Olurdu, olmazdı; yasalaşırdı, yasalaşmazdı derken 7 Aralık 2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7194 sayılı Torba Yasa ile hayatımıza giren Değerli Konut Vergisi, üzerinden henüz bir hafta dahi geçmeden konut sahiplerine yapılan değerleme tebligatları ile heyecan yaratmaya başladı bile. Üzerinde çok konuşup yazışacağımızı düşündüğüm bu vergi ile ilgili henüz Meclis’te görüşülürken görüşlerimi paylaşmıştım. 1 Söz konusu yazıda yer verdiğim şekli ile esaslı hususlarda bir değişiklik olmadan yasalaşan Değerli Konut Vergisi ile ilgili olarak bu yazıda çok sorulan sorularla, acil ve önemli gördüğüm bazı hususlara değinmek istiyorum.
 

SERVET VERGİSİ UYGULAMALARI

Vergiler üç ana grupta toplanabilir: Birinci grup gelir üzerinden alınan vergilerdir. Bizde gerçek kişiler için Gelir Vergisi tüzel kişiler için Kurumlar Vergisi olarak uygulanan vergiler gelir üzerinden alınan vergiler kategorisindedir. Gelir üzerinden alınan vergiler bir başka tasnife göre doğrudan vergiler grubuna girerler.

Devletler gelirleri vergilemek yanında harcamalar üzerinden de vergi alırlar. Harcama/tüketim bazlı vergiler dolaylı vergiler kategorisine girerler. Katma Değer Vergisi, Harçlar, Özel Tüketim Vergisi, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, Damga Vergisi vb. pek çok vergi bu grupta yer alır. Harcama bazlı oldukları için harcama yapanın gelir seviyesine bakmaksızın vergi alındığından çok da adaletli vergiler sayılmaz literatürde bu vergi grubu.

Üçüncü vergi grubu ise servet vergisi olarak adlandırılan diğer doğrudan vergi türüdür. Bizim sistemimizde Motorlu Taşıtlar Vergisi ve Emlak Vergisi servet vergileri içinde yer alıyor. Veraset ve İntikal Vergisini de servetin intikali üzerinden alınan vergi olarak bu grupta sayabiliriz. Bu vergi türü yasa ile belirlenen nitelikteki servetten ya da bunun intikalinden alınan bir vergidir. Bu vergi yasada tanımlanan nitelikte bir servete sahip olanlara salındığı için tüketim/harcama üzerinden alınan vergiler gibi adaletsiz de bulunmuyor literatürde.

Yani devlet bir gelir varsa bu gelir üzerinden, harcama/tüketim yapılıyorsa bunun üzerinden ve bunlara ek olarak oluşmuş bir servet varsa bu servet üzerinden vergi alıyor. Sadece bize özgü değil. Tüm dünyada bu şekilde uygulanıyor.
 

VERGİNİN KANUNİLİĞİ İLKESİ VE VERGİDE 

Yürürlükteki Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 73. Maddesi “Vergi Ödevi” başlığını taşır ve aynen şöyle der:

“Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Cumhurbaşkanına verilebilir.” 

Bu anayasa maddesi çok açık olarak vergilemenin “mali güce” göre yapılması gerektiğini ve vergi yükünün “adaletli ve dengeli dağılımı”nın maliye politikasının sosyal amacı olduğunun altını çizer.

Yani vergi mükellefler için bir “ödev”dir ancak bu ödev mali gücü dikkate alınarakadaletli ve dengeli dağıtımla salınmak zorundadır. 
 

DEĞERLİ KONUT VERGİSİ

Yasa hükmüne göre Türkiye sınırları içinde değeri 5.000.000 TL ve üzeri olan mesken nitelikli taşınmazların malikleri, intifa hakkı sahipleri, her ikisi de yoksa gayrimenkule malik gibi tasarruf edenlerden;

Mesken nitelikli taşınmazının değeri;

  • 5.000.000 TL -7.500.000 TL arasında olanlar binde 3
  • 7.500.001 TL - 10.000.000 TL arasında olanlar binde 6
  • 10.000.001 TL üstünde olanlar binde 10 

oranında Değerli Konut Vergisi’ni mesken nitelikli taşınmazının değerinin yukarıdaki tutara ulaştığının tespit edildiği yılı takip eden yılın Şubat ayının 20.günü akşamına kadar meskenin bulunduğu yerin vergi dairesine beyanname ile bildirip tahakkuk eden vergiyi biri Şubat diğeri Ağustos ayı sonuna kadar iki eşit taksitte ödemek zorundadırlar. 
 

