Dünya çapındaki küresel bankalar ve ekonomistlerin ortak görüşleri korona salgını ile de birleşen dünya ekonomisinin sıra dışı günlerden geçtiği bugünkü durumun, (durgunluğun) geçmişte bir örneği yok ve dünya ekonomisinde uzun süreli bir kalıcı hasar bırakacak gibi görünüyor.

Ekonomik büyüme tahminleri geri çekildi, petrol fiyatları çakıldı, küresel borçluluk düzeyi hat safhada, yabancı sermaye çıkışlarının çok yüksek olduğu bir dönemde olması ile sıcak paranın kendine güvenli liman araması hasebiyle dünya ekonomisi COVID-19 salgınına ciddi bir trübülansta yakalandı. Üstelik salgın da küresel hâl aldı.

Öncelikle belirtmekte fayda gördüğüm beklenen bu krizin her zamanki gibi ekonomik ya da finansal kriz diye bilinen bir kriz olmadığı, beraberinde ilk defa görülen sağlık krizinin daha çok kırılgan ve dünya ekonomilerinde 2008 yılından sonra oluştuğu söylenen balonu patlatabilecek fitilin belki de COVID-19’un olabileceği.

ABD Federal Rezerv Bankası Başkanı Ben Bernanke tarafından "küresel düzeyde en kötü mali kriz" olarak tanımlanması, 2020 ekonomik krizinin çok daha ciddi ve büyük olacağını hatta geçmişte olduğu gibi, bu krizin ABD'de başlayacağını gösteriyor olabilir.

ABD merkezli yatırım bankası olan JP Morgan güncel raporunda “Salgını önlemek için önlemler arttığından ve gelişmiş ülke piyasaları gerilediğinden 2020’nin ilk yarısında Çin dışındaki gelişmekte olan ülkelerde resesyon bekliyoruz.” ifadeleriyle uyarıda bulundu.

Çünkü unutmamak gerekir ki, geçmiş krizlerde sistemi ayakta tutan en önemli desteklerden birisi gelişmekte olan ülkelerde krizin çıkmamış olmasıydı.

ABD’nin en büyük bankalarından biri Bank of America da, ABD’nin dünyanın diğer ülkeleri gibi ekonomik krize (resesyon) girmiş durumda olduğunu açıkladı. Banka, müşterilerine gönderdiği ekonomist Michelle Meyer imzalı notta “Çok sayıda iş kaybı olacak, servet eriyecek, güven bunalımı yaşanacak” ifadelerini kullandı. (Kaynak: CBNC)

ABD’nin önde gelen bir diğer bankası Morgan Stanley de, 2020 için ana senaryosunda küresel ekonomik kriz (küresel resesyon) olgusuna yer verdi.

Dünyada, virüs sorunu çözülse bile merkez bankalarının artık eskisi gibi faizi düşürerek ya da likiditeyi bollaştırarak, zorunlu karşılıklarda indirme giderek ekonomiyi eski günlerine döndürebilecekler gibi görünmüyor.

Geçmiş krizlerde uygulanan vergi ve borç ertelemeleri, vergi indirimleri veya kamu harcamalarında artışa gitmek gibi mali politikalar, sağlık için para saklamak ve bütçe ayırmak zorunda kalacak olan tüm ülkeler için bütçe açığından başka bir şey getirmeyecektir. Burada unutulmaması gereken en önemli konu dünyada örnek alınacak böyle bir krizin daha önce böyle küresel bazda yaşanmamış olması.

Dünyanın gördüğü 1929 "Büyük Buhran" la dahi mukayese edecek durumda değiliz. Salgınla birlikte ise finansal sistem, artık ekonomideki en kötü senaryolardan biri olan “ani duruş” riskiyle karşı karşıya kalabilecektir. Böyle bir durumun varlığında özellikle gelişmekte ülkelerdeki kırılgan piyasalar ise söz konusu "ani duruşun" ön cephesinde yer alacağına kesin gözüyle bakabiliriz.

Türkiye olarak beklenen bu küresel resesyondan nasıl en az etkilenebiliriz:

Gerek korona virüsü, gerekse beklenen resesyon sebebiyle bütün ekonomilerde zincirleme bir daralma yaşanabilecek olması, gerek ülke içindeki alıcı ve satıcılar gerekse dünya çapındaki alıcı ve satıcılar mal ve hizmet alım satımında, tedarik zincirinde ve ödemelerde yaşanacak aksamalardan oluşabilecek güven kaybı sebebiyle birbirlerinden mal ve hizmet alım satımını kesmeye yönelebileceklerdir.

Korona virüsü sorununun nasıl çözüleceğini herkes gibi ben de bilmiyorum. Benim uzmanlık alanım değil. Umarım aşı geliştirilir ya da doğa yasalarıyla bu iş çözülür. Ben mali müşavirim. Şunu biliyorum ki; ülke olarak kapitalizmin insanlara para harcatıp da büyüme modelinden vazgeçmemiz gerektiğine, sadece büyümek peşinden koşmaktansa kalıcı (ileriye dönük olacak şekilde), yapısal reformlarımızı ona göre yapmamız (dizayn etmemiz) gerektiğini düşünüyorum.

Bu konuda ülke ekonomimize yön veren bakanlıklar, ekonomistler ve bir o kadar üniversite ve öğretim üyeleri varken haddimi aşmak istemiyorum. Ancak ülkesini seven ve bu ülkenin yetiştirdiği bir fert ve bir mali müşavir olarak, “olumlu ve iyi organize edilmiş bir hamle ile tüm kamu ve özel sivil kuruluşları ve onlarla birlikte tüm vatandaşlara bir vizyon belirlenerek (gösterilerek), cesaretle ve aktif topluluk katılımıyla en az hasarla atlatabileceğimize” inanıyorum.

“Gözümün gördüğü hiçbir şeyden korkmam.” Hz.Hamza

Faydalı olması ümidiyle…

Özkan ÇİNAR
Mali Müşavir/SPK Denetçisi
Yönetim Danışmanı/Eğitmen

Kaynak: www.bdTurkey.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)