I- GİRİŞ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu() (TTK) ile sermaye şirketlerinde denetim sistemi tamamen değiştirilmiş; mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na() (ETTK) göre anonim şirketin üç kanuni organından biri olan ve uzman bilgisine sahip olması zorunluluğu bulunmayan “murakıplar” eliyle yapılan denetim terk edilerek bağımsız denetim sistemine geçilmiştir. Anılan Kanun’un 397. maddesinin dördüncü fıkrasında, denetime tabi olacak şirketlerin Cumhurbaşkanı’nca (Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmeden önce Bakanlar Kurulu’nca) belirlenmesi öngörülmüştür.

Anılan hüküm uyarınca, bağımsız denetime tabi olacak anonim ve limited şirketler için asgari ölçütler, ilk olarak Bakanlar Kurulu’nun 2012/4213 sayılı Kararıyla belirlenmiş, hali hazırda yürürlükte olan 2018/11597 sayılı Kararı() ile de bu ölçütler düşürülerek yeniden tespit edilmiş ve dolayısıyla denetime tabi olacak şirketlerin kapsamı genişletilmiştir.

TTK’ya göre bağımsız denetçinin şirket genel kurulunca seçilmesi, seçilen denetçinin ticaret siciline tescil ve ilan ettirilmesi ve internet sitesine konulması, ayrıca Bağımsız Denetim Yönetmeliği’ne() göre de denetçi ile şirket arasında yazılı bir denetim sözleşmesinin akdedilmesi ve bu sözleşmenin imza tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’na (KGK) bildirilmesi gerekmektedir. Ancak uygulamada bazı şirketler bağımsız denetime tabi olmalarına karşın, denetçi seçimi yapmadığı ve denetim sözleşmesini KGK’ya bildirmediği görülmektedir. KGK tarafından yazılı olarak uyarılmalarına rağmen denetçi seçme yükümlülüğünü yerine getirmeyen şirketlerin, mezkûr mükellefiyeti ifa etmeleri amacıyla, Ticaret Bakanlığı’nca her yıl ticaret sicili müdürlüklerine gönderilen genelgelerle() bu şirketlerin tescile davet edilmesi, çağrı üzerine süresi içinde tescil isteminde bulunmayan veya kaçınma sebeplerini bildirmeyenler hakkında ise idari yaptırım uygulanması istenmektedir. 

İşte bu çalışmada, bağımsız denetime tabi olmasına karşın denetçi seçmeyen şirketlerin tescile davet edilmesi hususu tüm yönleriyle ele alınmış ve incelenmiştir.

II- BAĞIMSIZ DENETİME TABİ OLMA KRİTERLERİ

Bağımsız denetime tabi olmak kriterleri, TTK’nın 397/4. maddesine istinaden Bakanlar Kurulu’nca tespit edilmiş olup, anılan Kurul’un 2018/11597 sayılı Kararı gereğince;

1- Herhangi bir ölçüte bağlı olmaksızın 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca SPK’nın düzenleme ve denetimine tabi şirketler, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca BDDK’nın düzenleme ve denetimine tabi şirketler, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ile 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu kapsamında faaliyet göstermekte olan sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri, Borsa İstanbul piyasalarında faaliyet göstermesine izin verilen yetkili müesseseler, kıymetli madenler aracı kurumları, kıymetli maden üretimi veya ticaretiyle iştigal eden şirketler, lisanslı depo işletmeleri, umumi mağazalar, ‘karasal ortamdan ulusal televizyon yayını yapma hakkı, uydu televizyon yayın lisansı ve birden fazla ile yönelik olarak kablolu televizyon yayın lisansı’ olmak üzere söz konusu üç hak ve/veya lisanstan en az birine sahip olan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar,

2- Aşağıdaki üç ölçütten en az ikisinin eşik değerini art arda iki hesap döneminde aştığı takdirde müteakip hesap döneminden itibaren bağımsız denetime tabi olan şirketler:

• Aktif toplamı 35 milyon Türk Lirası,

• Yıllık net satış hâsılatı 70 milyon Türk Lirası,

• Çalışan sayısı 175 kişi,

bağımsız denetime tabidir.

