Aşılanma sayısındaki artış mı desem; yaz geliyor, yaşasın açık hava bol güneş mi desem, içim  kıpır kıpır. Ancak bir yandan da kafamı kurcalayan sorular bu heyecanıma gölge düşüyor:  Pandemi nedeniyle birçok kısıtlama oldu; bir süreliğine işler kapandı veya az sayıda kişiyle  çalışıldı; inşaatlar ve yatırımlar durdu; hijyen tedbirleri dolayısıyla ilave maliyetler ortaya çıktı.  Peki bu süre zarfında devam eden, hatta artan maliyetleri ne yapacağım?  

“Boş ver!” diyorum kendi kendime… Ama kafamdaki sesler hınzırca fikirler üretmeye devam  ediyor: “Eee kısıtlamalardan dolayı madem fabrika kapandı, makineler çalışmadı, niye  amortisman ayırıp gider yazasın ki, değil mi?”. Sonra başka bir ses oradan lafa atılıyor: “Yönetim  binasının inşası için kredi almıştın. Onun faiz giderleri ne olacak? Aktifleştirmeye devam  etmeyecek misin?”. Bir diğeri olanca gücüyle bağırıyor: “Hijyen ve temizlik masraflarını da  unutmayalım lüften!” 

Belli ki hınzırlara cevap vermeden bana rahat yüzü yok. Bu yazım birinci yaramaza cevaptır.  

Amortisman ayırmayalım ne demek, çok ayıpladım doğrusu! TFRS 16 Maddi Duran Varlıklar  paragraf 55’de de belirtildiği üzere, bir varlığın amortismanı, o varlık kullanılabilir hale  geldiğinde başlar ve TFRS 5 uyarınca satış amaçlı elde tutulan varlık olarak sınıflandırılana veya  varlık bilanço dışı bırakılana (satıldığında) kadar devam eder. Bu nedenle “Pandemi dolayısıyla  üretimi durdurduk, makineler çalışmadı, sabit kıymetleri kullanmadığımız için boş yere amortisman ayırmayalım.” diyemeyiz. Varlık (sabit kıymetler veya yatırım amaçlı  gayrimenkuller) tamamen itfa olmadıkça, atıl kalsa da, kullanımdan kaldırılsa da amortisman  ayrılmaya devam edilmelidir. 

Konu amortisman olunca başka fikirler de geliyor, farkındayım. Ne mi? Hemen söyleyeyim.  Şirket amortisman yöntemi olarak “kullanıma göre amortisman metodu- units of production  method”’nu seçtiyse, amortisman tutarı üretim miktarına göre hesaplanır. Dolayısıyla üretim  olmadığı zamanlarda amortisman gideri de sıfır olabilir. 

Evet doğrudur, kullanıma göre amortisman yöntemi de doğrusal yöntem (straight-line method)  gibi genel kabul görür amortisman yöntemlerinden biridir. Ancak şirket uygulayacağı  amortisman yöntemini seçerken, varlıktan nasıl ekonomik fayda elde edeceğini ve bu varlığı  nasıl tüketeceğini belirlemiş olmalı ve buna göre tüketim modeli seçmelidir. Bunu diyen ben  değilim, TFRS 16 paragraf 60 diyor.  

Ama üzelmeyin, Kayahan’nın şarkısı “bir yemin ettim ki dönemem” misali, amortisman  yöntemini seçtim, artık bir daha geri dönemem diye bir şey yok. Uygulayacağınız amortisman  yöntemini her hesap döneminin sonunda tekrar gözden geçirmelisiniz. Olur ya “Tam aradığım  amortisman metodu kullanıma göre amortisman metoduymuş.” derseniz, bu değişiklik, TMS 8  uyarınca muhasebe tahminindeki bir değişiklik olarak muhasebeleştirilir. İleriye dönük  uygulama (prospective application) çerçevesinde yeni amortisan tutarları hesaplanır, yöntem  değişikliğinin yapıldığı tarih ve sonrasındaki finansal tablolar yeni tutara göre düzenlenir.

Bizim hınzır fikir hemen atlıyor: “Depo kiralamıştım, satacağım malları depoya koymuştum ama  pandemide depoyu kullanamadım. Acaba ne yapsam?” 

Depo kiralama sözleşmesinin, TFRS 16 Kiralamalar Standardında belirtilen kriterler uyarınca  “kullanım hakkı varlığı” olarak yazıldığını varsayabiliriz. Bu varlıktan sağlanacak ekonomik  faydaların doğrusal bir şekilde tüketileceğini öngördüğümüzde, burada kritik nokta kiralama  sözleşmesinin süresi olacaktır. Dolayısıyla kiraladığın varlığın ömrü ile sözleşme süresinden  hangisi kısaysa, o süre içinde kullansanız da kullanmasanız da amortisman ayırmaya devam etmelisiniz. 

Gördüğünüz gibi pandemi süresinde atıl kalan maddi olmayan varlıklar ve yatırım amaçlı  gayrimenkuller için amortisman ayırmak istemeyen hınzır fikirlerimle hesaplaştım. Bakalım  borçlanma maliyetleri ve diğer maliyetler konusundaki düşüncelerimle nasıl bir düello  yapacağım? Bir sonraki makalede…

Dünya | Asli GEDİK