Ülkemiz deprem kuşağında,

Deprem zararlarından korunmak için sağlam bina yapımı, deprem anı ve sonrasında yapılacak hayat kurtaracak işleri öğrenmek en güzel olanı,

Ancak bir deprem sonrasında oluşan yükü yine toplum olarak, bazen de insanlık olarak üstleniyoruz.

Depremde zarar görenlerin kullanabilecekleri hakları sıralamak gerekirse;

DAHA KOLAY KOŞULLARDA EMEKLİLİK ;

1- 12 AY VEYA 360 GÜNÜ OLANLARA TANINAN HAKLAR; (1999 DEPREMİ)

1999 depremi ve sonrası 12 ay primi ödeyenlerin ölümlerinde hak sahiplerine, malül olmalarında kendilerine, 1 yılın üstünde prim borcu olsa dahi ölüm ve malül aylığı bağlanma hakkı getirildi. Bu hüküm tüm sigortalılar için getirildi. SSK,BAĞ-KUR, Emekli Sandığı için değişmez.4447 geçici 4 madde ile getirilen bu hüküm 1999 depremi için getirilmişken,  592 sayılı KHK geçici madde 5 ile gelen düzenleme (12  ay veya 360 gün en az aranmıştır) 1999 depremi ve daha sonraki tarihlerde meydana gelen deprem nedeniyle ile de denmek suretiyle o dönemlerde meydana gelen diğer depremleri de kapsama almıştı.

Yine deprem mağdurlarının beyanname ve primleri erteleme hakkı yanında, sakat kalanların ortez ve protez giderlerinden katılım payı alınmayacağı düzenlenmiştir.

2- 30 GÜN SİGORTASI OLANLARA TANINAN HAKLAR (Van ve diğer Depremler)

5510 GEÇİCİ MADDE 37 – (Ek: 17/1/2012-6270/15 md.)

19/5/2011, 23/10/2011 ve 9/11/2011 tarihlerinde meydana gelen depremler sonucunda malul kalan sigortalılar ile ölen sigortalılar için, malullük ya da ölüme sebep olan deprem tarihinden önceki döneme ilişkin olarak en az 30 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi veya bir aylık kesenek ile karşılık ödenmiş ve bu süreye ilişkin sigortalı tescil işleminin Kanunda belirtilen sigortalı bildirim sürelerinden kaynaklanan haller saklı kalmak kaydıyla deprem tarihlerinden önce yapılmış olması şartıyla, Kanunda öngörülen prim ödeme süresi, hizmet, prim ve prime ilişkin borcu olmama ve sigortalılık sürelerine ilişkin diğer şartlar aranmaksızın bu Kanun hükümlerine göre Kurumca kendilerine veya hak sahiplerine aylık bağlanır. Bu şekilde bağlanan aylıklarla ilgili Kanunda öngörülen prim veya kesenek ile karşılıkların eksik olan kısmı Maliye Bakanlığı tarafından Kuruma ödenir. Bu konudaki usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığınca müştereken tespit edilir.

Birinci fıkra kapsamına girenlerden depremler sonucunda yaralanan veya engelli hâle gelenlere verilecek protez, ortez, araç ve gereç bedelleri için katılım payı alınmaz.

Bu düzenleme ile 30 günü olanlara hak tanınmıştır.

(Prim ödeme ve beyannamelerin ertelenmesi hakları diğer hükümlerde düzenlenmiştir.)

(Bu hükümler yeni depremlerde de aynı şekilde ölüm ve malül aylığı isteme hakkı verildiği anlamına gelmez, aksine her olayda yeni bir  değişiklik gerektiğini gösterir).


TAZMİNAT HAKLARI

Depremden doğan zararlar;

Ölüm, yaralanma, eşyanın zarara uğraması, binaları yıkılması;

Bu durumlarda yapı izinsiz yapı, ruhsata aykırı yapı, yıkılması gereken yapı ise, İzin veya ruhsatsızlık işleminin yaptırımlarını uygulamayan ilgili Belediyeler, Denetimle yetkili Bakanlıklar İdare hukuku ilkelerine göre tazminatla sorumludur.

