Covid-19 pandemi krizinin tüm dünyada ülkelerin kamu maliyesine olan yansıması, iki farklı kanaldan gerçekleşmeye devam ediyor. Bu yansımalardan ilki ve doğrudan yansıma, kamu harcamalarındaki artıştır. Harcamaların bir yönü, virüsün yayılmasını önleyici kısıtlamaların zayıflattığı ekonomik ve sosyal yaşamı destekleyen kamu harcamalarıdır, diğer yönü de hastalığın tedavisine yönelik artan kamu sağlık harcamalarıdır. Covid-19 pandemisinin kamu maliyesine olan ikinci yansıması, kamu gelirlerindeki, özellikle vergi gelirlerinde meydana gelen azalıştır. Azalan ekonomik aktivite ve küçülen ekonomilerin vergi tabanını zayıflatması nedeniyle, bütçeler yeterli vergi geliriyle beslenemez. Gerek artan harcama gerekse azalan gelir mali disiplini bozucu etki yaratır.

Avrupa Birliği’nde mali disiplinin sağlanıp-sağlanamadığına ilişkin göstergeler, 1 Kasım 1993 tarihli Maastricht Antlaşması, diğer adıyla Avrupa Birliği Antlaşmasıyla belirlenmiştir. Bu antlaşmada, AB’ye üye ülkelerin Euro Alanı’na dahil olmak için yerine getirmek zorunda oldukları çeşitli mali kurallar/uyum kriterleri yer alır. Bu kriterler, bütçe açığının milli gelire oranının %3’ü ve kamu borç sokunun milli gelire oranının %60’sı aşmaması gerektiği üzerine kurgulanmıştır.  

Özellikle bütçe açığı ve kamu borç stokuna ilişkin Maastricht Antlaşması ile rasyo olarak belirlenmiş referans değerler, sadece bir giriş koşulu değildir. Bu değerler aynı zamanda üye ülkelerin ekonomi politikalarının uyumlaştırılmasında ve mali disiplinin sağlanmasında işlev görmektedir. Maastricht kriterleri nedeniyle bir ülke Euro Alanı’na dahil olduktan sonra para ve maliye politikalarını Avrupa Birliği gözetiminden bağımsız uygulayamayacaktır.

1997 yılında yürürlüğe giren İstikrar ve Büyüme Paktı, sadece Euro Alanı değil, Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin tümünde Maastricht kriterlerine uyumun izlenmesi, ulusal ekonomi politikalarının koordine edilmesi ve bütçe disiplininin sağlanması amaçlarına yönelik olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla İstikrar ve Büyüme Paktı ile üye ülkelerde referans değerlere uyum, Birlik düzeyinde izlenerek ve uyumsuzluk durumunda yaptırım uygulanarak üye ülkelerde mali disiplinin sağlanmasında etkili olması hedeflenmiştir.

Paktın caydırıcı yönü kapsamında, aşırı bütçe açığı prosedürü uygulanır. Bu prosedürün içeriğinde kriterlere uymayan ülkeler için çeşitli yaptırımlar uygulanacağı planlanmıştır. Mali disiplini bozulan ülkeye bütçe açığını gidermesi için tavsiyelerde bulunma, tavsiyelere uymamakta direnmesi durumunda ihtarda bulunma, gerektiğinde Avrupa Yatırım Bankası’ndan kredi alınmasını önleme, hatta para cezası verme gibi yaptırımlar mevcuttur.  

İstikrar ve Büyüme Paktı’nın aşırı açık prosedürü uyguladığı ülke sayısı 2009 yılında 22’ye çıkmıştı. 2013 yılı itibariyle de Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin 13’ü aşırı bütçe açığı prosedürüne tabi olmuştu.

Ama İstikrar ve Büyüme Paktı’nın caydırıcı yönü hiçbir zaman yeterli ölçüde etkili olmamıştır. Özellikle 2003 yılında Fransa ve Almanya’nın bütçe açığı kriterini ihlali sonrasında yaşananlar, üye ülkeler üzerinde bütçe disiplinini uygulamayı olanaksız kılmıştır.