Söz konusu Bakanlar Kurulu Kararında, ortaklık yapısı ve/veya faaliyet alanları bakımından bazı şirketler için yukarıda yer verilen ölçütler daha düşük tutarlarda belirlenmiştir. Hemen ifade edelim ki, bağımsız denetime tabi olduğu halde söz konusu denetimi yaptırmayan şirketlerin finansal tabloları ve yönetim kurulu yıllık faaliyet raporu düzenlenmemiş hükmündedir (TTK md. 397/son). O halde, bahsi geçen şirketlerin bu tablolar esas alınarak yapılması gereken ticari ve hukuki işlemleri gerçekleştirilemeyeceği gibi, şirket yöneticilerinin telafisi mümkün olmayan durumlarla ve cezai yaptırımlarla karşılaşması da söz konusu olabilecektir.

III- BAĞIMSIZ DENETÇİNİN SEÇİMİ VE DENETİM SÖZLEŞMESİNİN KGK’YA BİLDİRİLMESİ

Şirketlerde bağımsız denetçi, bağımsız denetim yapmak üzere, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’na göre ruhsat almış yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir unvanını taşıyan ve KGK tarafından yetkilendirilen kişiler ve/veya ortakları bu kişilerden oluşan sermaye şirketi (bağımsız denetim kuruluşu) olabilir (TTK md. 400).

Denetçi, şirket genel kurulunca, topluluk denetçisi, ana şirketin genel kurulunca seçilir. Bu yetki genel kurul için devredilemez nitelikte bir yetkidir. Denetçinin, her faaliyet dönemi ve her halde görevini yerine getireceği faaliyet dönemi bitmeden seçilmesi şarttır. Seçimden sonra yönetim organı, gecikmeksizin denetleme görevini verdiği denetçiyi ticaret siciline tescil ettirir ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile internet sitesinde ilan eder (TTK md. 399).

Öte yandan, Bağımsız Denetim Yönetmeliği’nin 29. maddesi uyarınca, denetim kuruluşu veya bağımsız denetçi ile denetlenen şirket arasında, yazılı olarak denetim sözleşmesinin düzenlenmesi ve bu sözleşmenin, bağımsız denetçinin seçiminden itibaren en geç 60 gün içinde ve denetçinin seçildiği hesap dönemi için yapılması zorunludur. Diğer taraftan, denetim kuruluşları ve denetçiler, denetim sözleşmelerini imza tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde KGK’ya Sözleşme Bilgi Girişi Sistemi (SBG) üzerinden bildirmeleri gerekmektedir.

Durum böyle olmakla birlikte, bağımsız denetime tabi bazı şirketler, denetim sözleşmelerini KGK’ya iletmemektedir. Denetim sözleşmesi esasen şirketin bağımsız denetçi seçtiğinin ve bağımsız denetime tabi olmanın gereğini yerine getirdiğinin en önemli kanıtıdır. Denetim sözleşmesinin gönderilmemesi, denetçinin seçilmediğine ve dolayısıyla denetçinin ticaret siciline tescil ve ilan ettirilmediğine delalet etmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre bağımsız denetime tabi olduğu değerlendirilmekle birlikte denetim sözleşmesini KGK’ya göndermeyen şirketler KGK tarafından yazılı olarak uyarılmaktadır. Bu uyarıya karşın denetim sözleşmesini kendilerine iletmeyen şirketlerin listesi ise Ticaret Bakanlığı’na gönderilmek suretiyle ilgili şirketlerin denetçilerini bildirmesi hususunda tescile davet edilmesi istenmekte, adı geçen Bakanlık da bu hususu ticaret sicili müdürlüklerine bildirmektedir.

Bilindiği üzere, TTK’nın 33. maddesinde, tescili zorunlu olup da kanuni şekilde ve süresi içinde tescili istenmemiş olan bir hususu haber alan ticaret sicil müdürünün, ilgilileri, belirleyeceği uygun bir süre içinde kanuni zorunluluklarını yerine getirmeye veya o hususun tescilini gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmeye çağıracağı, ayrıca sicil müdürünce verilen süre içinde tescil isteminde bulunmayan ve kaçınma sebeplerini de bildirmeyen kişinin, sicil müdürünün teklifi üzerine mahallin en büyük mülki amiri tarafından 1.000 TL (2021 yılı için 2.555 TL) idari para cezasıyla cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hüküm gereğince ticaret sicili müdürlüklerince, KGK tarafından bildirilen şirketlerin ilgili yıla ilişkin denetçilerini seçmeleri ve denetleme görevini hangi denetçiye verdiğini ticaret siciline tescil ve ilan ettirmeleri için tescile davet edilmekte olup, söz konusu davet üzerine şirketlerin yapması gereken işlemler ise şunlardır:

