1985’TEN beri ülkemizde uygulanmakta olan KDV sistemi, bugüne kadar çok değişikliğe uğramasına rağmen halen tartışılan birçok hususu barındırıyor.  Sıkıntıların başında,   uygulandığı yıldan bugüne kadar gelen ‘devreden KDV’ sorunu bulunuyor.

2018 başlarında, devreden KDV’nin iadesine yönelik hazırlanan bir tasarı tartışılmış ve ses getirmişti. Ancak, Meclis görüşmeleri sırasında bütçe sorunu nedeniyle son anda tasarıdan çıkarıldı. Biz de,  Para Dergisi’nin birkaç sayısında konuyu köşemize taşımış ve detaylı olarak yazmıştık.

DEVREDEN KDV NEDİR?

KDV mevzuatımıza göre, iade hakkı doğuran işlemler dışında indirim yoluyla giderilemeyen KDV’ler mükellefe iade edilemez ve sonraki döneme devreder.  Diğer bir ifadeyle, toplam bir vergilendirme döneminde indirilecek KDV toplamı, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan KDV toplamından fazla olduğu takdirde,  aradaki farkın sonraki dönemlere devredilmesi ve iade edilmemesidir. Yıllardır sorun olan ve firmalar üzerinde ciddi yük olarak duran, daha da ötesi devletten alacak olarak gözüken devreden KDV’nin telafisi (iade, mahsup veya gider yazma) yönünde çözüm veya beklentiler tekrar reel piyasanın gündemine gelmiş bulunuyor.

Kamu ve özel sektörün,  Maliye’den alacaklı olduğu, indirilemeyerek devreden KDV tutarının

200 milyar TL’yi aştığı tahmin ediliyor. Tutarı her geçen gün artarak büyüyen devreden KDV, işletmelerde ciddi finansman sorunu oluşmasına neden olmaktadır. Devreden KDV’nin önemli nedenleri ise, aşağıdaki gibi sıralanabilir.

l Mükellefin alışlarının satışlarından fazla olması, devamlı stoklu çalışılması,

l Yatırım yapılması ve üretim ile satış süreci arasında uzun süreler olması,

l İndirimli orana tabi veya istisna kapsamında mal satılması,

l Zararına mal veya hizmet satılması,

l Kayıt dışı mal veya hizmet satılması,

l Sahte belge kullanımı.

Kayıt dışı mal/hizmet satışı veya sahte belge kullanımı dışındaki nedenlerle biriken KDV gerçek KDV olup, devreden KDV’nin bir kısmı çeşitli satışlar  (ihracat veya indirimli oranlı)  nedeniyle iadeye dönüşüyor, kalan yüksek kısmı ise sonraki dönemlere devredilmek üzere idareden alacaklı olarak devam ediyor.


İADE VEYA KAMU BORCUNA MAHSUP

Özellikle, piyasalarda yaşanan finansal soruna çözüm olabilmesi ve reel piyasalara canlılık getirmesi açısından, devreden KDV sorunu artık çözüme kavuşturulmalı. Haklı olarak; mükellef için bir finansman yükü, idare için ise bütçe sorunu yanı sıra söz konusu KDV’nin Hazine’ye, doğru intikal edip etmediği konusundaki tereddütlerin ortadan kalkması için ciddi bir alt/karşıt inceleme gerekiyor. Evet, konunun çözümü kolay değil. Ancak, her defasında  “çözümü zordur”  diyerek konuyu öteleyerek daha da içinden çıkılmaz bir hale dönüşeceği de aşikârdır.  Çözüm için radikal bir karar alınması veya yasal düzenleme yapılması da gayet mümkündür. İş çevrelerinden ve vergi konseyinden çeşitli zamanlarda değişik öneri ve raporların Bakanlığa sunulduğu biliniyor.

Bizim de bazı önerilerimiz var. Sorunun çözümü için KDV Kanunu’nda  (radikal)  bir madde değişikliği yeterli olacaktır.

Uygulamaya yönelik önerilerimizi şöyle sıralayabiliriz:

l Devreden KDV iade sistemi getirilerek,  diğer tüm iade sistemleri de bunun içerisinde düzenlenerek KDV iade sisteminin tek çatı altında toplanması sağlanmalı.

l 2019 sonuna kadar birikerek devreden KDV ayrı tutularak beli bir inceleme veya YMM raporuyla sadece kamu borçlarına mahsubunda kullanılarak eritilmeli.

l 2020 başından itibaren birikerek devreden KDV’nin ise,

üç ayda bir inceleme veya YMM raporu ile nakden/mahsuben iadesi sağlanmalı.

Birçok AB ülkesi, Singapur, Güney Kore gibi ülkelerde devreden KDV alacakları 30 gün, üç ay, altı ay veya izleyen yılın ilk aylarında şirketlere mahsuben ve nakit olarak iade edilmektedir. En son olarak Çin, 2019’da devir KDV’nin iade edileceği bir sisteme geçti. Global ticaretin geldiği rekabet ortamı ve ticaret savaşları da dikkate alındığında,  ülkemizde de bu konunun ivedi olarak bir çözüme kavuşturulmasının zamanı geldi ve geçti.

Ülkemizde konunun çözülmesi önündeki en büyük engel, Maliye’nin bütçe sorunu dışında, devreden KDV’nin doğruluğunun tespiti konusudur. Bunun için de, belli bir limite kadar olanı YMM raporuyla,  belli bir limitin üstü içinse vergi müfettişi raporuyla çözümü sağlanabilir.

Para | Talha Apak