Aşırı bütçe açığını düzeltmekte başarısız olan üye ülkeler için öngörülen para cezasının da asla uygulanmamış olduğu dikkate alınırsa, sorunun merkezini yaptırımların neler olduğundan çok, ne ölçüde etkin uygulanabildiği konusu oluşturmaktadır.

Avrupa Birliği ülkelerinin çok önemli bir kısmının, Covid-19 pandemisi öncesinde de zaten mali disiplinleri bozulmuştu (bkz. https://www.binhanelifyilmaz.com/avrupayi-pandemi-krizinde-kuresel-krizin-zehirli-borc-mirasi-vurdu/). 2020 sonu itibariyle Birliğin 27 ülkesinin tamamı bütçe açığına ilişkin, 15’i de kamu borç stokuna ilişkin mali kuralı ihlal ettiler.

Ayrıca AB’de Covid-19 pandemisi kontrol altına alınsa dahi uzun bir süre sonra ekonomik iyileşme ivme kazanılabilecek gibi duruyor. Çünkü AB, Covid-19 ile mücadelenin ekonomiyi daraltmasını önlemek için verilen mali desteğin vaktinden önce geri çekilmesinden kaçınılması gerektiği konusunda çok net. Hatta Mart ayının bu ilk günlerinde üye ülkelerde maliye politikasının nasıl kalibre edileceğinin ekonominin durumuna bağlı olacağı, bunu da pandeminin gidişatının belirleyeceği konuşuluyor.

Avrupa Ekonomik Komiseri P. Gentiloni verdiği demeçte, mevcut koşullar altında mali desteklerin azaltılmasının taşıdığı risklerin, çoğaltılmasının ortaya çıkaracağı risklerden daha ağır bastığını ifade etti.

O nedenle Avrupa Birliği şimdi ve tekrar 2022’de kamu borç stokuna ilişkin borçlanma sınırlarından feragat etmeyi planlıyor. Avrupa Komisyonu, bu yılın sonlarında AB maliye bakanları tarafından tartışılmak üzere AB’nin mali kurallarını değiştirmeye yönelik öneriler hazırlıyor. Üye ülkelerin kamu borçlarının milli gelire olan üst sınırının 2022’de ve büyük olasılıkla sonrasında da askıda kalması gerektiğini söylüyor.

Birliğe üye ülke hükümetleri, Covid-19 pandemisi nedeniyle yara alan ekonomik aktivite düzeyini yeniden canlandırma amaçlı ekonomik destek paketleri ile Maastricht kriterleri birbiriyle hiç uyuşmadığı üzerinde anlaşılmış durumda. AB’nin borçlanma limitlerini yeniden belirleme konusundaki nihai kararı, Mayıs ayında verilecek.

Bu çerçevede İstikrar ve Büyüme Paktı da gözden geçirilecek. 1997’den günümüze üç kez revize edilen ve her defasında daha karmaşık hale gelen kriterlerin basitleştirilmesi ve doğrudan hükümetlerin kontrolü altındaki göstergelere odaklanması için bir inceleme başlatılmış durumda.

Gentiloni’ye göre, mali kurallar daha orta vadeli olacak şekilde değiştirilmeli ve ekonomik büyüme potansiyelini arttıran kamu harcamalarının ise bütçe açığı ya da kamu borç stoku büyüklüğü içindeki yeri değiştirilebilmelidir. Bu haliyle yeni mali kuralların ana hedefi, ancak orta vadeye odaklanarak elde edilebilecek sürdürülemez kamu maliyesi yörüngelerini önlemek olacak gibi.

AB, kamu borçlarına ilişkin kriterin oldukça katı ve döngüsel bir şekilde kendi kendini yenilgiye uğratan bir düzenlemeye yol açtığını kabul etmişe benziyor.

Görünen o ki, AB askıya almayı planladığı ekonomik ve mali gücü simgeleyen mali kuralları nedeniyle, sanki teslim bayrağı çekmek üzere.

vergialgi.net | Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