Efsaneler, hikâyeler, masallar dünya var olduğu günden bugüne sosyal hayatın içinde hep tat katarak, renk vererek var olagelmişlerdir. Bugün bile dinledikçe okudukça onlardan bir şeyler öğreniyoruz. Bazıları da var ki, aynı zamanda biz insanlar için de birer ibret vesilesi oluyorlar ve onlardan bir şeyler öğreniyoruz. Şimdi size “teşbihte hata olmaz” diyerek bunlardan birini aktaracağım.


Kral Midas (MÖ 738-696) “Midas’ın eşekkulakları”:

       “Kral Midas da tanrıların şerrine uğramış Anadolu’nun mitologya kahramanlarından biridir. Onun adı yalnız efsanelerde değil, tarihi belgelerde ve arkeolojik kazılarda çıkarılan,  buluntularda da geçer.

Kral Midas aslında Ankaralı’ dır. Milattan önce 700 yıllarında Ankara yakınlarında Polatlı düzlüğünde kurulu Frigya’ nın başkenti Gordion’da, yaşayan efsanevi bir kraldır. Krallığı gibi yaşamı ve ölümü üzerine de mitolojiler yazılmıştır.

Kral Midas Tmolos Dağı’nın yamacında dolaşırken, mitolojiye göre müziğin, sanatların, güneşin, ateşin ve şiirin tanrısı Apollon ile şarap tanrısı Pan’ ın müzik yarışı yaptıklarını ve bu yarışmaya yargıç olarak da dağ tanrısı Tmolos’u seçtiklerini görür. Bu çalgı yarışması için Midas’ı jüri üyelerinden biri olarak seçerler. Apollon’un lirini de Pan’ın flütünü de dinleyen Midas, flütün sesini çok beğenir. Tmolos, ödülü Apollon’a verse de yarışmaya tanık olan Midas flütü daha çok beğendiğini söyleyince Apollon Midas’ın kulaklarını uzatıp eşekkulağı haline getirerek öç alır.”
 

Devletler de dünya üzerindeki çıkarlarını korumak, güçlü görünmek, düşmanlarını caydırmak, politikalarının meşruiyetini sağlamak amacıyla birçok faaliyetler kullanmaktadırlar.
 

Toplum bilimciler kitlelere bir şeyi yaptırmanın 3 yolu olduğunu söylüyorlar. Zor kullanarak, para ile satın alarak, inandırarak.

2008 yılında yaşanan küresel kriz sonrası küresel sistemdeki parasal genişleme; tüketim çılgınlığı ve lüks yaşantı, tüm dünyada suni bir rahatlamaya yol açtı. Tasarruflar düşük, tüketim yüksek seyretti. Bunlar da tüm dünyada borçlanmayı (çok) aşırı derece de büyüttü. Ekonomilerin sıcak paraya bağımlılığı arttı, tüm dünyada borçlanma çığ gibi büyüdü. Herkes kendi krallığını kurduğuna inanarak rahat yaşadı. “Dünyayı yönetenler algı yönetimi ile bu ‘’inandırma” işlemini, kişilerin zihinlerine ve psikolojilerine etki ederek gerçekleştirdiler.

“Midas, utandığı eşekkulaklarını sivri külahı ile bir süre saklar ama saçını sakalını her gün tıraş eden berberin kulaklarını görmesini engelleyemez. Berber kimseye açmadığı bu sırdan kurtulmak için bir tür kulak olarak benzetilen kuyuya eğilerek “Midas’ın kulakları eşekkulaklarıdır.” diye seslenir.

Uğuldayan kuyunun yakınındaki sazlar, yel estikçe dile gelerek “Midas’ın kulakları eşek kulaklarıdır.” diye yankılanmaya başlarlar. Bunu duyan Midas hiddetlenir ve sazların kesilmesini emreder. Ancak kuyunun suyu sırrı sazlara geçirmiş ve yaymıştır. Sazlar kestirilir ama bu sefer de sırrı keçiler korosu seslendirir.”

