KDV iadesi özellikle piyasanın daraldığı dönemlerde, firmalar için can simidine dönüşüyor. Bir çok firma, KDV iade sistemindeki zorluklar nedeniyle sürece dahil olmak istemese de, değişken koşullarla baş edebilmek için KDV iadesine başvurabiliyor.

Peki kanunlar ile tanınmış hakkı olmasına rağmen, firmalar neden KDV iadesi talep etmekten çekiniyor? Maalesef ki, ülkemizde KDV iadesi talep eden mükelleflerin, diğer mükelleflerden farklı olarak potansiyel hatalı muamelesi görmesi, KDV iadesi talep etmeyenlerden farklı olarak ayrıntılı incelemeden geçirilmesi, adeta bütün KDV sistemindeki aksaklıkların iade talep eden mükellefler üzerinden giderilmeye çalışılması nedeniyle, hakkı olmasına rağmen bazı firmalar KDV iadesi talep etmek konusunda çekince yaşıyor.

Yorum farkından da kaynaklanan sistemsel aksaklıklar uzun uzadıya anlatılabilir. Bütün aksaklıklara rağmen, en kısa sürede KDV iadesi almanın yolu, mükelleflerin vergi borçlarına mahsup etmesi olarak görülebilir.

Bakıldığında mahsup işlemi kesinlikle en kolay çözüm olmalı. Bir tarafta mükellefin devletten vergi alacağı var, diğer tarafta ise vergi borcu. Mükellef borcunu, alacağından mahsup ediyor ve böylece her ne kadar idarenin vergi alacağı azalmış olsa da, nakit çıkışı da olmayacağı için, her iki taraf açısından da faydalı bir yöntem.
 

Ancak, mahsup talep edilmesi halinde sistem bu kadar basit ilerlemiyor. Bir sürü prosedür içinde mahsup işlemleri hem mükellef, hem de Vergi Dairesi için uzayan bir sürece dönüşebiliyor.
 

Sorun şu ki, teknoloji çağında, devlet kurumları bazı hususlarda sistem üzerinden birbirleri ile konuşamıyor. Örneğin;
 

·         Diyelim ki, mükellef İnternet Vergi Dairesi Sistemi (İVDS) üzerinden mahsup talebinde bulundu. Talebin sisteme girilmesi ile birlikte, İVDS ve Vergi Dairesi tarafından gerekli kontroller başlıyor.  Vergi borcu için mahsup talebi oluşturmuş olsanız bile, talep dosyasına ilişkin kontroller devam ettiği sürece sistemde borç görünüyor ve sistem vade tarihinden itibaren gecikme faizi de hesaplıyor. Süreç içinde mükellefe, mahsup talep edilen borçlar için ödeme emri gönderilebiliyor. Söz konusu ödeme emri, Vergi Dairesi Takip Servisi’nin sisteminden otomatik olarak gönderiliyor. Otomatik ödeme emri gönderen sistem, mahsup işlemini otomatik olarak görmüyor. Bu durum, Vergi Dairesi içerisinde yer alan KDV İade Servisi, Vergilendirme Servisi ve Takip Servislerinin birbiriyle sistem üzerinden konuşmamasından kaynaklanıyor. Eğer mükellef, söz konusu ödeme emrini atlar ve yasal süresi içinde (15 gün) bahse konu borcun mahsuben ödendiğine dair dilekçe ve belgeleri teslim etmezse, borca ilişkin icra takibi başlatılması durumu ile karşılaşılabilir. Böylece, mahsup yolu ile ödendiği düşünülen borç yüzünden icralık olunabilir.
 

·         Çok sayıda çalışanı olan firmaların en büyük ödeme kalemlerinden biri SGK ödemeleri. Firmalar da, KDV iade alacaklarından, SGK tahakkuklarında yer alan borçlarına mahsup talep etmek için oldukça istekli. Mükellef, SGK borcuna İVDS üzerinden mahsup talebi oluşturduğunda, her ne kadar devlet kurumu olsalar da, SGK ve Maliye Bakanlığı ayrı kurumlar olduğu için, Vergi Dairesi kontrolleri sonucu istenen ek belge ve bilgilerin 3-5 gün içinde teslim edilmesi bekleniyor. Aksi halde SGK mahsup işleminiz gerçekleştirilmiyor ve düzenli ödeme yapan mükellef olarak aldığınız % 5’lik SGK indiriminizi kaybediyorsunuz. Bu sefer de iki devlet kurumu arasındaki bürokrasi işinizi zorlaştırıyor.
 

