Kamuoyunda vergi barışı, varlık barışı ve imar barışı gibi adlarla anılan düzenlemeleri içeren 7143 sayılı “Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun” esas itibariyle kamuya olan borçların yapılandırılması, dava safhasında bulunan işlemler, yurt içi ve yurt dışı varlık barışı düzenlemesi, imar affı gibi çeşitli düzenlemelerin yanı sıra matrah ve vergi artırımını da düzenlemiştir.

7143 sayılı Kanun'un 5’nci maddesi uyarınca 2013-2017 dönemlerine ait aşağıdaki beyanlar [- Kurumlar vergisi beyannameleri, - Gelir Vergisi Beyannameleri, - Katma Değer Vergisi beyannameleri - Bazı Gelir ve Kurumlar Vergisi stopaj beyannameleri (ücretlilere, serbest meslek erbabına, çiftçilere, vergiden muaf esnafa yapılan ödemelerle, kira ödemeleri, yıllara sari inşaat işleri için yapılan ödemeler ve yatırım indirimi dolayısıyla GVK’nun geçici 61nci maddesi için yapılan ödemeler)] matrah ve vergi artırımına konu edilebilecektir. Ayrıca 7143 sayılı Kanun'un 6’ncı maddesi uyarınca da 31.12.2017 tarihli bilançolarda bazı kalemlerin [- Kasa hesabı, - Ortaklardan olan alacakların izlendiği hesaplar, - Stoklar (bilançoda görünen ve görünmeyen stoklar) - Duran varlıklar] düzeltilmesi mümkündür.

Kanunun kesinleşmiş veya ihtilaflı borçlar için Kanundan yararlanma süresi dolmuştur. Buna karşılık 7143 sayılı Kanun Uyarınca Yapılacak Matrah Artırımına ve Bilanço Düzeltmesi'ne ilişkin başvuru, bildirim ve beyan süreleri yarın yani 31.08.2018 günü sona ermektedir. Kanunun 9/17. maddesine göre Cumhurbaşkanı’nın başvuru süresini 1 ay uzatma yetkisi bulunmakla birlikte, şu ana kadar bu yetki kullanılmamıştır. Söz konusu yetki kullanılmadığı takdirde, 7143 sayılı Kanun uyarınca matrah artırımı ve bilanço düzeltmesi beyan süreleri 31.08.2018 tarihinde dolacaktır. Söz konusu olanaklar bir hak olarak görülürse, bu süre de hak düşürücü türde bir süre olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu hatırlatmayı yatıktan sonra bir önemli konuyu da gündeme getirmek istiyorum. Bilindiği gibi matrah veya vergi artırımında bulunmanın en büyük yararı, olanaktan yararlanılan yıllar için incelenmeme ve tarhiyata maruz kalmama hakkının elde edilmesidir.

Kanuna göre, matrah veya vergi artırımı yapılan yıllar için vergi incelemesi sadece mükelleflerin, yıllık gelir ve kurumlar vergilerine mahsuben daha önce tevkif yolu ile ödemiş oldukları vergilerin nakden iadesi ile ilgili talepleri ve katma değer vergisi iadesi talebine dayanan ve vergi incelemesine koşuluna bağlanmış iade talepleri ile sınırlı olarak yapılabilir. Bu gibi durumlarda koşulları oluşursa tarhiyat da yapılabilir. Zira buradaki incelemeler talebe bağlı olarak yapılan, talebin karşılanmasının inceleme koşulluna bağlı olduğu hallerle sınırlı olan ve mükellefin hakkını sağlamaya yönelik incelemelerdir. 
Ancak uygulamada mali idarenin bu konudaki düzenlemeleri aşma çabası içerisine girdiği gözlemlenmektedir. İdarenin matrah veya vergi artırımından önce yapılmış ve tamamlanmış iadeleri de inceleme konusu yapmaya çalıştığı, haksız iade alındığı savıyla tarhiyat çabası içerisine girdiği görülmektedir.

Bu şekildeki bir uygulama, 7143 sayılı Kanun'da öngörülmediği gibi, 7143 sayılı Kanun'un matrah veya vergi artırımı müesseselerinin sağladığı hukuk güvenliğine de aykırıdır. 7143 sayılı Kanun bu müesseseleri ile belli tutarlarda kamusal yükümlülüğü üstlenme karşılığında incelenmeme hakkını satın alma opsiyonu getirmiştir. Kanun bu opsiyonu getirirken, mükelleflerin haklı ve yasal talebinin karşılanmasının bir mükellef hakkı olduğunu da gözeterek istisnalarını da tahdidi olarak belirlemiştir. Bu tahdidi olarak yapılan belirlemelerin yorum yolu ile genişletilmesi mümkün değildir.

Kaldı ki böylesi bir uygulama Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır. Aynı eleştiriye tabi tutulabilecek faturaları girdi olarak kullanan ve matrah/vergi artırımında bulunan iki mükelleften birini iade talep etti diye inceleme kapsamına alırken, iade talebi bulunmayan mükellefi incelenemez kabul etmek mümkün eşitliğe aykırıdır.

Öte yandan matrah veya vergi artırımı, söz konusu mükellef talebine bağlı istisnai haller dışında, matrah veya vergi artırımı yapılmış dönemleri bir bütün olarak incelenemez kılmaktadır. Kayıt dışı bıraktığı hasılatlar, şişirdiği giderler gibi aldığı stopaj veya kdv iadeleri de bu bütünün içerisinde tamamlanmış işlemler olarak yer almaktadır. Zaten kanun o yüzden, sürmekte olan incelemeler ile mükellefin karşılanamamış talepleri ile için özel düzenlemeler getirmiştir. Eğer kanun koyucu, tamamlanmış işlemleri de incelenebilir kılmak istese idi, kanunun 5/1-ı ve 5/3-e bentlerinde bunu açıkça belirtirdi.

Tamamlanmış işlemlerin doğruluğu dahi sorgulanamaz. Hatta doğruluğu sorgulama amacıyla yapılacak incelemede defter ve belgeyi ibraz etmeme hali kabahat dahi oluşturmaz. Nitekim hemen hemen aynı düzenlemeleri içeren 6111 sayılı kanunla ilgili olarak “2009 yılına ilişkin yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmeyen mükellef aleyhine indirimlerinin reddi suretiyle re’sen salınan katma değer vergisi ve kesilen üç kat vergi ziyaı cezasına karşı açılan davada şirketin 2009 yılında KDV için 6111 sayılı Kanunun matrah artırımına hükümlerinden yararlandığı ve bu sebeple matrah ve vergi artırımında bulunulan yıllar ile ilgili olarak kurumlar vergisi ve katma değer vergisi yönünden inceleme ve tarhiyat yapılamayacağı, davacı şirket adına matrah artırımında bulunulan dönemler için inceleme yapılmasının 6111 sayılı Kanun'a aykırılık teşkil ettiğine karar verilmiştir.” (Danıştay 3. Dairesi E.2014/9210 K.2017/1646 T.13.3.2017)

Dünya Gazetesi | Bumin DOĞRUSÖZ