AİLE HEKİMLERİNİN ÜCRETLERİ YILLIK İZİNDE NEDEN KESİLİYOR?

Konya’da görev yapan bir aile hekimiyim. Haziran 2010 tarihinden beri çalışıyorum. Aile hekimliği sisteminde izinlerimizi iki şekilde kullanabiliyoruz. Birincisi izne çıkan başka bir aile hekiminin yerine bakarak, yani iş yükümüzü ikiye katlayarak çalışıp izne çıkıyoruz, daha sonra yerine baktığımız kişi de aynı şekilde yerimize bakıyor. Ben bu seçeneği kullanmıyorum.

İkincisi ise ölüm, hastalık izni veya normal yıllık izinlerimizde günlük hakedişimiz kadar maaşımızdan kesiliyor.

Yani ölümüz de olsa, hasta da olsak ya izin kullanmayacağız ya da kaç gün gelmediysek günlük hakkedişimiz gün sayısı ile çarpılarak maaşımızdan kesilecek.

Ben çoğunlukla ikinci şıkkı kullanıyorum. Ya da bir arkadaşımla ücret konusunda anlaşarak, direkt nakit ödemeyle izne çıkabiliyorum. İki yıl önce annemin vefatında 4 günlük izin aldım ve maaşımdan kesildi.

Bize her ne kadar 30 gün yıllık izniniz var denilse de bir toplantıda üst düzey yetkili bizim aslında Aile Hekimliği Yönetmeliğine göre hiç yıllık iznimizin olmadığını ifade etti. Bundan dolayı da ben 14 yıldır ortalama olarak yılda 5- 10 gün izin kullanabildim.

Öğrenmek isteğim şu, Aile Hekimliği İzin Yönetmeliği kanuna uygun mudur? (İ.K.)

Aile Hekimliği Kanunu’na göre aile hekimlerinin yılda 30 gün izin hakkı bulunuyor. Ayrıca 5 gün kongre ve seminer izin hakları var. Kanun, evlenme, ölüm, doğum ve emzirme hallerinde ise 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesi kapsamındaki sözleşmeli personele ilişkin izin sürelerinin uygulanacağını düzenliyor.

Sözleşmeli personelin mazeret izinleri 21 Haziran 2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararı ile devlet memurlarıyla eşitlendi. Buna göre, eşi doğum yapanlar 10 gün, kendisinin veya çocuğunun evlenmesi ya da eşinin, çocuğunun, kendisinin veya eşinin ana, baba ve kardeşinin ölümü halinde ise her olay için 7 gün “ücretli” mazeret izni verilir.

Devlet Memurları Kanunu’na tabi çalışanların ve İş Kanunu’na tabi çalışanların yıllık izinleri sırasında ücretleri ödenir. Fiilen çalışmaya bağlı olan (ek ders ücreti gibi) ödemeler dışında ücrette kesinti söz konusu değildir. Aile Hekimliği Kanunu’nda da yıllık izin veya mazeret izinleri sırasında ücret ödenmeyeceğine dair bir hüküm bulunmuyor.

Buna karşılık, Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nde aile hekimlerinin izinli oldukları dönemde kendi aralarında anlaşarak birbirlerinin yerine bakmaları halinde maaşlarını almaya devam edecekleri, tek aile hekiminin görev yaptığı merkezlerde ise sadece ilk 14 günlük kısmı için tam ödeme yapılacağı belirtiliyor.

Sözleşmeli aile hekimleri çok özel bir statüye tabiler. Bunlar çalıştıkları kamu kurumlarında aylıksız izinli sayılıyorlar ve kadroları ile ilişkileri devam ediyor. Sözleşmeli statüde geçen süreleri kazanılmış hak derece ve kademelerinde veya kıdemlerinde değerlendirilerek her yıl işlem yapılıyor ve talepleri halinde eski görevlerine atanma hakları bulunuyor.

Anayasa’nın “Zorla çalıştırma yasağı” başlıklı 18. maddesi “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır” der.

Anayasa’nın “Çalışma şartları ve dinlenme hakkı” başlıklı 50. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları ise şöyledir:

“Dinlenmek, çalışanların hakkıdır.

Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir.”

Anayasa yıllık izin haklarının ücretli olacağını öngörüyor. Aile hekimlerinin ve aile sağlığı çalışanlarının izin haklarının Anayasa’ya uygun şekilde yeniden düzenlenmesi gerekir.

Aile hekimleri sağlık sisteminin en görünen yüzünü, vitrinini oluşturuyor. Sağlık sistemine işi düşen vatandaşın muhatap olduğu ilk kişiler aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarıdır. Ailesiyle gönül rahatlığıyla yıllık izin yaparak dinlenemeyen kişiler mutsuz olacağı için mutsuzluklarını ister istemez muhataplarına da yansıtırlar. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda adım atması gerekir.

Bazı doktorlar serbest meslek mensubu olarak faaliyet gösterebiliyor. Onlar için yıllık izin uygulaması söz konusu değil. Ancak, aile hekimleri, yaptıkları iş itibarıyla serbest meslek mensubu gibi değerlendirilemez.

Devletin izne çıkan aile hekiminin yerine geçici aile hekimi istihdam ederek tüm aile hekimlerinin ücretli izin yapmasını sağlaması gerekir. Bunun devlete bir maliyeti olacağı doğrudur. Özel sektör işvereni bu maliyete katlanıyor. İşçilerin belli bir oranının yıllık izne çıkacağı, mazeret izni kullanacağı, rapor alacağı hesabıyla 4 yerine 5 personel istihdam ediyor. Özel sektör bile tüm çalışanlarına ücretli izin kullandırmakla yükümlü iken devletin, halkın sağlığını emanet ettiği aile hekimi ve diğer aile sağlığı çalışanları için bu yükümlülükten kaçınması doğru değildir.

HaberTürk | Ahmet KIVANÇ