Ruhsatlı binaları istenilen vasıfta yapmayan müteahhitler (yüklenici) daire sahiplerinin zararlarından, Yükleniciler ve daire sahipleri ise kiracıların zararlarından Adli Yargıda sorumlu kabul edilmektedirler.

Yol, köprü, kamu binalarından doğan zararlardan sorumluluk Devletin ilgili birimlerine düşmektedir.

Özel sigortalar kural olarak, bütün sigorta kolları bakımından depremde sorumlu tutulmazlar. Zira poliçelerde deprem halinde sorumlu olunmayacağı düzenlenmektedir. Ancak DASK bina  deprem sigortası kapsamında yararlanmak mümkündür.

Deprem anında işyerinde zarar görenler SGK anlamında iş kazası geçirmiş olurlar. İşçiler iş kazası geçirebileceği gibi İşyeri sahip ve ortakları (BAĞ-KUR) yani 4/1-b sigortalıları da iş kazası geçirebilirler. Bunlar için Sigortanın yeni ve eski olması hakkın doğması bakımından etkili değildir. İşe başladığı gün başına kötü bir şey gelen de yararlanır. Ancak işçilerin işverenlerinin sorumlu tutulmaları için ölümün depremden değil, depreme karşı önlem eksikliğinden olması gerekir. Örneğin çürük bir binada faaliyette bulunan işyerinin, 5 şiddetinde depremde yıkılan direğin çarptığı işçinin zarar görmesinde işveren sorumlu olacak iken yeterli güvenlikte yapılmış bir binanın örneğin 9 şiddetinde bir depremde yıkılması halinde işveren sorumlu olmayacaktır.

Deprem hukukumuzda tazminat sorumluluğu bakımından illiyet bağını keser yani kimse tazminattan sorumlu tutulamaz. Ancak bina sağlam yapılsaydı depremde zarar görmeyecek iken, eksik inşaat nedeni ile zarar görmüş ise sorumluluktan söz edilir.

Bu anlamda en öne çıkan hususlardan bazıları şunlar olmalıdır.

Bir depremde en son zarar görmesi istenen yapılar;

Hastaneler, Yollar, Köprüler, Sıgınma Merkezleri, Toplanma Merkezlerinin zorunlu ihtiyaç alanları, Askeri Alanlar, Mühimmat Depoları, Gıda Depoları, Doğalgaz ve Su Depoları gibi yerler  normal bir depremde yıkılmamalıdır. Unutmamak gerekir ki bu yapılar sadece depremlerde değil savaşlarda bile dayanıklı ve korunaklı yapılar olmalıdır. Bunlar için aranan inşaat, ruhsat koşulları daha ağır olmalıdır. Ancak bir çok dönemde ihalelerin en az teklifi verenle yapılması gibi, denetim yetersizliği gibi nedenler ile maalesef en korunaklı yapılar yerine orta korunaklı veya zayıf yapılarla karşı karşıyayız. Geçmiş dönemde depremlerde askeri yapılarda ölenler için tazminat sorumluluğu yüklenmemesi  kanaatimce yanlıştı.

Günümüzde yıkılıp yeniden yapılan birçok bina olması deprem zararlarını azaltacak olsa da, tarihi değeri olmayan tüm eski yapıların yenilenmesine kadar, en çok zarar görülen binalar bunlar olacağından, böyle binalarda yaşayanları daha tedbirli olması önerilebilir.

Bütün zararlı sonuçlarda olduğu gibi örneğin sağlık, trafik kazası, iş kazası gibi;

Önlemek ödemekten kolaydır ilkesini öne çıkarıp daha az kayıplı, hüzünle hatırlayacağız yılların hayatımıza girmesini önleyebiliriz.

ABDULHALİM EKE | alitezel.com