Önceki krizlerde ekonomik bozulma en son reel sektöre yansırken, şu anki durumda tam tersine sorunlar reel sektörde başladı ve artarak devam ediyor. 

Devlet Reel Sektör Krizine Karşı Ne Tür Önlem Alıyor? 

Devlet, bu konuda gerekli önlemleri almaya ve sorunu çözmeye çalışıyor, ama herkes de üzerine düşeni yapmalı, sadece Devletin çabası yetmiyor. Devlet, 19 Temmuz 2019 tarihli ve 30836 (I. Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7186 sayılı "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" ile, finansal borçların yeniden yapılandırılmasına yönelik düzenlemeyi yaptı. 

Yeni İstanbul Yaklaşımı olarak da adlandırılan bu düzenlemeyle, bankalara ve finansal kuruluşlara olan ve ödeme güçlüğü taşıyan yaklaşık 400 Milyar TL’nin yeniden yapılandırılacağı ifade ediliyor. 

Nedir Bu İstanbul Yaklaşımı? Daha Önce Uygulandı Mı?

Bilindiği üzere, İstanbul Yaklaşımı, kriz nedeniyle kaynak kaybına uğrayan ve ağır borç yükü altına giren sektörlere, bankalar aracılığıyla kaynak aktarma sürecine verilen bir isim. 

Bankalar, İstanbul Yaklaşımı sistemi ile, darboğazdaki şirketlerin bankalara olan borçlarını, kredilendirmeyle ve ödeme imkanı verebilecek vadede olmak koşuluyla yeniden yapılandırıyor. 

Türkiye’de ilk uygulama, “İstanbul Yaklaşımı” adı altında 2001 yılında yaşanılan ekonomik kriz nedeniyle kaynak kaybına uğrayan ve ağır borç yükü altına giren üretici sektörlere bankalar aracılığıyla kaynak aktarımı suretiyle gerçekleştirilmişti. Avrupa'da ise, benzer bir uygulama “Londra Yaklaşımı” adıyla yapılmıştı. 

Yeni İstanbul Yaklaşımı Düzenlemesi 19 Temmuz’da Resmen Yürürlüğe Girdi

Kredilerini ödeyemeyen şirketlere Yeni İstanbul Yaklaşımı adı altında ödeme kolaylığı getirilmesine ilişkin olarak düzenleme, 7186 sayılı Kanunla 5411 sayılı Kanuna eklenen geçici 32. Madde ile yapıldı. Yapılan düzenleme, 19 Temmuz 2019 tarihinde yürürlüğe girdi.

Geçen yıl Ağustos ayında başlayan kur şoku, faizlerin yükselmesi ve enflasyon artışından dolayı şirketlerin kredi borçlarını ödemekte zora girdikleri yadsınamaz bir gerçek. Bu şekilde başlayan ve halen devam eden bu durumun önüne geçilebilmesi amacıyla kredilerini ödeyemeyen şirketlere Yeni İstanbul Yaklaşımı adı altında ödeme kolaylığı getirildi. 

Finansal Yeniden Yapılandırma İşlemlerinde Aranılacak Asli Şart Ne?

Bu kapsamda gerçekleştirilecek olan finansal yeniden yapılandırma işlemlerinde asli şart, finansal yeniden yapılandırma kapsamına alınacak borçluların mali durumlarının tespit edilmesi ve bu kapsamda borçlarının yeniden yapılandırılması sonucunda borçlarını geri ödeme kabiliyeti kazanacağına kanaat getirilmesidir. Borçlarını geri ödeme kabiliyeti kazanamayacağına kanaat getirilen borçlular finansal yeniden yapılandırma kapsamına alınamayacak. 

Kapsama Alınacak Borçluların Mali Durum Tespiti Ve Finansal Yeniden Yapılandırmanın Uygulanabilirliğine İlişkin Değerlendirme Nasıl Yapılacak?

Finansal yeniden yapılandırma kapsamına alınacak borçluların mali durumunun tespiti ve finansal yeniden yapılandırmanın uygulanabilirliğine ilişkin değerlendirme; 

- Bağımsız denetim kuruluşlarına, 

- Çerçeve Anlaşmaları kapsamında belirlenecek yeterli bilgi ve uzmanlığa sahip kuruluşlara veya 

- Borçlu tarafından kabul edilmesi hâlinde alacaklı kuruluşlara yaptırılabilecek. 


Yeni İstanbul Yaklaşımı Kapsamında Yapılacak Yapılandırmalara, Çok Sayıda Mali Kolaylık ve İstisna Tanındı!

