Esnaf-sanatkar, işveren, şirket ortağı ve diğer işyeri sahipleri kural olarak Bağ-Kur (4/1-b) kapsamında sigortalı sayılıyor. Buna karşın daha az primle ve daha avantajlı olan SSK emekliliği için birçok Bağ-Kur’lu, kendine ait veya ortağı olduğu şirketten kendini SSK’lı olarak sigortalı gösteriyor. Bu kişiler, emeklilik şartları dolunca SGK’ya başvurduklarında çoğu zaman SSK sigortalılıklarının iptal edilmesi sürprizi ile karşılaşıyor. 

Konuyla ilgili SGK tarafından yapılan işlemleri, SGK’nın en son yaptığı değişiklikler çerçevesinde farklı durumlara göre irdeledik.
 

Şirket ortağı olup SGK tarafından (4/b) kapsamında tescili yapılanların, ortağı olduğu şirketten daha sonra (4/a) kapsamında bildirilmesi 

Şirket ortağı olması nedeniyle (4/b) kapsamında sigortalı olan şirket ortağının, daha sonraki bir tarihte ortağı olduğu şirketten (4/a) kapsamında sigortalı bildirilmesi halinde, önce başlayan sigortalılık sona ermediği sürece diğer sigortalılık devreye girmeyeceğinden, (4/a) kapsamındaki sigortalılık iptal edilecek (4/b) kapsamındaki sigortalılığı geçerli sayılacak. 
 

Şirket ortağı olup SGK tarafından (4/b) kapsamında tescili yapılmamış olanların, ortağı olduğu şirketten daha sonra veya aynı gün (4/a) kapsamında bildirilmesi 

Tarım sigortalıları hariç olmak üzere, (4/b) kapsamındaki sigortalılık niteliği taşıdıkları halde SGK (5510 sayılı) kanunun yürürlük (2008/Ekim) tarihine kadar kayıt ve tescillerini yaptırmayanların sigortalılık hak ve yükümlülüğünün bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren başlayacağı öngörülüyor. Diğer taraftan, 2008/Ekim öncesinde (4/a) kapsamında hizmet akdiyle çalışırken, çalıştıkları işyerine veya başka bir şirkete ortak, anonim şirkette ise kurucu ortak veya yönetim kurulu üyesi olanlar, (4/a) kapsamındaki sigortalılıkları kesintiye uğrayıncaya kadar (4/b) kapsamına alınmıyor. Ancak 01/10/2008’den önce Bağ-Kur kapsamında tescili yapılması gerektiği halde SSK Kanunu kapsamında tescil yapıldığı söz konusu tarihten sonra tespit edilen sigortalılar, (4/a) kapsamında yapılan tescil kaydı beyan kabul ediliyor, (4/b) kapsamında sigortalı olması gereken tarih itibariyle (4/b) kapsamında sigortalılığı başlatılacak ve (4/a) kapsamındaki hizmetler (4/b) kapsamında hizmet olarak değerlendiriliyor.

(4/a) kapsamındaki hizmetlerin (4/b) kapsamında hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin iş ve işlemler cari usullere göre sonuçlandırılacak. Bu durum, (4/a) kapsamında çalışmaya başladığı tarih ile şirket ortağı olduğu tarih aynı olan sigortalılar için de uygulanacak. Burada esas olan, (4/a) kapsamında çalışma devam ederken (4/b) kapsamında sigortalılığı gerektiren şirket ortaklığının gerçekleşmesi. Ancak şirket ortağı olduğu gün diğer bir ifadeyle, (4/b) kapsamında sigortalı olması gerektiği halde aynı gün ortağı olduğu şirketten (4/a) kapsamında bildirim yapıldığı tespit edilenlerin, şirket ortaklığı nedeniyle (4/b) kapsamında bildirimi; 

  • Yapılanların (4/a) kapsamındaki sigortalılığı iptal edilecek (4/b) kapsamındaki sigortalılığı geçerli sayılacak. 
  • Yapılmayanların ise (4/a) kapsamında yapılan tescil kaydı bildirim kabul edilerek, (4/b) kapsamında sigortalı olması gereken tarih itibariyle (4/b) kapsamında sigortalılığı başlatılacak ve (4/a) kapsamındaki hizmetler (4/b) kapsamında hizmet olarak değerlendirilecek. 

(4/a) kapsamında sigortalı olup çalıştığı işyerine veya başka bir şirkete ortak olanların durumu

2008/Ekim öncesinde (4/a) kapsamında hizmet akdiyle çalışırken, çalıştıkları işyerine veya başka bir şirkete ortak, anonim şirkette ise kurucu ortak veya yönetim kurulu üyesi olanlar, (4/a) kapsamındaki sigortalılıkları kesintiye uğrayıncaya kadar (4/b) kapsamına alınmayacak. (4/a) kapsamındaki çalışmaları sona erdirip en az bir gün ara vererek ortağı olduğu şirketten yeniden hizmet akdine tabi çalışmaya başlanması durumunda hizmetler kesintiye uğramış kabul edilecek. 
 

(4/a) kapsamında sigortalı olup çalıştığı şirkete ortak olanlardan, şirkette kendinden başka sigortalı kalmayanların durumu 

Tüzel kişiler, tıpkı gerçek kişiler gibi hak sahibi olabilen ve borç altına girebilen ve hukuk sisteminde kişi olarak kabul edilen mal veya kişi toplulukları olduğundan, tüzel kişilerin topluluğu oluşturan kişilerden ayrı bir kişilikleri bulunmuyor. Diğer bir ifadeyle, hukukta belirli bir amaç çerçevesinde örgütlenmiş bazı insan ve mal toplulukları tek bir ‘varlık’ niteliğinde kabul edilmiş ve bu topluluklara da insan gibi hak sahibi olmak, yükümlülük ve borç yüklenebilme olanağı tanınmış. Tüzel kişilikler yetkilerini organları marifetiyle kullanmakta olup, organlar ise gerçek kişilerden oluşuyor. Şirketlerin ortakları ile tüzel kişinin organı arasında kollektif, adi ve adi komandit şirketler hariç hizmet akdi kurulması mümkün bulunuyor. Buna göre, ortağı olduğu şirketten (4/a) kapsamında hizmeti bildirilen ve kendinden başka (4/a) kapsamında sigortalı kalmayan şirket ortaklarının, çalıştıkları şirketin sermaye şirketi olması halinde ise (4/a) kapsamında sigortalılığı devam ettirilecek.

İsa KARAKAŞ | İtoHaber