Dünya Ekonomik Forumu (DEF) tarafından hazırlanan 2019 Küresel Rekabetçilik Raporu'nda (KRR); ülkelerin rekabet gücü sıralamalarında ilk kez geçen yıl yayınlanan yeni bir endeks temel alınıyor. Raporda, Küresel Rekabetçilik Endeksi 4.0 (Global Competitiveness Index 4.0) adı verilen bu endeksin temel amacının, bir yandan 2008 krizinin bir yandan da 4. Sanayi Devrimi'nin harekete geçirdiği uzun dönemli dinamikleri rekabet gücü tanımına katmak ve böylece ekonomi politikaları için yeni bir kıyaslama aracı yaratmak olduğu vurgulanıyor.

Sanayi Devrimi'nin dört ana kavramı olan esneklik, çeviklik, inovasyon ekosistemleri ve insan odaklı yaklaşım kavramları doğrultusunda 12 yeni bileşen kullanılmış. 2019 Küresel Rekabetçilik Raporu'nun rekabet gücü sıralamasında yer alan 141 ülke arasında ilk üç sırayı bu sene Singapur, ABD ve Hong Kong aldı.
 

ARTI VE EKSİLERİMİZ

Raporda, 2019 itibarıyla kişi başına düşen 9.346,2 dolarlık gelirle, Türkiye'nin GSYİH'sinin dünya toplamında %1.70'lik bir paya sahip olduğu hatırlatılıyor.

2019 dönemi Küresel Rekabetçilik Endeksi hesaplamalarına göre, Türkiye 141 ülke arasında 2018'de olduğu gibi 61. sıradaki yerini korumuş. Göreceli olarak Türkiye'nin iyi performans gösterdiği bileşenler; bilgi ve iletişim teknolojileri (57.8 puan), altyapı (74.3 puan), iş gücü piyasası (52.9 puan). Türkiye, 12 bileşenin 11'inde Avrupa ve Kuzey Amerika ortalamasının gerisinde yer alıyor. İleri olduğu bileşen ise 13. sırada olduğu pazar büyüklüğü bileşeni.

İş gücü piyasası bileşeninde küçük ancak önemli iyileşmeler olduğu vurgulanıyor: Yabancı işçi çalıştırma kolaylığı (63. sırada), işçi hakları (109. sırada), kadınların işgücü piyasasına katılımı (112. sırada) bileşenleri gibi.

Türkiye'nin makroekonomik ortam bileşeninde 61.3 puanla 129. sırada olup ciddi bir düşüş yaşadığı görülüyor.
 

Pandeminin etkisi yıkıcı olacak

Ülkemizde pandemiden önce 1.891.512 iş yeri ve 14.314.313 Sosyal Sigortalar Kurumu'na bağlı çalışan işçi mevcuttu. Bu iş yerlerinin %99'u 250'den az işçi çalıştırmaktadır. Türkiye ekonomisi %99'u KOBİ'lerden oluşan, düşük sermaye yapısına sahip, verimsiz ve rekabet edemeyen bir müteşebbis yapısıyla pandemiye yakalanmıştır.

Bu beğenmediğimiz rekabet edemeyen verimsiz ekonomik yapıyı pandemi etkisinden korumak için ne yaptık? İşçiler için kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin nedeni ile nakdi ücret desteğini işler hale getirdik. Sonuç, yaklaşık 300.000 iş yeri, 3.562.124 çalışanı için kısa çalışma ödeneğine başvurdu. Başvuran iş yerlerinin %80'ini 20'den az işçi çalıştıran iş yerleri oluşturdu. Ücretsiz izne çıkartılan 1.358.000 kişiye de günlük 39 liradan, aylık brüt 1.177 lira ödendi.

Peki iş yerlerini ayakta tutmak için ne yaptık? Bankaya olan kredi borçlarını yeniden yapılandırdık, yeni kredi paketleri açıkladık. Sonuç: Bu iş yerleri vergi ve sigorta borçları olduğu için bu yeni kredilere erişemediler. Krediler ihtiyacı olana değil, ihtiyacı olmayana gitti.

Bizim dışımızdaki diğer ülkeler, ülke ekonomilerini ve rekabet güçlerini korumak ve desteklemek için neler yaptı? Özel sektör çalışanların maaşlarının belli bir bölümünü, belli bir süre için devlet ödedi. İş yerlerine karşılıksız nakit destek verildi.

Rekabet ettiğimiz ülkeler iş yerlerine karşılıksız nakit destek verirken, biz IBAN numarası göndererek onlardan para istedik. Pandemi sürecinin sonucunda hangi politikanın daha çok başarılı olduğu çok net bir şekilde görülecek. Dünya rekabet ligindeki paraşütsüz düşüşümüz ülkemizi G-20'nin çok uzağına sürükleyecek; ciddi bir refah azalışı, işsizlik ve yoksulluk kaderimiz olacak gibi görünüyor.

Sözcü | Nedim TÜRKMEN