• Bağımsız denetime tabi olup da denetçi seçimi yapmış ancak denetim sözleşmesini KGK’ya göndermemiş şirketlerin söz konusu eksikliği gidermesi,

• Bağımsız denetime tabi olduğunu kabul eden şirketlerin ivedilikle genel kurulu toplantıya çağırması, genel kurulun gerekli nitelikleri haiz bir denetçiyi seçmesi, seçilen denetçiyi ticaret siciline tescil ve ilan ettirmesi ve yapılan denetim sözleşmesini KGK’ya online olarak iletmesi,

• Denetime tabi olmadığını iddia eden şirketlerin ise tevsik edici belgelerle KGK’ya başvurması, bu başvuru üzerine denetim kapsamında olmadıklarına dair anılan Kurum’dan bir yazı almaları halinde haklarında başlatılan tescile davet işleminin sonlandırılması,

• 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 184. maddesinde iflas açıldığı zaman müflisin haczi kabil bütün mallarının hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil edeceği ve alacakların ödenmesine tahsis olacağı hüküm altına alınmış olduğundan, iflastan dolayı tasfiye sürecinde olan şirketlerde iflasın amacının, müflisin masaya giren mal ve haklarının tasfiye edilerek elde edilecek paradan alacakların ödenmesi olduğu dikkate alındığında, iflas dolayısıyla tasfiye sürecinde olan şirketlerde denetçi seçilmesi gerekliliğinin bulunmaması; bununla birlikte iflas erteleme davası bulunan, iflas ertelemesine karar verilen veya kesin veyahut geçici mühlet kararı verilen şirketler ile iflasına karar verilen şirketlerin bağımsız denetime tabi olmamalarına ilişkin mevzuatta bir istisna bulunmadığından, anılan şirketlerin KGK’dan aksine bir yazı almadıkça denetçi seçmesi,

gerekmektedir.

IV- SONUÇ

Bağımsız denetim yaptırmakla yükümlü olan sermaye şirketleri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun verdiği yetkiye istinaden Bakanlar Kurulunca 2018/11597 sayılı Karar ile belirlenmiştir. Denetime tabi olan şirketlerin finansal tablolarının, bağımsız denetçi tarafından, Kamu Gözetimi Kurumunca yayımlanan Türkiye Denetim Standartlarına göre denetlenmesi zorunludur. Bağımsız denetçinin, her faaliyet dönemi ve her hâlde görevini yerine getireceği faaliyet dönemi bitmeden şirket genel kurulunca seçilmesi, denetleme görevinin hangi denetçiye verildiğinin ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi ve aynı zamanda internet sitesinde yayımlanması şarttır. Ayrıca, bağımsız denetçi ile denetlenen şirket arasında bir denetim sözleşmesi tanzim edilmesi ve anılan sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 30 gün içinde Kamu Gözetimi Kurumu’na bildirilmesi gerekmektedir.

Ancak bazı şirketlerin, bağımsız denetime tabi olmasına karşın denetçi seçmemesi ve denetim sözleşmesi düzenleyerek anılan Kuruma göndermemesi nedeniyle, Ticaret Bakanlığı’nca ticaret sicili müdürlüklerine gönderilen genelgeler uyarınca söz konusu şirketler denetçi seçme zorunluluğunu yerine getirmeye veya bu hususun tescilini gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispata davet edilmektedir. Sicil müdürünce verilen süre içinde tescil isteminde bulunmayan ve kaçınma sebeplerini de bildirmeyen şirketler ise sicil müdürünün teklifi üzerine mahallin en büyük mülki amiri tarafından idari para cezasıyla cezalandırılmaktadır.

Mustafa YAVUZ*

E-Yaklaşım / Mart 2021 / Sayı: 339

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 14.02.2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu, TTK’nın 1533. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.

2018/11597 sayılı Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı, 26.05.2018 tarihli ve 30432 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Bağımsız Denetim Yönetmeliği, 26.12.2012 tarihli ve 28509 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.