7186 sayılı Kanunla finansal kurumlara olan borçların yeniden yapılandırması işlemlerine sağlanan mali kolaylık ve istisnaları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz: 

a) Bu düzenlemeye göre yapılan Çerçeve Anlaşmaları ve bu Anlaşmalar kapsamında düzenlenen Sözleşmelerde belirlenen esaslar uyarınca yapılacak işlemler (cezaevi ve yargı harçları da dahil olmak üzere) her türlü harçtan istisna tutulacak, ayrıca bu işlemlere ait kağıtlar (Çerçeve Anlaşmaları ve Sözleşmeler dahil) Damga Vergisinden müstesna olacak.

b) Alacaklı kuruluşlar tarafından her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar, BSMV’den müstesna. 

c) Kullandırılan ve kullandırılacak krediler KKDF’den istisna olacak, yani KKDF uygulanmayacak. 

d) Kanuni takibe alınma şartı aranmaksızın alacaklı kuruluşlara ilgili varlıklarını Çerçeve Anlaşmaları ve düzenlenen Sözleşmeler kapsamında devreden kurumlar ile bu suretle ilgili varlıkları devralan söz konusu alacaklı kuruluşların bu varlıkları satışından doğan kazançları hakkında da, Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan istisna hükmü uygulanacak 

e) İlgili varlıkların Çerçeve Anlaşmaları ve düzenlenen Sözleşmeler kapsamında alacaklı kuruluşlara devir ve teslimi ile bu suretle ilgili varlıkları devralan alacaklı kuruluşların bu varlıkları devir ve tesliminde de KDV Kanununun 17/4-r maddesine göre KDV uygulanmayacak. 

f) Sözleşme hükümleri uyarınca tahsilinden vazgeçilen alacak tutarları, VUK hükümlerine göre alacaklı için değersiz alacak, borçlu için ise vazgeçilen alacak olarak dikkate alınacak. Alacaklı kuruluşlar bu şekilde, tahsilinden vazgeçtikleri tutarları, değersiz alacak yazmak suretiyle   aktiflerinde silebilecekler. Borçlu şirketler ise, ödemekten kurtuldukları kredi ve borçları   vazgeçilen alacak olarak kaydedip, üç yıl içerisinde zararla itfa edecekler, bu sürenin sonunda kalan kısım varsa mali kara ekleyecekler.

g) Yapılandırmaya giren şirketlerin teşvik belgesi, ihracat taahhüdü süreleri yapılandırma süresi sonuna kadar uzatılmış sayılacak.

h) Sözleşmeler ile uygulamaya konulan işlemlerin gerçekleşmemesi hâlinde dahi, uygulanmış olan vergi, fon ve harç istisnaları geri alınmayacak.

ı) Bu maddeye göre yapılan Çerçeve Anlaşmaları ve bu Anlaşmalar kapsamında düzenlenen Sözleşmeler için sağlanan vergi istisnaları ve teşvikler, bu kapsamda düzenlenen sözleşmelere istinaden yapılacak işlemlere süreyle sınırlı olmaksızın uygulanacak.

Söz konusu geçici 32. Madde hükmü aynen aşağıdadır:

 “GEÇİCİ MADDE 32 – Türkiye’de faaliyette bulunan bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktöring şirketleri ve finansman şirketleri ile bu maddede tanımlanan diğer finansal kuruluşlarla kredi ilişkisinde bulunan ve Kurum tarafından çıkarılan yönetmeliğe göre hazırlanan Çerçeve Anlaşmalarda belirlenen borçlular, bu kuruluşlar tarafından kullandırılmış olan kredilere ilişkin olarak alınacak tedbirlerle, geri ödeme yükümlülüklerini yerine getirebilmelerine ve istihdama katkıda bulunmaya devam etmelerine imkân verilmesini sağlamak amacıyla, dahil oldukları risk grubundaki diğer borçlularla bir bütün olarak veya kısmen yeniden yapılandırmaya tabi tutulabilir. Bu madde uyarınca yapılacak finansal yeniden yapılandırmalara ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından çıkarılan yönetmelik hükümleri çerçevesinde hazırlanan Çerçeve Anlaşmalar ile belirlenir. Bu madde hükümleri bu maddenin yayımı tarihinden itibaren iki yıl süreyle uygulanır. Bu süreyi iki yıl daha uzatmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.

