olmadığı konusunda bir belirsizlik vardır. Bu nedenle kalite  ölçme sistemleri kurulmalıdır.

Denetici denetime başlamadan önce, kaliteli mali tablolar üretilmemesi nedeniyle öncelikle mali tabloları düzeltip daha sonra denetim yapmak zorunda kalmaları denetim sürecini uzatmaktadır.

Diğer yandan denetim hizmeti veren firmaları, denetim faaliyetlerini her yıl düzenli olarak KGK tarafından denetlenmelidir. Denetlenme oranın az olması kaliteyi düşürmektedir.    Hatta KGK ‘nın yaptıkları denetimleri denetleyen bir sistemin olmasının önemi hayli fazladır.

Yetişmiş personel sorunu giderek artacak bu ihtiyacı karşılanması için denetim alanında gençleri motive etmek, eğitim vermek ve yetiştirmek gereklidir.
Teknolojiden yararlanmak, denetim ile ilgili yazılım programları üretmek ve geliştirmek önemli bir konudur.

Tabi olarak denetim kapsamına giren şirketler arasında ise, denetimi bir ek maliyet olarak görmekten uzaklaştırarak, bu işlere en başından karşı çıkmalarına engel olmamız lazımdır. Bu da ilgili patronların bi haber konumundan, haberdar konumuna geçecek bilgilendirme eğitimleri ve seminerleri, toplantılar v.s. düzenlemekle mümkündür.

Sivil Toplum Örgütleri, Mesleki Odaları, Borsalar Birliği

Denetim müessesesinin tam olarak uygulanmasını sağlayacak kurum ve kuruluşların başında sivil toplum kuruluşları, mesleki odalar, borsalar birliğinin desteği çok önemlidir.

Bu kuruluşlar , üyelerinin mali tablolarının , uluslararası piyasalarda güven verici, bağımsız denetimden geçmiş, işletmeyi tam ifade ettiğinin kanaatini  sağlayacak olan,  Bağımsız Denetim İşleminin uygulanması nın yapılmasını desteklemek için, daha fazla çaba harcamaları gerekmektedirler.

Türmob, Mali müşavirler odaları, denetçi dernekleri, bütün taraflar, denetçilik  müessesesinin uygulanması için daha çok destek vermelidirler.

Bilindiği üzere, uygulamada vergi matrahının Tespit edilmesin de Vergi Usul Kanunu hükümleri uygulanmaktadırlar. Değerleme ölçülerinde, usul kanunundaki hükümler  uygulandığı için, işletmenin gerçeğe uygun değerlerinin bulunmaması sebebi ile, vergileme de olması gereken den farklı değerler oluşmaktadır.

İşletmelerde, Bağımsız Denetim , TFRS, UFRS uygulanması sonucu , Vergileme de vergi yükünün enflasyonist sebeplerin arındırılması sonucu, değişeceği  kaçınılmaz olacaktır.

Son Söz,

Gelecek muhasebe organizasyonlarının değiştirilmesine yönelmekten ziyade mesleğin doğasından kaynaklanan zorlukları anlamaktan geçmektedir. Bunun başarılması ortalama üstü yenilikçi bir anlayış ve yaratıcılıkla mümkündür.

Bağımsız Denetim Hizmetlerinde Kalite İçin;

Sürekli Zorunlu Eğitim

Güç Birliği ve

Kurumsallaşma

mutlaka olmalı ve bu bilinç ile hareket etmemiz gerekmektedir.

Bahsini ettiğim Sürekli Zorunlu Eğitim hakkında, konuya fazlaca girmeden değinmek istiyorum. 04.11.2017 Tarih ve 30230 Sayılı Resmi Gazete ‘de yayınlanarak, 01.01.2018 ‘de yürürlüğe girecek olan, Bağımsız Denetçiler İçin  Sürekli Eğitim Tebliği başlı başına ayrı ele alınması gereken, çok önemli çıkarımları olan bir konudur. Bu hususun meslek mensupları üzerindeki, maddi ve manevi baskısının bilimsel veriler ile ciddi olarak analiz edilmesinde fayda vardır. Ya yoksa, denetçi meslek mensuplarının psikolojik travmalara mazhar olacakları açık olarak ortadadır!..

Yeniden ele alınarak, gerekli incelemeler neticesi, bu tebliğ içeriği ve içerikte yer alan puan düzenlemesinin ve dahi sosyal huzurun ivedilikle sağlanmalıdır.

Hareketli ve mücadeleci olmamız gereken bir diğer son sözümüz ise, ticaretin meslek odaları, Mali idare, meslek kuruluşları , KGK, Kamu Kurum ve Kuruluları, Banka ve Finans kuruluşları ile, BAĞIMSIZ DENETİMİN  bütün işletmelerde uygulamaya bir an önce  geçilmesi için, asgari müştereklerde sorunlarımızı çözerek, destek verelim.

Saygılarımla…

Kaynaklar:
1) Vı. Türkiye  Muhasebe  Uzmanlığı  Kongresi_17.03.2016 Smmm Ve Ymm ‘ de Denetim Hizmeti Veren Meslek Mensuplarının Hakları, Yetkileri ve Vizyonları – 2.Oturum (Denge İstanbul Ymm-Mazars Üyesi)

2) Denetim Mesleğinde İnovasyon & Yeni Nesil Denetim-İsmail Önder Ünal KPMG Türkiye Denetim, Şirket Ortağı

3) Meslek Mensuplarının Denetim Hizmetlerindeki Hakları, Yetkileri Ve Vizyonları
Erol Demirel