Çalışma hayatında işverenlerin dikkat etmesi gerek hususlardan bir tanesi işçiyi işten çıkartırken belli bir süre öncesinden haber verilmesidir. İşte uyulması gereken bu sürelere ihbar öneli adı veriliyor. Kural olarak, belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekiyor. Yani haklı bir sebep olmadıkça irade beyanından belli bir süre sonra iş sözleşmesi sona erer. Başka bir deyişle sağlık nedenleri, ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı hareketler ve zorlayıcı nedenler bu kuralın dışındadır.

Peki işten çıkartılacak işçiye bu durum işveren tarafından kaç gün önceden bildirmeli? Bu süre işçinin işyerinde çalıştığı süreye göre değişmekte. Buna göre;
- İşi 6 aydan az sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak 2 hafta sonra,
- İşi 6 aydan 1,5 yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak 4 hafta sonra,
- İşi 1,5 yıldan 3 yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak 6 hafta sonra,
- İşi 3 yıldan fazla sürmüş işçi için, bildirim yapılmasından başlayarak 8 hafta sonra,
iş sözleşmesi feshedilmiş sayılmakta. Söz konusu süreler asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir. Söz konusu bildirim sürelerine uyulmaması halinde işveren işçiye bildirim sürelerine ait ücretini peşin vermek suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. Böyle bir durumda, işçi bildirim süresinde çalışmak zorunda kalmayacaktır.

Feshi ihbar süresine uyulmadan ya da peşin ödeme yapılmadan uygulanan fesih geçerlidir ancak usulsüzdür. Bu durumda, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödenmek zorundadır. Diğer bir anlatımla, işveren bildirim şartına uymadan işçiyi çıkarırsa işçiye, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında ihbar tazminatı ödemek zorundadır. Hemen belirtelim ki aynı yükümlülük işçi için de geçerlidir ve işten ayrılmadan önce işverene bildirimde bulunmak ve aksi halde ihbar tazminatı ödemek zorundadır.

Gelir Vergisi Kesilmeli mi?
İhbar tazminatı ödenmesi halinde gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususunda sık sık sorular almaktayız. Bu konu ile ilgili Gelir İdaresi Başkanlığı’nın görüşleri de mevcut.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde,
"Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

Bu kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır. …
7. Hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar."
hükmü yer almıştır.

Öte yandan, aynı Kanunun 25 inci maddesinde,
"Aşağıda yazılı tazminat ve yardımlar Gelir Vergisinden müstesnadır. …

​7. a) 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu ve 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununa göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarları (Hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayılmaz.);

b) Hizmet erbabının tabi olduğu mevzuata göre bu bendin (a) alt bendinde belirtilen istisna tutarının hesabında dikkate alınmak şartıyla, hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar"
hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda verdiğimiz kanun maddeleri dikkate alındığında, kıdem tazminatları, ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımların, en yüksek Devlet memuruna ödenen azami emekli ikramiyesi tutarını aşmayan kısmı gelir vergisinden istisna edilmiştir. Ancak, Gelir Vergisi Kanununda, ihbar tazminatlarının istisna edileceğine dair bir hüküm yer almamıştır. Buna göre, ödenecek ihbar tazminatının tamamı ücret olarak değerlendirilmeli ve Gelir Vergisi Kanunu uyarınca girdiği tarife dilimine göre vergilendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca ödenecek ihbar tazminatından binde 7,59 oranında damga vergisi kesintisi yapılması da unutulmamalıdır.   


Dr. Mehmet BULUT
İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı