Hayatta bazı kelimeler vardır ki lafzı özüyle uyuşmaz ve insana itici gelir. Ya da yan yana kullanıldıklarında rahatsız edici bir anlam oluşturur. Vergi kaçırmak, vergi kaçakçılığı gibi.  Hatta hatta vergiden kaç (ınmak) bile kaçmayı çağrıştırdığı için bence verginin yanına yakışmıyor.

Hâlbuki genellikle Maliye binalarının giriş kapısı üzerinde bir söz yazar. Maliye ile ilgili işi olan herkes okur hatta bazı kişiler durur, tekrar okur düşünürler. “Vergilendirilmiş Kazanç Kutsaldır.”  

Bu özlü sözün sahibi atalarımızdan birine ait değil. Atatürk hiç değil. Kaynağı bilinmemekle beraber, Gelirler Genel Müdür Yardımcısı Erdoğan Nirun döneminde “vergi artışını sağlayabilmek için yapılan uygulamalardandır” diye bazı yazılarda atıfta bulunulmuştur.(Kaynak: Selahattin İpek/KUTSAL OLAN KAZANÇ MI? ÖDENEN VERGİ Mİ?)

VUK’ nun vergi ehliyetini anlatan 9, maddesinde;

V.U.K.-Madde 9 – Mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyet şart değildir. Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz.

Daha açık bir ifadeyle Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz.”

Günlük dilde söylersek: “Yasa dışı işlerden elde edilen kazançlar da vergiye tabidir.

Selahattin İpek üstadında makalesinde dediği gibi “Kutsal olan kazanç mı? Vergi mi?” Ortada bilinmezlik denklemi olduğu kesin. Ancak kamu hizmeti verilmesi/alınması için gerekli olan bir şey olduğu da kesin. İster gönüllü verilsin, ister cebren alınsın bizim için gider ama devlet için gelirdir. Bir ülke vatandaşıysanız, o ülkede yaşıyorsanız, geçiminizi o ülke toprakları üzerinden karşılıyorsanız ve o ülke sayesinde güven içindeyseniz giderleri için katkıda bulunmak zorundasınız. Konu çok geniş, ciltler dolusu kitap yazabilirsiniz. Saydığımız sebeplerden dolayı mademki verilmesi gereken bir olgu o halde lafzı ve özüyle uyuşmayan kelimeler yerine yaygın kullanımı mükellefler için yapılan “Vergi Planlaması” diyelim ve konumuza geçelim.
 

Vergi Planlaması:

       Ticari alanda özellikle işletmeler, kârlarını artırmak adına haklı olarak,  giderlerini kısma yoluna gitmektedirler. Söz konusu bu gider yüklerinin en önemlilerinden biriside vergidir. İşletmeler bu yükten azami oranda kurtulabilmek için; vergisel avantajlardan maksimum yararlanmak suretiyle yasalara uygun şekilde, en az vergiyi ödemeye yönelik planlama çabası göstermektedirler. Bir tanım yapılacak olursa;

Vergi Planlaması; “mükelleflerin (işletmelerin) vergiye karşı tepki ve uyum sağlama süreçlerinin vergi kanunları çerçevesinde yöneltilmesi, mükelleflerin (işletmelerin)   vergi yükünü en aza indirmek amacıyla, vergi kanunlarının kendilerine verdiği hakları en akılcı bir şekilde azaltma çabaları olarak tanımlanmaktadır.”  

“Etkin bir şekilde vergi planlaması yapan işletmeler, zayıf yönlerini böylelikle kapatabilmekte, tasarruf sağladıkları fonları tekrar yatırımlarına yönlendirebilmektedirler. Günün değişen koşullarıyla beraber vergi mevzuatı ve uygulamaları sürekli olarak değişebilmektedir”(Kaynak: MALİ ÇÖZÜM MAYIS - HAZIRAN 2019 69)

Devlet açısından ilk bakıldığında vergi gelirlerinde azalma gibi görünen bu durum, vergisini düzenli ödeyen işletmeler için aslında devlet tarafından verilen mükâfatlardır. Uzun ve planlı vadede devlete düzenli vergi ödeyen mükelleflerin sayısında artış sağlayacağı için aynı zamanda vergi gelirlerini de arttıracaktır. Kaldı ki, verilen bu mükâfatları (hakları) kullanmak tamamen yasal ve risksiz bir yöntemdir.

Tabi ortada bir planlama varsa, bu planı oluşturabilecek ve uygulayabilecek bir vergi planlamacısının olması gerektiği de kaçınılmaz bir gerçektir. Ülkemizde bu görevi kendini yetiştirmiş vergi mevzuatlarımıza hâkim değişiklikleri takip eden  meslek grubu olarak Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ile Yeminli Mali Müşavirler karşımıza çıkmaktadır. Endüstri 4.0 olarak sözü edilen 4.Endüstri döneminde yapay zekânın gündeme gelmesi muhasebe işinin süreç içerisinde otomasyona dönüşeceği görünmektedir. Dolayısıyla meslek grubunun en önemli görevlerinden birisi de vergi planlaması/planlamacılığı olacaktır.

  

Gerçek bir vergi planlamacısı ne iş yapacaktır?

Vergi planlamacısının işi, mükelleflerin (işletmelerin) vergi sonrası gelirlerinin arttırılmasını sağlayarak, mali işlemlerinin yeniden yapılanmaya yöneltmesi olmalıdır. İşletmeler hafifleyen bu vergi yüklerinden arta kalanı ile inovasyon ve Ar-ge çalışmalarına yönelebilecektir. Kurumsal bir vergi politikasının planlamas “dönem sonlarında kazanç ve vergi hesaplaması olarak görülen” mesleğe pozitif bir katkı sunacaktır

Kaldı ki; dünyada yaşanan ekonomik krizlerin işletmeleri zor durumlarda bırakması, vergi planlamasının yapılması açısından işletme sahip ve yöneticilerinin danışmanlarını daha dikkatli seçmelerine de sebebiyet verecektir. 

Faydalı olması ümidiyle…