Aradan geçen zaman içerisinde “mızrak çuvala sığmamış” tüm dünya kazandığının 2 hatta 3 katı borçlanmıştır. Ancak kapitalizminde bir gerçeği olarak zengin daha zengin fakir ise maalesef ki daha fakir olmuştur. Bu yıl yaşanan Covid 19 (korona virüs) pandemisi de, dünya ekonomisinin sanıldığı kadar iyi olmadığını hatta kurulan ülke ittifaklarının dahi, sanıldığının aksine sadece iyi günler için kurulan topluluklar olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. Herkes can derdine düşmüş ekonomiler kapanmaya yüz tutmuştur. Tüm dünya vatandaşları durumun vahimliğini konuşmakta ve gelecek için kaygılanmaktadır.

“Sırrı yayılan Midas, zamanla kulaklarına alışır; hatta onları bir ayrıcalık, bir üstünlük olarak görmeye başlar. Artık kulaklarını gizlemez, törenlerde halka sergiler.”

Durma noktasına gelen dünya ekonomisini canlandırmak için (aslında parasal daralmaya gitmeyi düşünen) dünyanın önde gelen liderleri ve ekonomi kuruluşları parasal daralmadan vazgeçip açıktan ve ilanen, para basmaya devam edeceklerini bildirerek tüm piyasaya inanılmaz para arzı sunmuşlar ve sunmaya devam etmektedirler.

“Midas’ın ona verdiği cezayı hiçlediğini gören Apollon, bu sefer kulakları geri alarak Midas’ı cezalandırır. Halk bu kez Midas’la, kulakları artık eşekkulağı olmadığı için alay edip onu aşağılar.”

Tüm bu anlatılanların varsayım olduğunu düşünsek bile, dünyada ekonomik, siyasal ve diğer birçok konuda yanlış giden bir şeyler var. Bu yanlış gidişatta ileride, tüm dünya (hepimiz) için daha büyük maliyetlere yol açacak. Bu yanlış gidişata dur demenin ve çözüme kavuşturmanın yolu gerçekleri ifade edip, hep birlikte tedbir almak değil midir? Neden hiç kimsenin vaktinde gerçekleri söylemek gibi bir alışkanlığı yok?
 

Hep Midas’ın eşekkulaklarını gördüğümüzde mi açıkça söylemek gerekiyor.”

       Oysa biz yanlışları açıkça eleştirmediğimizden olacak ki,  yanlışlar yok olmaz, çünkü yanlış hep yanlıştır. Ancak ders almak en doğrusudur. Ülkelerin tüketimi arttırmak niyetiyle ve ekonomilerini canlandırmak için bu denli fazla para basmalarına rağmen, Covid 19 insanlara az ile yetinilebileceğini öğretmiş olacak ki, insanların tüketim alışkanlıkları tamamen değişime uğramıştır. Pandemi tüm dünyada işsizliği arttırmış, ülke ekonomileri zora düşmüş, insanlar harcamaya korkar olmuştur. İnsanlar liderlerini başarısız görmekte ve inanmamaktadır.
 

“Sanki her şey sil baştan yazılmak için RESET” lenmektedir.”

Altın Midas” Midas’ın Altın Çağı”:

Şarap Tanrısı Dionysos’ un (ve yoldaşı Satiros  bir gün Frigya’ yı gezerken) Midas’ın gül bahçesine yolu düşer ve orada uykuya dalar Midas onu bulur ve 10 gün süresince misafir ederek onu ağırlar bundan çok etkilenen Diyonisos krala istediği bir dileği yerine getireceğini ifade eder. Kral Midas ondan dokunduğu her şeyin altına dönüşmesini istediğini belirtir. Tanrı Diyonisos da, böyle bir güce sahip olmanın çok belalı bir şey olduğunu kral Midas’a söyleyemez. Söz verdiği için de Midas'ın dileğini yerine getirir. Hikâye bu ya; sonunda Midas'ın dokunduğu her şey, kaskatı altın kesilmeye başlar...

Eline aldığı yiyecekler de, içeceği su da, altına dönüştüğünden, artık açlıktan susuzluktan ölecek durumlara düşer. Sonra aynı tanrı Diyonisos'a yalvar yakar olup ayaklarına kapanır. Kendisini bu hallere getiren o uğursuz gücü geri almasını ister tanrıdan. Kralın durumuna acıyan tanrı Diyonisos, ona gidip Gediz Nehrine akan Paktolos Irmağında yıkanmasını salık verir. Bu ırmakta yıkandıktan sonra kral, bu her tuttuğunun altına dönüşmesi illetinden kurtulur… Söylentiye göre, yıkandığı ırmağın suları kumları, altın sarısına dönüşmüş. Bundan sonra böylesi hırslardan kendini arındırıp kurtaran Midas; artık kendini tümden doğaya, doğanın sunduğu nimetlere, güzel sanatlara, özellikle musikiye adar.”