TAŞINMAZ DEĞERİ NASIL TESPİT EDİLECEK? İTİRAZ SÜRECİ NASIL İŞLEYECEK? 

Bu verginin en önemli kısmı kuşkusuz “değer” tarafı. Yasa hükmü bu değerin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından yapılan ya da yaptırılacak değerleme ile belirleneceğini, belirlenen bu değerin ilgilileri tarafından ulaşılabilecek şekilde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün internet sitesinde ilan edileceğini ve ilgilisine ayrıca tebliğ edileceğini belirtmektedir.

Bildiğimiz kadarıyla bu değerlemeler halihazırda belli meskenler için yapılmış, bir kısmı için de yapılmakta. 

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün www.tasinmazdegerleme.tkgm.gov.tr adresinden TC kimlik numarası ve taşınmaz bilgileri girilerek bu değerleme sonucunun takibinin yapılması mümkün. Bu sitede değerleme işlemi bitmiş taşınmazlar için belirlenen değer, henüz değerlemesi tamamlanmamış olanlarda ise “Aradığınız kriterlere ilişkin değerlemesi yapılmış sonuç bulunamadı. Değerleme çalışması devam ediyor” şeklinde bir açıklama yer alıyor

Yasa hükmü TKGM’ne değerleme sonuçlarının internet sitesinde yayınlanması yanında ilgililere tebliğ edilmesi yükümlülüğünü de getirdiğinden, malik, intifa hakkı sahibi ya da ( bunlar yoksa ) taşınmaza malik gibi tasarruf edenlere bu değeri ayrıca usulünce tebliğ etmesi de gerekiyor.

Eğer tebliğ edilen bu değer ilgili kişi tarafından kabul edilmez ise tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük itiraz süresi başlayacak. İtirazın şekli konusunda henüz bir açıklama yapılmamış olmakla birlikte bunun TKGM’ne yazılmış bir dilekçe ile yapılması, dilekçede itiraz sebeplerinin ayrıntıları ve eğer varsa belgeleri ile desteklenmesi gerekeceği düşünülmektedir. İtiraz üzerine TKGM’nün 15 gün için bir değerlendirme yapması ve sonucu ilgiliye bildirmesi ile mesken nitelikli taşınmazın Değerli Konut Vergisi’ne ilişkin değerinin kesinleşeceği yazılı yasada.

Bize göre bu şekilde bir değer kesinleşmesi belirlenen değer üzerinden verginin beyan edilip tahakkuk ettirilmesini gerektiriyor. Ancak bu beyanda mükellefin “ihtirazi kayıt” koymasının mümkün olduğunu düşünüyoruz. İhtirazi kayıt idarece belirlenen değer üzerinden cezai bir duruma düşmemek için verginin “zorunlu olarak” tahakkuk ettirilmesini ancak mükellef olarak dava hakkının saklı olduğunun bir ifadesi. İhtirazi kayıtla yapılan beyan üzerine mükellef 30 günlük süre içinde bu verginin hangi sebeplerle yanlış/haksız/adaletsiz olduğunu belirterek dava açmak zorunda: Eğer bu 30 günlük sürede dava açılamazsa ihtirazi kayıt bir anlam ifade etmiyor ve daha sonra dava hakkı bulunmuyor. Unutmamak gerekir ki, ihtirazi kayıtla yapılacak olan beyan sonrası tahakkuk eden vergiler zamanında ödenmeli. Davanın mükellef lehine sonuçlanması halinde ödenen vergiler iade alınacaktır. Başka bir ifade ile ihtirazi kayıt ödemeyi durdurmaz sadece 30 gün içinde dava açma hakkı verir. 
 

