Olay İzmir'de geçiyor: İzmir'de yaşayan N.K., 10 Aralık 2019 tarihinde rahatsızlanan kızı D.A.'yı Ege Üniversitesi Hastanesi Acil Servisi'ne götürüyor. N.K.'nın kızıyla ilgilenmesini istediği doktor K.H., “Birazdan sizinle ilgileneceğim. Öncelikli acil hastalara bakmam gerekiyor” diyerek karşılık veriyor.

Bu cevap üzerine N.K., “Kızıma önce bakacaksın. Sen kim oluyorsun da karar veriyorsun? Benim vergilerimle maaş alıyorsun” diyerek, bağırmaya başlıyor. ‘Beyaz kod' kullanan doktor K.H., kendisine hakaret ettikleri gerekçesiyle N.K. ve kızı D.A.'dan şikayetçi oluyor. Şikayet üzerine anne-kız hakkında dava açılıyor. Hakim karşısına çıkan N.K., verdiği ifadede pişman olduğunu belirtip, “Hakaret etmek amacıyla söylemedim. Zaten benim vergilerimle maaş aldığı da doğru. Haksızlığa uğradığımı düşündüğüm için söyledim” diyerek beraatını talep ediyor. Mahkeme, N.K.'nın sözlerinin hakaret kapsamında değerlendirirken, sanığın 304 gün adli para cezasına çarptırılmasına hükmediyor. D.A. ise beraat ediyor.

Mahkeme kararını vermiş ama ben kararın yanlış olduğunu ortaya koymaya çalışacağım.
 

KAMU GÖREVLİSİ OLDUĞUNU HATIRLATMAK HAKARET MİDİR?

Genel tahkir suçu olan hakaret, 5237 sayılı TCK'nın ikinci kitabının, Kişilere Karşı Suçlar başlığını taşıyan ikinci kısmının sekizinci bölümünde 125-131. maddeler arasında “Şerefe Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Hakaret suçunun temel maddesi olan TCK'nın 125. maddesinin konu ile ilgili hükümleri aşağıda yer almaktadır :

“ (1)Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için, fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(3) Hakaret suçunun; a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, b) Dini, siyasi,

sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, c)Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, işlemesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5) Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi halinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.”

Hakaret suçu ile korunan hukuki değer, onur, şeref ve saygınlıktır. Kanun maddesinin gerekçesinde de, fiilin yaptırıma bağlanmasıyla kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığının korunmasının amaçlandığı belirtilmiştir.

Hakaret suçunun oluşabilmesi için mağdurun onurunun kırılmış ya da kendini aşağılanmış hissetmesi, üzülmesi değil; tahkir edici fiilin toplum algısına ve somut olayın özelliklerine göre mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte olması gerekir.
 

Memur, kendini devlet ilan ediyor…

Vergi, devletin ülkesi üzerindeki egemenlik hakkına dayanarak, kamu giderlerini karşılamak üzere karşılıksız ve zorla aldığı ekonomik değerdir. Devlet tarafından verilen hizmet ve yapılan yatırımlar vatandaşın ödediği vergilerle finanse edilmektedir. Ülkeyi yöneten partiler hazineye tek kuruş koymadıkları gibi devletten ciddi Hazine yardımı almaktadırlar. İktidarlar, vatandaşın vergilerini siyasi tercihlerine göre harcamakta, hesap bile vermek istememektedirler.

Devlet organizasyonunu, kamu görevlileri marifetiyle yürütmektedir. Ülkemizde 2002 yılı sonunda 2 milyon 12 bin olan kamu personeli sayısı 2020 yılında 4 milyon 767 bine çıktı. Aynı dönemde nüfus %28 artarken kamu personeli sayısı %121 artmış durumda. 2002 yılında devletin personel bütçesi 38 milyar iken 2020 bütçesinde 330 milyara çıktı. 2019 yılı sonu gerçekleşen rakamlara göre vergi gelirlerinin (673 milyar 315 milyon) %72.7'si SGK açığının kapatılması ve kamu personel giderlerinin finansmanı için (489 milyar 712 milyon)kullanılmış. Bu yılın ilk altı ayında vergi gelirlerinin %87,3'ü SGK açığı ve kamu personel giderlerine harcanmış durumda.

Liyakat gözetilmeksizin kamu personel sayısı bu kadar çok artırılınca; vatandaşın kamu personeline görevini hatırlatması durumunda aldığı yanıt , “Ben devletim” olmaktadır. Hizmetkar devlet anlayışı yerini “ceberut” devlet anlayışına bırakmış durumda.

Vergi veren vatandaş hesap sormalı, maaşını ödediği vergilerden alan kamu personeline görevini hatırlatabilmelidir. Vatandaşın kamu personeline görevini hatırlatmasını hakaret olarak kabul edip ceza verirseniz; her geçen gün vatandaş üzerindeki baskının artmasına neden olursunuz.

Sözcü | Nedim TÜRKMEN