Covid 19 pandemisinin tüm dünyada 1929 buhranından daha büyük bir krize yol açacağı söyleniyor ve bekleniyor. Ekonomilerin bu denli para basmaları kâğıt paraya olan güveni yerle bir ediyor. Hatta kâğıt paranın Covid 19 virüsünü yaydığı söylentileri bile çıktı. Tüm bunlar kâğıt paradan kaçışı hızlandırıyor. “Bence Covid 19 çıkmasaydı bile bu denli borçlu bir dünyanın krize girmesi zaten kaçınılmazdı” Ancak Covid 19 işin tuzu biberi oldu. Bir suçlu ilan edilmesi gerekiyordu. Liderler tahtlarını koruyabileceklerini düşündüklerinden suçluyu Covid 19 diye hemen ilan ettiler. Tabi ki Covid 19’ un ekonomileri durdurma noktasına getirmesini inkâr edecek değilim.

Fransız düşünür Voltaire “Her kâğıt para eninde sonunda gerçek değeri olan sıfıra gelir.” diyor. Tarih kâğıt para bolluğunun sonunun hiç de iyiye gitmediğini bize defalarca göstermiştir. Kaldı ki, dünya tarihinde hiç bu kadar para basılmamıştır. Bu sebeple olacak ki;

2008 Krizi’nden sonra merkez bankaları sürekli altın almaya devam ediyor. Dünya Altın Konseyi verileri 1971 yılından beri en yüksek alımın 2018 yılından itibaren gerçekleştiğini ortaya koyuyor. Rusya altın alımları tarihinin en yüksek altın rezerv rakamı olarak kayda geçti. Rusya, bu rakamla Çin’in altın rezervini de geçmiş oldu. Çin de günden altın rezervlerini arttırıyor. Almanya ona keza. İran da Amerikan kaynaklı yaptırımlara karşı kendinin altın rezervlerini artırmakla koruyor. Altın karşılığı petrol ticaretini günden güne yükseltiyor. Rusya’nın 2017’de Yuan’ ın altın karşılığı değerlenmesini şart koşarak, petrolü karşılığı Yuan’ ı kabul etmesi, Petro dolar için sonun başlangıcı olmaya aday. Ülke Merkez Bankamızın da kendini altın alarak korumaya çalıştığını biliyoruz. 

Altının (hatta gümüşün) değerinin bugün geldiği nokta her şeyi ortaya koyuyor. Kaldı ki, değerinin nereye kadar tırmanacağı konusunda hiç kimse doğru bir tahmin yürütemiyor. Demir dâhil, diğer tüm değerli madenlerinde altını takip ettiği aşikâr.

Ancak Midas’ın hikâyesinde olduğu gibi her şeyi altına bağlamak da ne kadar doğru. Sermayedarların kapitallerini üretim yerine kısa vadeli getirilere bağlaması, mal ve hizmet üretiminin bu denli azalmasının sonu da pek hayra alamet değil. Tüm dünya genelinde işsizlik ve yoksulluğun bu denli yükselmesi gelecek hakkındaki endişeleri çok daha yukarılara taşıyor. İnsanlar altını yiyemeyeceklerine göre bu gidişte nereye kadar.

Umarım ki; Midas’ın Paktolos Irmağında yıkanması gibi, daha soğuk bir duş almadan hırslarımızdan bir an evvel kendimizi arındırıp kurtarabiliriz. Üretim yapan, değer üreten, daha kardeşçe, doğayı da katletmeden, tüm canlılarıyla birlikte özgürce yaşayan, gelecek kaygısı duymadan, adaletle yönetilen bir dünyada yaşamamızı sürdürebiliriz. Hoşça ve dostça kalın…          

        Faydalı olması ümidiyle…
 

Özkan Çinar
Smmm/SPK Denetçisi             
Yönetim Danışmanı/Eğitmen