Finansal istikrarın sağlanması ve cari açığın azaltılmasına yönelik olarak atılan makro ihtiyati adımlar çerçevesinde, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu 17.12.2020 tarihli ve 9322 sayılı kararı ile 11.01.2019 tarihli ve 8198 sayılı kurul kararı ile belirlenen kredi kartlarında taksitlendirme sürelerinin;

■ Basılı ve külçe halinde olmayan kuyumla ilgili harcamalarda 8 aydan 6 aya,

■ Fiyatı  3.500 Türk Lirası'na kadar olan televizyon alımları hariç elektronik eşya alımlarında 6 aydan 4 aya,

■ Mobilya ve elektrikli eşya alımlarında 18 aydan 12 aya indirilmesine karar verdi.

Doğruyu söylemek gerekirse kredi kartları ile alışverişlerde taksit sınırlamalarını takip etmekten başımız döndü. Ekonomiye ilişkin veriler kötüleşince azami taksit sayısı önce dokuz, biraz iyileşme sonrası 12 ay, biraz daha iyileşme sonrası 18 ay, biraz kötüleşme tekrar 12 ay sınırına dönülüyor. Sanırsınız ki; ülke ekonomisi mobilyada, altında, beyaz eşya alımında kredi kartı taksit sayısını arttırınca bozuluyor. 500 milyar TL para basıp kamu bankaları aracılığı ile otomobil ve ev kredisini sanki ben dağıttım. Bu kredi genişlemesinin enflasyona neden olacağını görmek için ekonomist olmaya gerek olmadığını hepimiz biliyoruz. Deneme yanılma yoluyla ekonomimiz yönetilmeye çalışılıyor ama yönetilemiyor. Ama Sezar'ın hakkını Sezar ‘a verelim çok iyi yapılan bir şey var; “algı yönetimi”. Gerçi insanların karnı açlıktan gurulduyorken bu algı yönetiminin çok fazla uzun sürmeyeceği de aşikâr. Yeni yöntemler bulmak gerekecek.
 

Düğünler başka bahara

Mobilya, sektörünün toplam büyüklüğü 45 milyar TL olarak tahmin edilmekte. Tahmin diyorum, en büyük sorunlardan birisi hâlâ doğru data, ölçümleme sorunu var. Zira sektörün neredeyse yarısı kayıt dışı. Kayıt dışılık rekabet eşitsizliğine ve devletin vergi kaybına neden oluyor.

BDDK kararı, mobilya sektörünü olumsuz etkileyeceği gibi sayın Cumhurbaşkanı'nın “Bekarlar evlenin” çağrısına taş koymak anlamı da taşıyor. Şöyle ki; kredi kartlarının tüketim yaşamına girmesiyle beraber, halen kısmi olarak Anadolu ve taşrada devam etse de; senetli satışlar perakende sektöründe neredeyse ortadan kalktı. Bu durum, kredi kartlarını perakende dünyasının ayrılmaz bir parçası, neredeyse tek ödeme aracı haline getirdi.

Mobilya sektöründe, toplam satışların yüzde 80'e yakını (markalı mobilyada) kredi kartlarından yapılmaktadır. Mobilya alışverişlerinin her yıl yapılmadığı, yapıldığında da asgari 36 bin liralara vardığı dikkate alındığında, tüketiciler önemli oranda uzun taksitleri tercih etmekte. Ortalamada 12 ay taksit tercih ediliyor görülse de, özellikle normal süreçte (pandemi yılı baz olmamalı) sektörün en önemli itici güçlerinden düğün sezonlarında yüksek taksitler tüketicilerin temel talebidir.

Bir diğer önemli husus da birçok sektörde olduğu gibi mobilya sektörünün de temel hedef kitlesi sabit gelirli kesimdir. Sabit gelirlinin harcama bütçesinde “taksit sayısı” temel belirleyici etkendir.

Önümüzdeki ayların düğün alışverişlerinin ön hazırlıklarının başlayacağı aylar olması nedeni ile mobilya sektörü için önemli bir döneme girilmekte. Bu dönemde taksit sayılarının düşürülmüş olmasının sektöre olumsuz etkisi olacağı aşikâr. Zira özellikle düğün sezonu mobilya sepet büyüklüğünün 36.000 TL civarında (düğün alışverişi ortalaması olarak söylenebilir) olduğu düşünüldüğünde; tüketici açısından bu sepetin aylık 2.000 TL taksitle 18 ayda ödemek yerine, ayda 3.000 TL olarak 12 ayda ödenmek zorunda kalınması, ortalama tüketici gerçekleri ile örtüşmeyecek ve talep ertelenecektir. Dolayısıyla düğünler bir başka bahara kalacaktır.
 

Kredi kartı kullanımı vergi gelirlerini artırır

Mobilya harcaması, TÜİK tarafından yapılan “gelirler ve yaşama koşulları” araştırmasına göre hane halkı gider kalemleri içinde yüzde 5.9 pay ile beşinci sıradadır. Vatandaşlarımız ortalama 8-10 yılda mobilyalarını değiştirdikleri, düğünler dışında ciddi mobilya talebi olmadı ve hane halkı harcamasında mobilya harcamasının çok cüzi bir paya sahip olduğu dikkate alındığında; kredi kartları taksit sayısının artırılması ile beraber ilave talep yaratılıp, bu talebin de enflasyona neden olması söz konusu olmayacaktır.

Kayıtlı ekonomi büyüklüğü kadar kayıt dışı ekonomi olan bir ülkede, kredi kartlarının kullanımının yaygınlaştırılması, teşvik edilmesi, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması ile beraber gelir, Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi tahakkuk ve tahsilatının artmasına neden olacaktır. Bu husus gözetilmeden bu tür kararlar alınması yanlıştır.

Sözcü | Nedim TÜRKMEN