Hemen belirtelim, yıllardır vergi borcunu ödemeyenler ile bu borcu ödememeyi alışkanlık haline getirenler açısından isimlerinin kamuoyuna açıklanmasının bunlar açısından herhangi bir önemi yok. Ancak, vergi borçlarını ödememeyi alışkanlık haline getirmeyen, vergiye uyumlu olan mükellefler; işlerinin bozulması, ülkemizin yaşadığı ekonomik krize paralel olarak    ticaretlerinin yavaşlaması, satışlarının ve cirolarının düşmesi nedeniyle, 2018 Ağustos ayından bu yana vergi borçlarını ödeyememe durumu ile karşı karşıyalar. Açıklama, en çok bu mükellefleri üzecek. Ama bu konuda Maliye dahil kimsenin yapacağı bir şey yok, çünkü yasa böyle.


Vergi Borcu olan mükellefler neden açıklanıyor?

Vergi borcu bulunan mükellefler; vergi ödeme bilinci oluşturmak ve vergilerin ödenmesi konusunda kamuoyu etkisinden yararlanmak amacıyla açıklanıyor. Yani, amaç, vergi borçluları üzerinde kamuoyu baskısı yaratarak, vergi borçlarını tahsil etmek.


Vergi Borcu olanların açıklanması, vergi mahremiyetini ihlal değil mi?

Mahremiyet sözlük anlamı itibariyle, mahrem olma, gizli olma, gizlilik, gizli ve ilgililer dışındakilere açıklanması saklı olan bilgilerolarak tanımlanıyor. Vergi mahremiyeti ise, mükellef ve mükellefiyetle ilgili mahrem bilgilerin saklı tutulması ile ilgili.

Vergi Mahremiyeti, Vergi Usul Kanunu´nun 5. Maddesinde; “Vergi muameleleri ve incelemeleri ile uğraşan memurlar, vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay’da görevli olanlar, vergi kanunlarına göre kurulan komisyonlara iştirak edenler ve vergi işlerinde kullanılan bilirkişiler görevleri dolayısıyla, mükellefin ve mükellefle ilgili kimselerin şahıslarına, muamele ve hesap durumlarına, işlerine, işletmelerine, servetlerine veya mesleklerine müteallik olmak üzere öğrendikleri sırları veya gizli kalması lâzım gelen diğer hususları ifşa edemezler ve kendilerinin veya üçüncü şahısların nef'ine kullanamazlar.” şeklinde tanımlanıyor. 

Ancak, aynı maddede, vergi mahremiyetinin istisnaları, yani vergi mahremiyetini ihlal sayılmayan haller de aşağıdaki şekilde düzenlenmiş bulunuyor:

- Vergi güvenliğini sağlamak amacıyla Gelir Vergisi mükelleflerinin yıllık Gelir Vergisi, sermaye şirketlerinin Kurumlar Vergisi beyannamelerinde gösterdikleri matrahları (zarar dahil) ve beyanları üzerinden tarh olunan Gelir ve Kurumlar Vergileri ile mükelleflerin ad ve unvanları, bağlı oldukları vergi dairelerince beyannamelerin verildiği yıl içinde dairenin münasip yerlerine asılacak cetvellerle ilan olunması (Mükellefin bağlı bulunduğu teşekkül varsa, bu ilan orada da yapılır.),

- Mükelleflerin vergi tarhına esas olan beyanları, kesinleşen vergi ve cezaları ile vadesi geçtiği halde ödenmemiş bulunan vergi ve ceza miktarları Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca açıklanması (Hazine ve Maliye Bakanlığı bu yetkisini mahalline devredebilir),

- Kamu görevlilerince yapılan adlî ve idarî soruşturmalar ile ilgili olarak talep edilen bilgi ve belgeler ile bankalara, yapacakları vergi tahsiline yönelik bilgiler verilmesi,

- Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenledikleri veya kullandıkları vergi inceleme raporuyla tespit olunanların, kanunla kurulmuş mesleki kuruluşlarına ve 3568 sayılı Kanunla kurulan birlik ve meslek odalarına bildirilmesi. 

İncelenmesinden de fark edileceği üzere, maddede yer alan düzenleme ile, bir yandan mükelleflerin vergileme ilgili bilgilerinin açıklanması önlenirken, diğer taraftan vergi güvenliğinin sağlanması amacına yönelik olarak bir kısım bilgilerin kamuya açıklanmasına izin veriliyor. Örneğin, mükelleflerin vergi beyanı ve vergi borcu olanların açıklanması, mahremiyetin ihlali sayılmayan haller olarak düzenleniyor. Buna göre; mükelleflerin vergi tarhına esas olan beyanları, kesinleşen vergi ve cezaları ile vadesi geçtiği halde ödenmemiş bulunan vergi ve ceza miktarları Hazine ve Maliye Bakanlığı´nca açıklanabiliyor, bu açıklama vergi mahremiyetinin ihlali de sayılmıyor. 


