Son dönemde inşaat taahhüt, yap-sat başta olmak üzere ortaklaşa yapılacak işlerde, işin bir şirket kurularak mı, kurumlar vergisine tabi iş ortaklığı oluşturularak mı, yoksa adi ortaklık şeklinde mi yapılmasının vergisel açıdan daha avantajlı olacağı konusunda çokça soru gelmeye başladı. Bu da, ortaklaşa işlerin hangi organizasyonla yapılması gerektiği konusunda tereddüt yaşandığını gösteriyor.

Evet, bazı hususların daha işin başında karara bağlanması, ileride karşılaşılacak pek çok sorunu şimdiden ortadan kaldırıyor. Doğrusu da bu!
 

Hangisi daha avantajlı?

Peki, sizce ortak iş; şirket mi, iş ortaklığı mı, yoksa adi ortaklık kurularak mı yapılmalı? Hangisi vergisel anlamda daha avantajlı?

Bu konudaki cevabımız net: ADİ ORTAKLIK. 
 

Neden adi ortaklık?

Neden mi? Çünkü, bunun bir değil, birden çok nedeni var.

Öncelikle, adi ortaklığın tasfiyesi diğerlerine göre daha kolay, adi ortaklıkların ortaya çıkan kârı ortaklar tarafından hisseleri oranında kendi kazançlarına dahil edilerek vergilendiriliyor, ortaklar adi ortaklıktan gelen zararları kendi beyanlarındaki kazançlarından mahsup edebiliyorlar, yine ortaklar adi ortaklıktaki gelir vergisi stopajlarını hisseleri oranında kendi beyanları üzerinden hesaplanan gelir ve kurumlar vergilerinden mahsup edebiliyorlar vb. Bunlar ciddi avantajlar.

Adi ortaklıkların bunların dışında diğer bir artısı ise, ortaklar tarafından ortaklığa borç para verilmesi ve ortaklıkta oluşacak nakit fazlalarının ortaklar tarafından kullanılması halinde ortaya çıkan adat faizi ve KDV avantajı ile ilgili.


Şirket ve kurumlar vergisi mükellefi iş ortaklıklarında adat faizi ve KDV

Şirketlerde ve kurumlar vergisi mükellefi iş ortaklıklarında nakit fazlalarının ortaklar tarafından kullanılması veya ortaklar tarafından şirketlere ve iş ortaklıklarına borç para verilmesi transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı olarak kabul ediliyor. Bu durumda,

- Şirketler ve kurumlar vergisi mükellefi iş ortaklıklarında nakit fazlalarının ortaklara kullandırılması halinde, bu şirket ve iş ortaklıkları tarafından ortaklara,

- Ortaklar tarafından bu şirketlere ve iş ortaklıklarına borç para verilmesi halinde ise ortaklar tarafından bu şirket ve iş ortaklıklarına

üçer aylık geçici vergi dönemleri itibariyle adat faizi ve KDV hesaplanması gerekiyor.

Oysa, adi ortaklıklar da böyle bir durum söz konusu değil!

Transfer fiyatlandırması ve örtülü sermaye adi ortaklıklar için geçerli değil!

Adi ortaklıkların tüzel kişilikleri bulunmadığından, gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyetleri söz konusu değil. Ortaklar, kar ve zararı ortaklıktaki katılım payları oranında kendi gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde beyan ediyorlar. Adi ortaklıkların sadece stopaj ve KDV mükellefiyetleri bulunuyor.

Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı düzenlemesi, Kurumlar Vergisi Kanununda yer alıyor (5520 sayılı KVK. Mad. 13). Bu düzenlemeye göre; kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü̈ olarak dağıtılmış sayılıyor. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler, mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendiriliyor. Örtülü sermaye ise, yine Kurumlar Vergisi Kanununun 12. Maddesinde düzenlenmiş bulunuyor.

Dolayısıyla, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı ve örtülü sermaye uygulamaları kurumlar vergisine tabi kurumlar için geçerli olduğundan, kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayan adi ortaklıklar hakkında transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı ve örtülü sermaye hükümlerinin uygulanması mümkün bulunmuyor (GİB. İstanbul VDB.nin 14.08.2020 tarihli ve 62030549-125[13-2017/23]-598231 sayılı özelgesi).

Ortakların adi ortaklığa borç para vermesi örtülü sermaye sayılmıyor!

Kurumlar vergisi mükellefiyetlerinin bulunmaması nedeniyle, ortaklarından aldığı borçlar nedeniyle adi ortaklıklar hakkında örtülü sermaye düzenlemesinin uygulanması söz konusu değil (KVK. Mad.12).