Bu maddenin uygulanmasında; 


a) Alacaklı kuruluşlar: Bu Kanunun 3 üncü maddesinde geçen bankalar, 21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 3 üncü maddesinde geçen şirketler, borçlulara doğrudan kredi kullandırmış olan yurt dışında kurulu bankalar ve finansal kuruluşlar, Türkiye’ye doğrudan yatırım yapan çok taraflı bankalar ve kuruluşlar, alacak tahsiline yönelik olarak bu alacaklılar tarafından kurulacak özel amaçlı şirketler ile aynı amaçla 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonlarını,

b) Bağımsız Denetim Kuruluşu: 26/12/2012 tarihli ve 28509 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Bağımsız Denetim Yönetmeliği esaslarına göre kurulu ve faaliyet gösteren, Bağımsız Denetim Kuruluşu Resmi Siciline kayıtlı kuruluşları,

c) Birlik: Türkiye Bankalar Birliğini,

ç) Borçlu: Bu Kanun, 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 6361 sayılı Kanun, 20/6/2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile yatırım ortaklıkları hariç 6362 sayılı Kanunun 35 inci maddesine tabi kuruluşlar dışında kalan Türkiye’de kurulu şirketleri,

d) Çerçeve Anlaşmaları: Kurumca çıkarılan yönetmelik uyarınca Birlik tarafından hazırlanan ve alacaklı kuruluşlarca imzalanan Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşmalarını,

e) Sözleşme: Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşmaları kapsamında borçlu ile alacaklı kuruluşlar arasında imzalanan finansal yeniden yapılandırma sözleşmelerini,

ifade eder.


Finansal yeniden yapılandırma kapsamına alınacak borçluların mali durumlarının tespit edilmesi ve bu kapsamda borçlarının yeniden yapılandırılması sonucunda borçlarını geri ödeme kabiliyeti kazanacağına kanaat getirilmesi şarttır. Borçlarını geri ödeme kabiliyeti kazanamayacağına kanaat getirilen borçlular finansal yeniden yapılandırma kapsamına alınamaz.

Finansal yeniden yapılandırma kapsamına alınacak borçluların mali durumunun tespiti ve finansal yeniden yapılandırmanın uygulanabilirliğine ilişkin değerlendirme; bağımsız denetim kuruluşlarına, Çerçeve Anlaşmaları kapsamında belirlenecek yeterli bilgi ve uzmanlığa sahip kuruluşlara veya borçlu tarafından kabul edilmesi hâlinde alacaklı kuruluşlara yaptırılır. 


Bu madde kapsamında finansal yeniden yapılandırmalarda; kredilerin vadelerini uzatmak, kredileri yenilemek, 6361 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükümleri saklı kalmak kaydıyla ilave kredi vermek, anapara, faiz, temerrüt faizi, gecikme cezaları ve kâr payları ile kredi ilişkisinden doğan diğer her türlü alacağı indirmek veya bunlardan kısmen veya tamamen vazgeçmek, teminat azaltmak, anapara, faiz veya kâr payı alacaklarını; kısmen veya tamamen iştirake çevirmek, özel amaçlı şirketler ile 6362 sayılı Kanuna göre kurulan yatırım fonlarına aynî, nakdî  ya da tahsil şartına bağlı bir bedel karşılığı devir veya temlik etmek, borçlu ya da üçüncü kişilere ait aynî değerler karşılığında kısmen veya tamamen tasfiye etmek, satmak, bilanço dışına çıkarmak, diğer alacaklı kuruluşlar ve alacaklılarla birlikte hareket ederek protokoller yapmak gibi gerekli görülen tedbirler alınır. Finansal kiralama sözleşmelerine konu mallar için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 307nci maddesi hükümleri kıyasen uygulanır. 

Kredilerin teminatlarının ya da alacaklı kuruluşlar tarafından iştirak olarak edinilecek borçluların varlık ve yükümlülüklerinin gerçeğe uygun değerine ilişkin değerleme, taraflardan birinin talep etmesi durumunda, Sermaye Piyasası Kurulunca değerleme yapmaya yetkilendirilmiş kuruluşlar tarafından yapılır. 6362 sayılı Kanuna göre kurulan yatırım fonları için sermaye piyasası mevzuatında yer alan değerlemeye ilişkin düzenlemeler saklıdır.


Bu maddeye göre yapılan Çerçeve Anlaşmaları ve bu Anlaşmalar kapsamında düzenlenen Sözleşmelerde belirlenen esaslar uyarınca;

a) Yapılacak işlemler cezaevi harcı ve 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa göre alınan harçlardan (yargı harcı dahil) ve düzenlenecek kâğıtlar (Çerçeve Anlaşmaları ve Sözleşmeler dahil) 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre alınan damga vergisinden,

b) Alacaklı kuruluşlar tarafından her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu gereği ödenecek banka ve sigorta muameleleri vergisinden, 

c) Kullandırılan ve kullandırılacak krediler kaynak kullanımını destekleme fonundan, 

müstesnadır. Bu fıkrada yer alan istisnalar, alacaklı kuruluşların Çerçeve Anlaşmaları ve bu Anlaşmalar kapsamında düzenlenen Sözleşmeler kapsamındaki işlemleri dolayısıyla doğrudan veya dolaylı edindikleri varlıkları ve teminatları, alacaklı kuruluşların kendi aralarında veya borçluya devri hariç, elden çıkardıkları hâllerde uygulanmaz.

