Kısa ve bilinen adıyla E-Haciz, alacaklı kamu kurumlarının ya da tahsil dairelerinin alacaklı bulundukları kişilerin menkul ve gayrimenkul mallarına elektronik ortamdan haciz bildirisi gönderilmesi olarak tanımlanabilir. Yasal dayanağı 21/07/1953 tarih ve 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un (AATUHK) 77 ve 88. maddeleri, ayrıca Seri A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliği’nin Amme Alacaklarının Korunması başlıklı ikinci bölümünün İhtiyati Haciz başlıklı kısmı ve sair mevzuat hükmüdür. Yukarıda bahsettiğim 77. ve 88. maddeler de ‘Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.’ biçiminde bir pasaj da mevcuttur.

6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un Seri A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliği’nin Amme Alacaklarının Korunması başlıklı ikinci bölümünün İhtiyati Haciz başlıklı kısmının 9 sıra numaralı maddesinde ilgili bölümde şu şekilde yazılıdır;

- 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre, ihtiyati veya kat’i haczin borçlunun her türlü mal, hak ve alacaklarına tatbik edilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, borçlu olan bir şahsın bankalarda bir alacak ve hakkı bulunmamasına rağmen ileride borçlu adına doğacak alacaklar için bankalara haciz veya ihtiyati haciz bildirisi tebliğ edilmesi haczin “borçlunun mal varlığını hedef tutması” esasına aykırı düşecektir. Amme alacağından borçlu olan bir şahsın, bankalarda alacak ve hakkının bulunmamasına rağmen ileride tahakkuk edecek alacağından istifade etmek üzere geleceğe yönelik olarak bankalara haciz veya ihtiyati haciz tebliği, muhtemel bir alacak niteliğinde dahi tanımlanamayacak bir durum oluşturması ve bankanın bu hacizleri sürekli izlemesi veya banka tarafından yapılan tüm işlemlerde bir süreye de bağlı kalınmaksızın borçlu adına mal, hak ve alacak doğup doğmadığının takip edilmesi, doğması halinde haciz veya ihtiyati haciz uygulanmasını gerektirir ki bankalara böyle bir külfet yüklemeye imkan bulunmamaktadır. Bu nedenle, bankalara yapılacak haciz ve ihtiyati haciz tebliğlerinin sadece tebliğ tarihi itibarıyla amme borçlularının mevcut olan varlıklarını konu alması ve bu kişilerin ileride doğabilecek alacakları için haciz ve ihtiyati haciz tebliğinde bulunulmaması icap etmektedir. Bankacılık sisteminde, POS cihazı kullanan müşteri ile banka arasında yapılan sözleşmelere dayanan bankalar nezdindeki hesaplar banka ile müşterisi arasında devamlılık arz etmektedir. Dolayısıyla bu hesaplar her zaman için banka nezdinde alacak doğmasına (muhtemel alacak) müsait hesaplar olarak değerlendirildiğinden bu hesaplara ileriye matuf olmak üzere haciz konulması mümkün bulunmaktadır.
 

Yukarıdaki metinde şunlar anlatılmak istenmektedir.

- Banka hesabında para yoksa haciz işlemi banka tarafından uygulanmadan geri iade edilmelidir.

- Haciz bildirisinin bankaya tebliğ edildiği tarihte, ‘o anda’ hesapta ne varsa derhal haczedilip ilgili kamu kurumuna gönderilir ve gün sonunda haciz kaldırılmak zorundadır.

- Hesaplara süreklilik arz edecek blokaj konulamaz.

- Kredi kartlarına ve ek hesaplara (kmh vb.) haciz konulamaz.

Gerisi kanun dışı işlemdir, suçtur.

Çözüm önerileri:

- Hesaba E-Haciz bildirimi yapıldığında aynı gün gerekli işlemler yapılarak haczin kaldırılması için bankaya başvurulabilir. Banka kuvvetle muhtemel, E-Haciz gönderen ilgili Kamu Kurumunun sitemden kaldırması gerektiğini söyleyecektir. Banka kendisi de kaldırabilir, ısrarcı olunmalıdır. Yazılı olarak başvurup evrak kayıt numarası veya teslim alındığına dair yetkili kaşe / imzası istemek gerekir.

- İlgili kamu kurumuna da başvurarak elektronik haczin 2. Güne sarkmaması gerektiğini bildirmek gerekir. Eylemlerinde ısrarcı olacaklardır. Suç işlediklerini söyleyerek ve yazılı olarak başvurarak evrak kayıt numarası alınmalıdır.

- Varsa POS hesabı  mevcut hesaplardan ayrılmalıdır. Zira, esasen hukuk dışı bir uygulama olmakla beraber POS hesaplarına yukarıdaki tebliğ gereği uzun süreli haciz konulabilmektedir. ( BKZ. : Seri A Sıra No 1   Tahsilat Genel Tebliği 2. bölüm 2. kısım 9. madde son paragraf) 

- Gerek kamu idaresinin (Vergi Dairesi, SGK vb.) gerekse de Bankaların görevlileri hakkında mevzuata aykırı davranışları nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle suç duyurusunda bulunulabilir. Esasen bu suç şikayete bağlı da değildir. Yani; ‘Gerek kolluk (polis, jandarma vs.) gerekse savcılık suçu öğrendiği anda soruşturma işlemlerini kendiliğinden başlatmalıdır.’  Cezası da 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır.

- Ayrıca e-haciz işleminden dolayı oluşan maddi-manevi kayıplar için sorumlu kişi ve kurumlar aleyhine tazminat davası da açılabilecektir.

- Pek tabii borcun tamamını ödeyerek veya gerek dönem dönem çıkan ve af olarak nitelendirilse de adı yapılandırma olan yasalar kapsamında, gerekse de her zaman yürürlükte bulunan  ‘meşhur’ 48. madde hükümleri gereğince (6183 S. A.A.T.U.H. Kanun)  borçlar taksitlendirilerek e-hacizleri kaldırtmak ta mümkündür.

Sözün özü;

Her yurttaşın talep etmesinin en temel hakkı olan kanunların uygulanması hakkı; kanun ve hukuk tanımaz idareci ve görevliler eliyle keyfiyet egemen kılınarak uygulanmadığında yukarıda anlatmaya çalıştığımız garip durumlar oluşacak ve böylece yurttaşların hukuk sistemine olan güveni de sürekli zedelenecek, sistem mağduriyet üretmeye devam edecektir.

Dünya