Adi Ortaklıklardaki Nakit Fazlasının Ortaklar Tarafından Kullanılması

Hemen belirtelim, adi ortaklıklarda oluşan nakit fazlalarının ortaklar tarafından hisseleri oranında kullanılması, adi ortaklıkların kurumlar vergisi mükellefi olmaması nedeniyle transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı uygulaması kapsamına girmiyor, adat faizi ve KDV hesaplanması söz konusu olmuyor. Ancak, adat faizi ve KDV, bu nakit fazlalarının ortaklar tarafından hisse oranlarından farklı oranlarda kullanılması halinde hesaplanıyor.

- Nakit fazlasının ortaklarca hisseleri oranında kullanılması 

Adi ortaklıklarda oluşan nakit fazlalarının ortaklar tarafından hisseleri oranında kullanılması halinde, ortakların kendi paralarını kullanıyor olması nedeniyle faiz ve KDV hesaplanması söz konusu olmuyor (GİB. Büyük Mükellefler VDB.nin 20.12.2012 tarihli ve 64597866-GVK-41/5-248, İstanbul VDB.nin 14.08.2020 tarihli ve 62030549-125[13-2017/23]-598231 sayılı özelgeleri).

- Nakit fazlasının ortaklarca hisselerinden farklı oranlarda kullanılması

Adi ortaklıklarda oluşan nakit fazlalarının ortaklar tarafından hisse oranlarından farklı oranlarda kullanılması halinde (örneğin ortaklıktaki hisse oranı yüzde 30 olmasına rağmen ortaklıktaki nakit fazlasının yüzde 70’inin kullanılması gibi), nakit fazlasını hissesine düşenden daha az kullanan ortak tarafından hissesinden daha fazla oranda para kullanan diğer ortağa finans hizmeti verilmiş sayılıyor ve vergilendirmenin de borç para kullandıran ortak nezdinde yapılması gerekiyor. Dolayısıyla, borç para kullandıran ortağın, hisse oranından daha fazla para kullanan ortağa emsallere uygun faiz oranı üzerinden adat faiz faturası düzenlemesi ve KDV hesaplaması gerekiyor.

Peki, bu durumda adat faizi ve KDV neden adi ortaklık tarafından hesaplanmıyor?

Çünkü, adi ortaklıkların kurumlar vergisi mükellefiyetleri bulunmadığından, nakit fazlalarının ortaklar tarafından hisse oranlarından farklı oranlarda kullanılması halinde de, bu işlemin adi ortaklık bünyesinde transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı olarak değerlendirilmesi mümkün değil.

Ortaklar tarafından adi ortaklığa borç para verilmesinde adat faizi ve KDV var mı?

Adi ortaklıkların finansman ihtiyaçlarını karşılamak üzere ortaklarından hisseleri oranında borç almaları halinde, bu işlem transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı kapsamında değerlendirilmiyor.

Ancak, ortaklardan hisse oranlarından farklı olarak borç alınması halinde, bu işlemler transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı kapsamında değerlendiriliyor, hisse oranından daha fazla adi ortaklığa borç para veren ortak tarafından diğer ortağa emsallere uygun faiz oranı üzerinden adat faizi faturası düzenlenmesi ve KDV hesaplanması gerekiyor.

Sonuç Olarak;

Adi ortaklıklarda oluşan nakit fazlalarının ortaklar tarafından hisseleri oranında kullanılması halinde herhangi bir sorun olmuyor, adat faizi ve KDV hesaplanmasına gerek bulunmuyor. Çünkü, bu nakit fazlasına konu olan bu paralar, ortakların kendi parası. Ortağın kendi parası için adat faizi ve KDV hesaplanması söz konusu değil. Ancak, bu nakit fazlalarının ortaklar tarafından hisse oranlarından farklı oranlarda kullanılması halinde, kendi hissesine düşen parasını diğer ortağa kullandıran ortağın diğer ortağa finans hizmeti verdiği kabul ediliyor, borç para kullandıran ortağın diğer ortağa emsallere uygun faiz oranı üzerinden adat faiz faturası düzenlemesi ve KDV hesaplaması gerekiyor. Aynı durum, ortaklığa finansman ihtiyaçlarını karşılamak üzere ortaklar tarafından verilen borç paralarda da söz konusu.

Bu nedenle, ortakların, adi ortaklıklara borç para verirken ve ortaklıklarda oluşan nakit fazlalarını kullanırken, hisse oranlarına dikkat etmelerinde fayda var! Aksi halde, ortakların başı ciddi olarak ağrıyabilir!

Dünya | Abdullah TOLU