13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan istisna hükmü, kanuni takibe alınma şartı aranmaksızın alacaklı kuruluşlara ilgili varlıklarını Çerçeve Anlaşmaları ve düzenlenen Sözleşmeler kapsamında devreden kurumlar ile bu suretle ilgili varlıkları devralan söz konusu alacaklı kuruluşların bu varlıkları satışından doğan kazançları hakkında da uygulanır. 

25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (r) bendinde yer alan istisna hükmü, ilgili varlıkların Çerçeve Anlaşmaları ve düzenlenen Sözleşmeler kapsamında alacaklı kuruluşlara devir ve teslimi ile bu suretle ilgili varlıkları devralan alacaklı kuruluşların bu varlıkları devir ve tesliminde de uygulanır.

Sözleşme hükümleri uyarınca tahsilinden vazgeçilen alacak tutarları 213 sayılı Kanun hükümlerine göre alacaklı için değersiz alacak, borçlu için ise vazgeçilen alacak olarak dikkate alınır. Alacaklı kuruluşlar tarafından dahil oldukları risk grubunda bulunan borçlularla yapılan yeniden yapılandırma işlemlerinde bu fıkra hükümleri uygulanmaz.

Sözleşmelere göre borçları yeniden yapılandırılan borçlular tarafından alınmış olan teşvik belgelerinin süreleri ve ihracat taahhüt süreleri ile 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun geçici 20 nci maddesi çerçevesinde sağlanan kefaletleri de içermek üzere kredi garanti kurumları tarafından verilen garanti ve kefaletlerin süreleri, sözleşmeler ile belirlenen süreler kadar uzatılmış sayılır.

Bu madde hükümlerine göre finansal yeniden yapılandırma kapsamına alınan bir borçlunun borçlarının Sözleşmenin imza tarihini izleyen yılın başından itibaren iki yıl içerisinde tekrar finansal yeniden yapılandırmaya konu edilmesi hâlinde, bu madde hükmünde belirtilen vergi istisnaları ve teşvikler uygulanmaz. 

Sözleşmeler ile uygulamaya konulan işlemlerin gerçekleşmemesi hâlinde dahi, uygulanmış olan vergi, fon ve harç istisnaları geri alınmaz.

Bu maddeye göre yapılan Çerçeve Anlaşmaları ve bu Anlaşmalar kapsamında düzenlenen Sözleşmeler için sağlanan vergi istisnaları ve teşvikler, bu madde kapsamında düzenlenen sözleşmelere istinaden yapılacak işlemlere birinci fıkrada yer alan süreyle sınırlı olmaksızın uygulanır.

Bu madde uyarınca yapılacak teminat azaltma, anapara ve diğer alacaklardan vazgeçilerek kayıttan düşme yahut benzer işlemlerle kredilerin yeniden yapılandırılması bu Kanunun 160 ıncı maddesi ile düzenlenen zimmet suçunu oluşturmaz.”



Sonuç Olarak;

Kredilerini ödeyemeyen şirketlere Yeni İstanbul Yaklaşımı adı altında ödeme kolaylığı getirilmesine ilişkin olarak 7186 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeyi son derece isabetli ve doğru bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bu yaklaşım ülkemizde daha önce denendi ve başarıyla uygulandı, reel sektör girdiği krizden çok çabukça çıktı, biz yine bu şekilde olacağına inanıyoruz. Yeni İstanbul Yaklaşımı’nın usul ve esasları henüz belirlenmedi, ancak çok hızlı bir şekilde belirleneceğini düşünüyoruz. 

Geldiğimiz noktada; Varlık Barışı düzenlendi, Finansal Borçların Yapılandırılmasına ilişkin düzenleme yapıldı, tek kalan vergi ve SGK borçlarının yeniden yapılandırılması. Şirketler e-haciz kıskacı altında, tüm alacak, taşınır ve taşınmazlarına haciz konuluyor. Şirketler teminatsız kaldı, hem de kıpırdayamayacak şekilde. Varlıklarının tamamı bankalara ipotekli olduğundan, vergi ve SGK borçları tecil-taksitlendirmeleri için teminat veremiyorlar. Banka, Maliye ve SGK’nın alacaklarının çok çok üzerinde teminat aldıkları veya haczettikleri taşınmazlar var, bunların borcun 1,5 katını aşan kısımları çözülmeli, şirketlere bir nefes aldırılmalı. Aksi halde, şirketleri çok zor bir süreç bekliyor.