DEĞERLİ KONUT VERGİSİ HANGİ YÖNLERİ İLE SORUN YARATABİLİR

Çok fazla konu sayabiliriz ama en önemli gördüğüm hususlar şöyle:

En başta yukarıda yer verdiğimiz Anayasa hükmü değerlendirilmelidir. Bu hüküm vergi yükünün adaletle dağıtmasını emrediyor. Değerli Konut Vergisi için değerleme çalışmaları tüm yurt genelinde tamamlanmadan, Türkiye’deki tüm mesken nitelikli konutlar değerlemeye tabi tutulup değerleri belirlenmeden bu verginin uygulanmaya başlanması adalet ve eşitlik konusunda soru işaretleri doğmasına neden olabilecektir diye düşünüyorum. Belli illerdeki belli mahalleleri, hatta belli mahallelerdeki belli konutları değerleyip diğerlerini değerlememek bu önemli servet vergisinin adaletli olarak uygulanmadığı algısını yaratabilir.

Ülkedeki tüm mesken nitelikli taşınmazlar değerlendikten sonra ve belirlenen değerlerin de gerçek durumu yansıttığı varsayımıyla bu verginin bir başka eleştirilebilecek noktası taşınmazın paylı ya da elbirliği ile mülkiyetine sahip olanların durumudur. Yasa, paylı ve elbirliği ile mülkiyette Değerli Konut Vergisi’nin taşınmaz değerine göre belirleneceğini, maliklerin paylı mülkiyette payları oranında, elbirliği ile mülkiyette ise müteselsilen verginin beyan ve ödenmesinden sorumlu olacaklarını belirtmektedir. Yukarıda belirttiğimiz gibi bu servet vergisi 5.000.000 TL ve üzerindeki değerde mesken nitelikli taşınmaza sahip olanlardan alınacaksa söz gelimi %50 payla 5.000.000 TL değerde bir taşınmaza sahip olan kişinin serveti 2.500.000 TL olmasına rağmen 5.000.000 TL’lik toplam değer nedeniyle vergilendirilmek yine eşitlik ve adalet ilkelerine aykırılık teşkil edecektir.

Genel olarak da bu servet vergisinin sınırı altında kalanların hiç vergi ödemeyecekken, bu değerin üzerinde olanlardan bu verginin alınması da bana göre bu verginin bir başka sorunlu kısmıdır. Mesken bazında vergilemeden kaynaklanmaktadır bu sıkıntı. Bir servet vergisinin tekil bir servet değerinden alınıyor olması doğru bir vergileme yapılmasını engeller. 4.000.000 TL değerinde 10 tane mesken nitelikli taşınmazı olan kişinin toplam 40.000.000 TL’lik serveti için 1 TL dahi vergi ödemezken 5.000.000 TL değerinde ( ve söz gelişi %10 payla sahip olduğu) bir gayrimenkul için vergileme yapmak 40.000.000 TL’lik serveti vergilemezken 500.000 TL’lik servet üzerinden vergi alınması gibi bir garabete neden olacaktır. Eğer servet vergisi alınacaksa bu tekil bazda gayrimenkulden değil toplam gayrimenkul portföyünden alınmalıdır. Dünya uygulamaları bu şekildedir. 
 

PORTEKİZ ÖRNEĞİ

Bizdeki değerli konut vergisine çok benzeyen bir vergi (o kadar ki orada da Emlak Vergisi kanunu içinde ve Emlak Vergisi Portekiz’de de bizde olduğu gibi yerel bir vergi olmasına rağmen bu ek vergi genel bütçeye gidiyor!) Portekiz’de de uygulanıyor. Oranlar hemen hemen aynı. Hatta biraz daha yüksek. Ancak bizden farkları şu noktada ve bu noktalar önemli

  1. Bizdeki gibi tekil değil toplam mesken portföyü vergilendiriliyor .
  2. 600.000 Avroluk bir istisna var. Eşler gelirleri için tek beyanname veriyorlarsa ( bizde bu sistem yok ) bu istisna 1.200.000 Avro’ya çıkıyor. Bu tutar toplam değerden tenzil ediliyor. Bakiye vergileniyor.
  3. Ödenen bu servet vergisi söz konusu gayrimenkulden elde edilen kira gelirinden indirim konusu yapılıyor.

Daha pek çok yönüyle tartışacağımızı düşündüğüm bu yeni verginin uygulaması ile idarenin en kısa zamanda bir Tebliğ ile açıklama getirmesini beklediğimizi de eklemekte yarar var.

Ersun BAYRAKTAR | PWC | Dünya Gazetesi