Kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir şikâyet mekanizması oluşturmak suretiyle, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak üzere 5736 sayılı Kanun’la kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu’nun görev alanına vergilendirme işlemleri de girmektedir.

Hakkında vergilendirme işlemi yapılan gerçek ve tüzel kişiler dava açmadan önce kamu Denetçiliği Kurumu’na da başvurabilirler. 

Başvuru; başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası, yerleşim yeri veya iş adresini ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için vatandaşlık kimlik numarasını, yabancılar için pasaport numarasını, başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve yerleşim yeri ile yetkili kişinin imzasını, varsa, merkezi tüzel kişilik numarasını ve yetki belgesini içeren Türkçe dilekçe ile yapılır. Bu başvuru, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunun Uygulanmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te belirlenen şartlara uyulmak kaydıyla elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilir.

Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvuruda bulunulabilmesi için, İdari Yargılama Usulü Kanununda öngörülen idari başvuru yolları ile özel kanunlarda yer alan zorunlu idari başvuru yollarının tüketilmesi gereklidir. İdari başvuru yolları tüketilmeden yapılan başvurular ilgili kuruma gönderilir. Ancak kurum, telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ihtimali bulunan hâllerde, idari başvuru yolları tüketilmese dahi başvuruları kabul edebilir. Vergilendirme işlemleri için işlem sonrasında doğrudan kuruma başvuru yapılabilmektedir.

Bilindiği gibi idarece yapılacak ikmalen ve re’sen tarhiyatlarda idari başvuru mekanizması söz konusu değildir. Bu nedenle süresi içerisinde doğrudan kuruma başvuru yapılabilir. İdari başvuru yolu sadece süresinden sonra yapılmış düzeltme talepleri için (Bakanlığa müracaat –Vergi Usul Kanunu md. 124-), söz konusudur.

Kuruma yapılacak başvurunun, başvuru konusu işleme ilişkin dava açma süresi (örneğin vergi/ceza ihbarnamelerinde 30 gün, ödeme emrinde 15 gün) içinde yapılması zorunludur. Dava açma süresi içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.

Kurumun inceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak idareden isteyeceği bilgi ve belgelerin, bu isteğin tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde verilmesi zorunludur. Kanunda kurumun, inceleme ve araştırmasını başvuru tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırması öngörülmüştür. Kurum, inceleme ve araştırma sonucunu ve varsa önerilerini ilgili mercie ve başvurana bildirir. Kurum, başvurana, işleme karşı başvuru yollarını, başvuru süresini ve başvurulacak makamı da gösterir. İlgili idari merci, kurumun önerileri doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya kurumun önerdiği çözümü uygulanabilir nitelikte görmediği takdirde bunun gerekçesini otuz gün içinde Kuruma bildirir.

Kuruma başvuru ile durmuş olan dava açma süresinin kaldığı yerden işlemeye devam etmesi, çeşitli hallere göre farklılık göstermektedir. Başvurunun kurum tarafından reddedilmesi hâlinde, durmuş olan dava açma süresi gerekçeli ret kararının ilgiliye tebliğinden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar. Başvurunun kurum tarafından yerinde görülerek kabul edilmesi hâlinde; ilgili merci kurumun önerisi üzerine otuz gün içinde herhangi bir işlem tesis etmez veya eylemde bulunmaz ise durmuş olan dava açma süresi, 30. günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Kurumun, inceleme ve araştırmasını, başvuru tarihinden itibaren 6 ay içinde sonuçlandıramaması hâlinde de durmuş olan dava açma süresi 6. ayın bitiminden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar.

Kuruma başvuru ile ilgili yasal düzenlemeler ve dava açma süresine etkisi yukarıdaki gibidir. Ancak kuruma başvurunun işlemin yürütülmesine etkisi, ne olacaktır?

Bu soruya gerek Vergi Usul Kanunu’nun genel esaslarından gerek İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinden hareketle bir cevap oluşturulabilir. Kuruma başvuru konusu ikmalen, re’sen veya idarece yapılan bir tarh işlemi ise, bu kamu alacağı aleyhine dava açıldığında ancak vergi mahkemesi kararı ile tahakkuk edebileceğinden, dava açılmayan hallerde ise dava açma süresinin sonunda tahakkuk edebileceğinden ve söz konusu kamu alacağı tahakkuk etmedikçe vadesi gelmeyeceğinden, bu süre içerisinde takibe konu edilemez. Bu süre zarfında ödeme emri düzenlenemez. Görüldüğü gibi Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvuru, dava açma süresini durdurmakla, aynı zamanda işlemin tahakkukunu ve dolayıyla yürütülmesini de durdurmaktadır.

Buna karşılık, dava açmakla zaten yürütmesi kendiliğinden durmayan (örneğin ihtirazi kayıtla verilen beyan için yapılmış tahakkuk işlemi veya ödeme emri gibi) bir işlem aleyhine Kuruma başvurunun, işlemin yürütülmesine etkisi yoktur. Zira bu gibi işlemlerde, aleyhine başvuru yapılan kamu alacağı zaten tahakkuk etmiş bir alacak olduğundan yürütmenin durması, ancak mahkeme kararı ile olabilmektedir. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun bu gibi işlemlerde yürütmeyi durdurma yetkisi yoktur.

İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda yapılan değişiklikle zımni red için bekleme süresi 30 güne indirilmekle birlikte bu süre Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nda hala 60 gün olarak gözükmektedir. İki kanun arasındaki bu uyumsuzluğun giderilmesi gerekmektedir. Zira düzeltme talebinin reddi dolayısıyla kuruma yapılacak başvurularda bu uyumsuzluk ileride sorun yaratabilecek niteliktedir.

Dünya | Bumin DOĞRUSÖZ