2022-2024 yıllarına ilişkin Orta Vadeli Program (OVP) geçen haftalarda yayınlandı. OVP önümüzdeki 3 yıla ilişkin makro politikaların belirlenmesi açısından önem taşıyor. İlkeler, büyüme hedefleri ve bütçe tahminleri gibi konularda temel politika dokümanı olarak dikkate alınıyor. Bu nedenle de OVP’de yer alan bilgiler oldukça önemli.

Küresel salgının olumsuz etkilerinin aşı sayesinde yavaş yavaş azalıyor olması ve buna bağlı olarak talebin tekrar canlanması da OVP’yi ön plana çıkaran bir diğer unsur. Çünkü dış ticaret açısından eski günlere ve hareketliliğe dönüş için önümüzdeki bu üç yılın oldukça kritik olacağı görünüyor. Bu noktada, artan hammadde fiyatlarına olan yaklaşım, konteyner fiyatlarında yaşanan aşırı artış ve navlun bedellerinde görülen yükseliş sorunlarına nasıl bir yaklaşım olacağı da merak konusu. Bu merakı gidermek için OVP hepimize bir rehber oluyor.


Dış ticarette temel hedef ve tedbirler

Öncelikle temel hedefin ihracatı artırmak olduğu çok net anlaşılıyor. Bu bağlamda programdaki hedeflere bakıldığında 2022 için ihracat hedefinin 230,9 milyar dolar; son yılında (2024 için) ise 255 milyar dolar olacağı görülüyor. 2021 yılında ihracat hedefinin 200 milyar doların üzerine çıkması hedefleniyor. Buna bağlı olarak da önümüzdeki 3 yıl içinde ihracatın yaklaşık 50 milyar dolar artarak 250 milyar doların üzerine çıkması planlanıyor.

Büyüme ve ihracat hedeflerimizin gerçekleşmesi için maalesef ithalata ihtiyaç duyuyoruz. Küresel ticaret sisteminde ithalatın olmasını olumsuz olarak algılamamak gerekiyor. Burada sadece şu noktaya dikkat çekmek gerekiyor; ithalatın artması ile ancak üretim, işsizlik ve ihracat gibi temel ekonomik hedeflere ulaşılabiliyor. Bu nedenle de ithalat hedefimiz bile ihracat hedefimizden fazla oluyor. Nitekim önümüzdeki üç yıl içinde İthalatın 309 milyar dolar olması bekleniyor. Üç yıl sonunda ise dış ticaret açığının 54 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor.

Bu hedeflerin gerçekleşmesi için politika ve tedbirlere baktığımızda ilk sıraya Avrupa Birliği (AB) ile olan gümrük birliğinin güncellenmesi konusunun olduğu görülüyor. En önemli ihracat pazarımız olan AB (ihracatımızın yaklaşık %50’si) ile gümrük birliğini güncelleyerek yeni ticaret anlaşmaları yapma ve yeni pazarlara açılma bu ihracat hedeflerine ulaşmak çok önemli -ve bu konuya da işaret edildiği görülüyor. Hizmet ve dijital ticaretin de yer aldığı anlaşmaların bu hedeflerin gerçekleşmesinde önemli rol oynayacağı anlaşılıyor. Bu bağlamda; Yeniden Asya, Uzak Ülkeler Stratejisi, Girişimci ve İnsani Dış Politikamız, Yurt Dışı Lojistik Merkezleri ve İzinli Gönderici gibi projelerle hem mal ve hizmet ticaretini artırmaya hem de hedef pazara daha çabuk erişime işaret edildiği görülüyor.


Avrupa Yeşil Mutabakatı’na yer veriliyor

AB tarafında Sınırda Karbon Vergisi’nin hayata geçirilmesine yönelik ciddi bir çalışma yapılıyor. Taslak olarak yayınlanan CBAM Yönetmeliği’nin 1 Ocak 2023’te yürürlüğe girmesi planlanıyor ancak 31 Aralık 2025'e kadar da bir geçiş dönemi yoluyla CBAM'ın aşamalı olarak uygulanması hedefleniyor. 1 Ocak 2026'dan itibaren de CBAM tam olarak yürürlüğe girecek. Özellikle ihracat pazarımızda rekabet gücümüzü azaltacak her gelişme bizler için hayati derecede önemli. Bu nedenle de OVP’de bu konuya yaklaşım oldukça önem arz ediyor.

Yeşil dönüşüm başlığı altında iklim değişikliğine yönelik politika ve tedbirlere yer verildiği görülüyor. Küresel değer zincirleriyle bütünleşme ve daha fazla uluslararası yatırım çekme sürecinin Yeşil Mutabakat Eylem Planı ile şekillendirilmesi hedefleniyor. Bu nokta da sera gazı salınımının sınırlanmasına yönelik sektör bazlı çalışmaların yoğunlaştırılacağı ve buna bağlı ihracatta rekabet gücünün artırılacağı ifade ediliyor.


Ne yapılmalı?

Öncelikle küresel salgın nedeniyle zor bir süreçten geçiliyor. Beklenenden daha yavaş bir salgından çıkış süreci yaşanıyor. Bu nedenle, hedeflere ulaşmak kolay olmuyor. Buna rağmen, hedefi gerçekleştirmek için odaklanmaktan başka çare de bulunmadığını ifade etmemiz gerekiyor. Bu noktada ilk dikkat çeken konu; dış ticarette önemli bir rol oynayan gümrük uygulamalarına yer verilmemesi. Dış ticaret işlemlerinin hızı ve maliyeti dış ticaret hedeflerine ulaşılmasında büyük önem arz ediyor. Önümüzdeki 3 yıl içinde toplam dış ticaretin 2’ye katlandığı durumda, dış ticaret işlemlerini yerine getiren idare, personel ve teknoloji gibi altyapıların da güçlendirilmesi gerekir. E-ihracat konusuna işaret edilmesi oldukça önemli. Bu noktada Ticaret Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı arasında yaşanan sistemsel sorunların çözülmesi gerekiyor. İhracat işlemleri ile Katma Değer Vergisi (KDV) iade süreci farklı belge ve kurumlarda yerine getiriliyor. Bu da hem evrak oluşturma da hem de evraklarda eksiklik/yanlışlıklar nedeniyle süreci olumsuz etkiliyor. Önümüzdeki 3 yıl ihracatı 250 milyar dolar üzerine çıkarmak istiyorsak e-ihracatın burada kritik olacağı aşikâr. Ancak bunun olabilmesi için her iki kurumun da tek bir kaynaktan besleniyor olması gerekiyor. Örneğin elektronik düzenlenen ihracat faturası neden hem gümrükte ETGB yerine hem de KDV iade sürecinde kullanılmasın. Ya da tek bir kurum üzerinden tüm bu süreçler takip edilmesin.

VergideGündem | Sercan Bahadır