·         İthalatçı firmalar için bir başka önemli vergi ödemesi de, ithalde ödenen vergiler. İthalatçı firmaların bir kısmı bu yükten kurtulmak için, KDV iade alacağından mahsup işlemi gerçekleştirmek istemektedir. Ancak, Gümrük Müdürlüğü ile Vergi Dairesi arasındaki bu mahsup işlemi mükellefleri oldukça zorluyor. Konu, KDV Genel Uygulama Tebliği’nde;
 

“2.1.1. Mahsup Edilebilecek Borçlar

b) İthalde Alınan Vergilere Mahsup

KDV iade alacağının ithalde alınan vergilere mahsubu için, ilgili gümrük idaresinden mükellefin vergi dairesine hitaben yazılan ve ithalde alınan vergiler ile varsa gecikme faizi, zam ve ceza tutarları ile ödemenin yapılacağı gümrük muhasebe birimi ve hesap numarasını belirten bir yazı alınır. Mahsup tutarını gösteren muhasebe işlem fişi talep tarihinden itibaren 10 gün içinde ilgili gümrük muhasebe birimine gönderilir.”

şeklinde açıklanmıştır. Ancak, süreç her zaman burada yazıldığı kadar standart olamadığı için aksamalar yaşanmakta ve yine iki farklı devlet kurumu söz konusu olduğundan, Vergi Dairesi mahsup işlemini gerçekleştirmek için KDV iade dosyasındaki bütün eksikliklerin giderilmesini talep etmektedir. Bu durumda ithalatçı firma, gümrükten malın zamanında çekilmesi konusunda sıkıntı yaşamaktadır.

·         Belli bir şirketler grubuna bağlı olarak faaliyet gösteren mükelleflerin, grup firmalarının borçlarına mahsup talep edemiyor olmaları önemli sorunlardan biri olarak görülmektedir. KDV Uygulama Genel Tebliğinde;

“KDV iade alacağı mükellefin kendisinin veya ortaklık payı ile orantılı olmak üzere adi, kollektif

ve adi komandit şirketlerde ortakların (komandit şirketlerde sadece komandite ortakların),

- Vergi dairelerince takip edilen amme alacaklarına,

- İthalat sırasında uygulanan vergilere,

- Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) prim borçlarına,

mahsuben iade edilebilir.”

şeklinde açıklandığı üzere, mahsup edilebilecek borçlara sınırlama getirilmiştir. Halbuki, aynı şirketler grubu içinde yer alan mükelleflerden birisi KDV iade talep edebilirken, diğerinin vergi borcu olması halinde, grup şirketinin borcuna mahsup yapılabilmesi olanağı tanınması, söz konusu şirketler açısından oldukça kolaylık sağlayacaktır.
 

·         Bir diğer konu ise, İVDS’de mahsup talebinde bulunurken, sistemden mahsup işlemi gerçekleştirilebilecek borçlara ilişkin tahakkuk fişi bilgileri otomatik olarak görülememekte, işlemi gerçekleştiren kişi tarafından manuel olarak girilmektedir. Bu girişi esnasında, olası hata yapılması halinde mahsup işlemi gerçekleştirilememekte ve yanlış mahsup edilen tutar Vergi Dairesi tarafından emanet hesaba alınmaktadır. Böylece KDV iade alacağı olan firma, mahsup talebi girmiş olmasına rağmen, sisteme girişte yapılacak küçük bir hata nedeniyle borçlu duruma düşmektedir. Halbuki İVDS içindeki borç dökümüne göre, mahsup edilebilecek tahakkuk fişleri otomatik olarak mahsup giriş ekranına getirilse, hem bu konudaki mağduriyet giderilebilir, hem de Vergi Dairesi tarafından yapılacak kontrol işlemi kolaylaştırılabilir.

Özetle, KDV iadesinin mahsup edilmek suretiyle alınması, hem devlet, hem de firmalar açısından kolaylaştırıcı bir yöntemdir. Birçok firma da bu yöntemi kullanmaya devam ediyor. Ancak, yukarıda bahsettiğimiz aksaklıkların giderilmesi, özellikle kurum içi ve kurumlar arası birimlerin birbirleriyle konuşarak, mahsup yolunu tercih eden firmaların mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiği görüşündeyiz.

Ayrıca, mahsup talebi oluşturulması ile birlikte söz konusu vergi borcunun sistemden doğrudan çıkarılması, Vergi Dairesi incelemesi sonucu tespit edilebilecek olumsuzluklar nedeniyle tenzil edilmesi gereken tutar olması halinde, mahsup edilen borcun vade tarihinden itibaren gecikme faizi ile birlikte mükelleften talep edilmesi sistemin doğru çalışmasını sağlayacaktır. Sistemdeki vergi borçları, taleple birlikte ödenmiş görüneceği için, hem mükellefin “Borcu yoktur” talepleri, hem de Vergi Dairesi Takip Servisi’nin ödeme emri işlemleri karmaşık olmaktan çıkıp kolaylaşacaktır. Bir sonra ki aşama ise, mahsup yapılabilecek borçların arttırılması olabileceği görüşündeyiz. Ancak, bugünkü haliyle bile sistemin işleyişi ile ilgili bazı hususlar varken, yeni kalemler eklemek yeni sorunlar yaratmaktan öteye gitmeyebilir.

KPMG | Onur