2020 yılı maalesef üzücü olaylarla başladı. Çin’nin Wuhan bölgesinde ortaya çıkan korona virüs COVID -19, başta Çin olmak üzere özellikle Güney Kore, İran ve İtalya’da etkisini gösteriyor. Hastalık epidemik olunca ve dünyanın en önemli ekonomi devlerinden birini vurunca ekonomiye ve finansal tablolara etkisi de kaçınılmaz olacak.

Bu durumda insanın aklına şu sorular geliyor: 31. Aralık 2019 tarihli bilançomu hazırlarken Koronavirüs ve olası etkilerini değerlendirip finansal tablolarımı düzelteyim mi? 2020 finansallarım ne olacak?

2019 bilançomu düzeltecek miyim?

Bu konuda imdadımıza TMS 10 Raporlama Dönemi’nden (Bilanço Tarihinden) Sonraki Olaylar Standardı. Bildiğiniz gibi Dünya Sağlık Örgütü koronavirüsün toplum sağlığını etkilediğini resmi olarak 30 Ocak 2020 tarihinde duyurdu. Bu duyuru dikkate alınarak mevcut olayın bilanço tarihi olan 31 Aralık 2019 tarihinde olmadığı, sonradan meydana geldiğini kabul edilerek, TMS 10 düzeltme gerektirmeyen olaylar (non adjusting events) olarak değerlendirilecek ve 31 Aralık 2019 tarihli bilançolarımızda koronavirüs etkisi ile ilgili herhangi bir şey yapmamız gerekmeyecektir. “Yaşasın, işte budur!” diyen sevinç çığlıklarınızı duyar gibiyim.

Gönül isterdi ki hep böyle şen kalın… Ama maalesef koronavirüs, 2020 yılında tüm hızıyla yayılmaya devam ediyor ve birçok sektörü olumsuz etkiledi bile. Dolayısıyla ilk çeyrek finansal tablolarımızı hazırlarken COVID 19’a artık bilanço tarihinden sonraki olaylar gözüyle bakamayacağız. Gerek bilançoda gerekse gelir tablosunda birçok kalemin etkilenmesi kuvvetle muhtemel.

2020 finansal tablolarımı fena vuruyor?

Vurdu mu en çok hangi bilanço kalemini vurur derseniz, benim ilk aklıma gelen ticari alacaklar. Bildiğiniz gibi ticari alacaklarım TFRS 9, Finansal Araçlar Standardı gereği beklenen kredi zararı modeline göre değerlendirilip şüpheli alacak karşılığı ayrılıyordu. Bu durumda alacaklarım temerrüde düşmese bile, mevcut ekonomik durumdan etkilenecek borçlularımı değerlendirip, alacak karşılık tutarını gözden geçirmem gerekecek. Müşterim Ahmet Bey bu durumu şahsi algılamasın, Standart böyle gerektiriyor.

Sadece ticari alacaklarım değil, her yıl değer düşüklüğüne tabi olan şerefiye tutarı da bu işten nasibini alabilir. Değer düşüklüğü çalışmasında kullandığım ileriye yönelik nakit akımlarımı virüs kapmış olabilir. Dolayısıyla yapmış olduğum 10 yıllık nakit akım projeksiyonlarını yeniden gözden geçirmem gerekebilir.

Olası değer düşüklüğü sadece alacak ve şerefiye ile sınırlı kalmayacak. TMS 36, Varlıklarda Değer Düşüklüğü Standardı gereği içinde yaşadığımız ekonomik durum değer düşüklüğü göstergelerinden biri olacaktır. Bu durumda maddi, maddi olmayan varlıklar, yatırımlar ve daha nice varlıklarımın değeri düştü mü diye endişe edip, değer düşüklüğü testi yapmam gerekebilir. Hazır bilançodaki varlıklardan söz ediyorken o çok sevdiğimiz ertelenmiş vergi varlıklarını da unutmayalım. Ertelenmiş vergi varlığı kaydetmek zaten pamuk ipliğine bağlı, ileride bir de ertelenmiş vergi varlığını kullanabileceğiniz kar öngörmezseniz, işte o zaman ayıklayın pirincin taşını.

Durun daha bitmedi. TFRS 15, Hasılat Standardı gereği, finansal tablolarıma hasılat kaydedebilmem için satış yaptığım müşteriden hasılat tutarını tahsil edebiliyor olmam gerekiyor. Ya benim müşterimin virüsten dolayı işleri bozulmuşsa? Ben ona mal satsam da parasını ödeyemeyecekse o zaman ben de hasılat yazamayacağım. Bu durumda 2020 yılı içinde hasılatlarım düşebilir, eyvah eyvah!

Evlerden uzak ama insanın aklına kötü şeyler çabuk gelir derler. OECD verilerine göre Çin ekonomisinin %52’si ara ürün ihracatı yapıyor. Dolayısıyla Çin’deki üretimin durması en çok tedarik zincirini vuracak. Hatırlarsınız 2011 yılında Japonya’da Fukushima bölgesindeki deprem ve nükleer santralinde ortaya çıkan tehlike sonucu o bölgeye yakın üretim yapan Alman kimya devi Merck üretimini durdurmuştu. Merck araba metalik boyası olan Xirallic maddesinin tek üreticisiydi ve dünya otomotiv sektörü metalik renk araba üretimini durma noktasına gelmişti. Çin nere, Japonya nere diyemiyoruz artık. Küresel ekonominin cilveleri bunlar.

Çin’den mal alamadığınız için tedarik sorunu yaşamaya başladınız ve borçlarınızı yeniden yapılandırmanız gerekti. Bu durumda TFRS 9 Finansal Araçlar Standardı gereği, borçlarınızdaki yeniden yapılandırmanın bilanço içinde bir değişiklik olarak mı muhasebeleşeceği (“modification of debt”), yoksa yükümlülüğün bilanço dışına mı çıkarılacağının (“extinguishment of debt”) değerlendirilmesi gerekecektir. Bu değerlendirmelerin sonucu genelde kar-zarar tablosunda hazinli bir sonla biter.

Gamlı baykuş gibi haberlere devam ediyorum. Azalan talep doğrultusunda üretimi azaltmak zorunda kaldınız. Ancak sabit üretim giderleri oluşmaya devam edecek.

Ancak normalin/ planlananın üzerinde oluşan maliyetler (abnormal), TMS 2 Stoklar Standardı gereği üretim maliyetinde değil, oluştukları dönemde gelir tablosunda gider olarak muhasebeleşecek.

Güzel günlerde nakit akış riskinden korunma amaçlı riskten korunma muhasebesi (cash flow hedge) yaptınız. Örneğin hammadde alımlarınız dolar, satışlarınızı da dolar cinsinden sözleşme ile bağlamışsınız. İleriye yönelik nakit giriş çıkışlarınız ahenkli bir şekilde devam ettiği için hammadde alımlarından kaynaklanan kur farklarını gelir tablosu yerine riskten korunma muhasebesi kapsamında diğer kapsamlı gelir gider tablosunda muhasebeleştiriyorsunuz. Nereden bilecektiniz 2020 senesinde olayların böyle gelişeceğini. Nakit akış ahenginin bozulacağını ve nakit akış riskinden korunma amaçlı riskten korunma muhasebesini sonlandırmak zorunda kalacağınızı.

Umarız tez zamanda güzel haberler alırız ve tüm bu bahsettiklerim sadece yazıda kalır.

Dünya | Aslı GEDİK