Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından yayımlanan “Dijital Dönüşümün Ölçülmesi: Gelecek İçin Bir Yol Haritası” başlıklı çalışma, dijital dönüşüme yeni bir bakış açısı getiriyor.

Çalışma, dijital teknolojilerin yeniliği demokratikleştirebildiğini ancak daha geniş bir yayılmaya ihtiyaç olduğunu ortaya koyuyor. Mobilite, bulut bilişim, nesnelerin interneti, yapay zekâ ve büyük veri analizi, dijital dönüşümün en önemli itici güçleri arasında. Söz konusu unsurlar, kullanıcılara doğrudan satın almak yerine istedikleri zaman ihtiyaç duydukları bilgi iletişim alanına erişebilmelerini, veri depolama ve işleme maliyetlerini düşürmelerini, teknoloji kullanımını ölçeklendirebilmelerini ve iş döngüsüne uyarlayabilmelerini sağlıyor. OECD verilerine göre, 2018 yılında OECD ülkelerindeki küçük işletmelerin yaklaşık yüzde 26’sı bulut hizmeti satın almış.

Bu anlamda, dijital dönüşüm özellikle küçük, genç ve kredisi kısıtlı firmalar açısından yeni teknolojileri deneme maliyetlerini düşürme olanağı sunuyor.
Diğer taraftan, 2013-2016 yılları arasında Çin, Çin Taipei, Japonya, Kore ve ABD’den oluşan beş ekonominin, en üst düzey 25 dijital teknolojinin yüzde 70 ila 100’ünü geliştirdiği görülüyor.

Tüm şirketler ve pazarlar dijital dönüşümden etkilendi
Dijital dönüşümün kapsamı ve hızı ülkeler, sektörler, organizasyonlar ve bölgelere göre değişiyor. Günümüzde neredeyse hiçbir iş dijital teknolojiler olmadan gerçekleştirilemese de, çoğu zaman dijital potansiyelden tam olarak yararlanılamıyor. Bu anlamda, 2018 yılında OECD ülkelerindeki işletmelerin sadece yüzde 20’si yüksek hızlı geniş banttan (100 Mbps veya daha yüksek hız) yararlanmış durumda.

Bununla birlikte, dijital dönüşüm işgücü piyasası açısından da önemli sonuçlar ortaya çıkarıyor. Bu açıdan, yüksek dijital yoğun sektörlerdeki firmaların yeni işler yarattığını ve “dijital yetenekleri” ön plana çıkardıklarını söylemek mümkün. OECD verileri, 2006 ile 2016 yılları arasında OECD bölgesinde yaratılan 38 milyon işin yaklaşık yüzde 40’ından dijital yoğun sektörlerin sorumlu olduğunu ortaya koyuyor. İşgücü piyasaları itibarıyla bilgi iletişim teknolojilerine ilişkin görev yoğunluğu bakımından ülkeler arasında farklılıklar da mevcut. Bu anlamda, örneğin Türkiye ve Rusya işgücü piyasalarındaki işlerin bilgi iletişim teknolojilerine ilişkin görev yoğunluğu yüzde 40 düzeyindeyken, aynı oran İskandinav ülkelerinde yaklaşık yüzde 60 seviyesinde.

Dijital dönüşüm hamlesi başlıyor
Türkiye’nin uluslararası rekabet açısından en kuvvetli sektörleri arasında metal sanayii başta geliyor. Metal sanayiinde endüstri ilişkileri seviyesinde işverenleri, 1959’dan bu yana tam 60 yıldır, “çalışma barışını korumak” misyonuyla hareket eden Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) temsil ediyor. MESS özellikle son dönemde küresel eğilimleri yakından takip ederek dijital dönüşüme odaklanmış durumda. Bu açıdan, Türkiye sanayisinin dönüşümünü tamamlaması için çalışmalar yürütmekte olan MESS’in üretimin ve işgücünün dijital dönüşümü sürecine rehberlik edecek projeler hayata geçirdiği görülüyor.

Tüm aşamalarda
Dijital dönüşümün başarılı olabilmesi için üretim zincirinin bütün halkalarında gerçekleşmesi gerekiyor. Aksi takdirde, uyumsuzluk ve verimsizlik ortaya çıkıyor. MESS Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenen Koç Holding İnsan Kaynakları Direktörü Özgür Burak Akkol da söz konusu gerçekten hareketle hem firmaların hem de üretim süreçlerinin bütün kademelerindeki işgücünün dönüşümü için yatırım yaptıklarını ve işbirlikleri geliştirdiklerini ifade ediyor.

Gençlere kodlama eğitimi ve burs
Daha önce belirttiğim gibi, gençlerin dijital dönüşüme uyum kabiliyeti daha yüksek. MESS de MESS Eğitim Vakfı aracılığıyla teknolojiyi kullanmakla yetinmeyip, aynı zamanda üreten bir insan kaynağını yetiştirmek üzere öğrencilere kodlama eğitimi veriyor. Kodlama eğitimi programının 2019 sonuna kadar 4 binden fazla öğrenciye ulaşması amaçlanıyor.

MESS’in teknoloji merkezi 2020’de açılacak
MESS’in dijital dönüşüm vizyonunun en stratejik projesi, MEXT (MESS Teknoloji Merkezi) olacak. 2020 yılı üçüncü çeyreğinde açılışı yapılacak merkezin, teknolojideki son gelişmelerle işgücünü buluşturması ve insan kaynağını bu paralelde dönüştürmesi hedefleniyor. Yaklaşık 8000 metrekare üzerine kurulu Teknoloji Merkezi’nde bütün çalışanlara yeni üretim teknolojilerine uygun yetkinlik ve beceriler kazandırmak üzere eğitimler düzenlenecek. Harvard ve MIT üniversitelerinin iş birliğiyle, üst düzey yöneticilerden operatörlere kadar farklı düzeylerde çalışanların eğitimlere katılması, her yıl MESS üyesi iş yerlerinden 30 bin çalışanın, deneyime dayalı eğitimlerle dijital dönüşüme hazırlanması planlanıyor.

MEXT’te dünyanın en iyi fabrikalarındaki son teknolojiler yer alacak, 70’ten fazla senaryoyla tüm üretim aşamaları yakından görülecek. Dijital fabrikada hem parçalı üretim görülecek hem de galvanize çelik üretiminin dijital ikizi yaratılacak.

Cem KILIÇ | Milliyet