Maliye, 2019 yılında yapılacak vergi borçlularının açıklanmasına ilişkin esasları çıkardığı tebliğ ile belirledi

Hazine ve Maliye Bakanlığı, 3 Ağustos 2019 tarihli ve 30851 sayılı Resmi Gazete’de yayınladığı 508 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile; ikmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlar dolayısıyla kesinleşen vergi ve cezalar ile vadesi geçtiği halde ödenmemiş vergi ve cezaların açıklanmasına ilişkin esasları belirledi.


250.000 TL ve Daha fazla borcu olan mükellefler açıklanacak

Tebliğde yapılan açıklamalara göre, her bir vergi dairesine 250.000,00 TL ve daha fazla borcu olan veya bu tutar ve üzerinde kesinleşen vergi ve cezası bulunan mükellefler açıklanacak. Birden fazla vergi dairesinde mükellefiyet kaydı bulunan mükelleflerin açıklanacak borçlarının olup olmadığının belirlenmesinde bu vergi dairelerine olan borçları birleştirilmeyecek. Tutar itibariyle açıklama kapsamına giren alacaklar alacaklı vergi daireleri itibariyle ayrı ayrı dikkate alınacak. Açıklamaya konu alacak her bir vergi dairesi için ayrı ayrı dikkate alınacağından, belirlenen tutarın altında alacağı olan vergi dairesince mükellef hakkında açıklama yapılmayacak.


Hangi Vergi Borçları Açıklama Kapsamına Giriyor?

Açıklama kapsamına;

- İkmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlar dolayısıyla kesinleşen vergi ve cezalar,

-  Vadesi geçtiği halde ödenmemiş vergi ve cezalar

giriyor. 

Yapılacak açıklamada, 31 Aralık 2018 tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde 30 Haziran 2019 tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan ve nev'i itibarıyla 293 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile açıklama kapsamına alındığı belirtilen vergi ve cezalar ile 1 Haziran 2018 - 31 Mayıs 2019 tarihleri arasında kesinleşen tarhiyatlar dikkate alınacak.


Borçlu mükellefler hangi tarihlerde açıklanacak?

250.000,00 TL ve üzeri vergi borcu bulunan mükellefler,

- 26 Ağustos - 9 Eylül 2019 tarihleri (bu tarihler dahil olmak üzere) arasında Türkiye genelindeki vergi dairelerinde, vergi dairelerinin ilan koymaya mahsus yerlerinde asılmak,

- 10 - 24 Eylül 2019 tarihleri arasında ise Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinde yayınlanmak

suretiyle açıklanacak.


Açıklama kapsamına alınmayacak alacaklar hangileri?

Açıklama kapsamına;
- 5216 ve 5393 sayılı Kanunlar uyarınca Hazine ve Maliye Bakanlığı Belediye Uzlaşma Komisyonu Başkanlığına yaptıkları takas ve mahsuba ilişkin başvuruları kabul edilen, büyükşehir belediyeleri/belediyelerden ve bunlara bağlı kuruluşlar ile sermayesinin %50'sinden fazlası büyükşehir belediyelerine/belediyelere ait şirketlerden vadesi 31/12/2004 tarihi ve öncesine rastlayan,

- 5216 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi kapsamında daha önce uzlaşmaya girmemiş olan büyükşehir belediyeleri ve bağlı idareleri ile üyeleri belediyelerden oluşan mahalli idare birliklerinden Hazine ve Maliye Bakanlığı’na borçlu olan ve 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanunun 167. maddesine istinaden başvuruda bulunmuş olanlara ait vadesi 31/12/2004 tarihi ve öncesine rastlayan,

- 6111, 6552, 6736, 7020 ve 7143 sayılı Kanunlar uyarınca yapılandırması devam eden alacaklar alınmayacak.

Öte yandan, açıklama tarihinden önce 6183 sayılı Kanunun 10. maddesinde sayılan teminatlardan "banka teminat mektubu"nu ilgili vergi dairesine vermek suretiyle tecil talebinde bulunan ve açıklama tarihi itibariyle talepleri henüz değerlendirme aşamasında bulunan mükelleflerin, banka teminat mektubu ile teminat altına alınan borçları açıklama kapsamına alınmayacak.

Ayrıca, mükellefin 250.000,00 TL.nin üzerinde borcu bulunmakla birlikte nakden veya mahsuben iade talebinin de bulunması halinde, nakden veya mahsuben iade yapılabilmesi için ilgili mevzuat gereğince istenilen belgelerin açıklama tarihinden önce mükellef tarafından eksiksiz olarak vergi dairelerine ibraz edilmiş olması halinde nakden veya mahsuben iadesi talep edilen miktar, kesinleşip kesinleşmediğine bakılmaksızın borç toplamından düşülecek. Kalan borç, 250.000,00 TL.nin üzerinde ise açıklama kapsamına alınacak.

Yine, ödeme emri tebliği ya da cebren takip ve tahsil muameleleri üzerine mükellef tarafından yaratılan ihtilaflar sonucu açıklamanın yapılacağı tarihten önce verilmiş olan ve bu tarihe kadar geçerliliğini koruyan yürütmenin durdurulması kararları uyarınca mükellef hakkında takibat yapılmasına imkan bulunmadığından, bu durumdaki mükelleflerin borçları da açıklamaya dahil edilmeyecek.