Başarıyı devam ettirmek ve yönetmek,  yükselmek ve başarıya ulaşmaktan çok daha zordur. Tarih boyunca kurulan nice imparatorluklar, güçlü devletler yaşadıkları yükseliş ve ferahlık dönemlerinin ardından başarının getirdiği rehavet, aşırı israf ve hesapsız harcama ve strateji hataları yüzünden duraklama ve gerileme dönemlerinden sonra yok olup gittiler.

Başarının sürdürülmesi iş dünyasında da çok zor. Sürdürülebilir başarı için yönetim, pazar payını büyütmek ve uzun vadeli bir dinamizm oluşturmak şirketlerde örgüt yapısının sürekli değişimine yol açar. Çünkü zirvede kalmak ve eldekini korumak için sadece önlemler almak çoğu zaman yetersiz kalır.

       “Sürdürülebilir başarı; hem eldekini korumayı hem de iddialı hedeflere yürümeyi gerektirir.”

Zamanın dönen çarklarına ayak uydurmak sürekli değişimi de beraberinde getirir. Değişime ayak uydurmak yeni hedefleri, yeni hedefler, yeni kuralları ve ilkeleri de beraberinde getirir. Bu sayede örgütler (şirketler) gençleşir ve ömürleri uzar.

21.yüzyılda olaylar o kadar hızlı gelişiyor ki, yaşanan teknolojik gelişmeler, küresel salgınlar, felâketlere yol açan tabiat olayları, küresel ısınma, dünya ekonomisinde yaşanan daralmalar, krizler, niye böyle olduk? Nasıl bu hale geldik? Sorularını sormaya fırsat bile vermeden hem bireysel, hem de kurumsal çöküşlere sebebiyet vermektedir.

      Sıkça kullanılan bir söz vardır: “Konfor alanınızın dışına çıkın.”

Konfor alanına sıkışıp kalan şirketlerin değer kaybetmesinin temel sebeplerinden en önemlisi değişime sürekli olarak direnmeleridir. Oysaki dünya konjonktüründe ve piyasa koşullarındaki değişiklikler şirketlerin de sürekli olarak öğrenmesini ve kendilerini değiştirmesini gerektiriyor. Söz konusu değişimi konfor alanlarına tehdit olarak gören girişimciler ve yöneticiler değişimin önündeki en önemli engeli oluşturuyorlar. Diğer bir önemli neden ise;  birçok şirketin aslında daha fazlasını yapabilecekken, konfor alanının dışına çıkmaktan duydukları endişe nedeniyle potansiyellerinin altında değer üretmeleri.

       Aslında en başarılı kurum veya şirketlerin bile bazı dönemlerde başarısız bir dönem yaşamaları doğaldır. Başarısızlık en iyi öğreticidir. Başarının öğretici bir niteliği yoktur. Bu olumsuz dönemler, kurumu/şirketi tekrar düze çıkaracak plan yapma, rotayı düzeltme fırsatı verir. Kuruluş ve büyüme dönemindeki uygulanan stratejilere, başarının pekiştirileceği, yeniden iddialı hedeflere göz dikilecek dönemler için revizyon şansı verir. Başarı yorgunluğu da dikkate alınarak yeni hedefler için yeni elemanlar istihdam edilmesinin önünü açabilir. Vites yükseltmek için atılacak reform adımlarının tekrar tekrar gözden geçirilmesini sağlar.

        Son söz: “Unutmayın sadece güzel havalarda yürüyerek hedefinize varamazsınız.”

Faydalı olması ümidiyle…

                                                                                                    

Özkan ÇİNAR  
Smmm /SPK Denetçisi                                                              
Yön. Danışmanı/Eğitmen