Asgari ücret, çalışma hayatının en önemli konularından bir tanesi. Bu yıl asgari ücretin miktarı ve belirlenmesine ilişkin gündem normalden erken başladı.

Her yıl aralık ayı içinde çalışmalarına başlayan Asgari Ücret Tespit Komisyonu bu yıl hızlı şekilde sonuç almak adına öncül istişarelere kasımda başladı. Önce Türk-İş, Hak-İş ve DİSK bir görüşme yaptı, sonrasında ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’den asgari ücretin belirlenmesinde aralık sonunu beklememe ve taraflarla görüşmelerin hızlıca yürütülerek aralık ayının ilk iki haftasında asgari ücretin belirlenebileceği yönünde açıklama geldi.

Dolayısıyla bu yıl asgari ücret etkin sosyal diyalog mekanizmaları ile hızlı bir şekilde belirlenecek gibi görünüyor. Asgari ücrette dengenin korunması ve çalışanların satın alma güçlerinin korunması ise temel hedef.

Neyi belirliyor?

Asgari ücret, çalışma hayatında işverenin işçiye ödeyebileceği en düşük ücreti ifade ediyor. Dolayısıyla işgücü piyasasına ilk kez girecek kişiler için asgari ücret çok önemli. Diğer yandan asgari ücret yalnızca asgari ücret üzerinden gelir elde edenleri etkilemiyor. İşgücü piyasasında asgari ücret diğer çalışanlar için de çok önemli bir belirleyici. İlk kez çalışmaya başlayacak bir kişiye ödenecek ücret belirlendiğinden bu bir baz etkisi yaratıyor ve üç-beş yıldır aynı işyerinde çalışmakta olan kişiler de bu seviye üzerinden kendileri için ücret belirlemesi yapıyorlar ve yıl başı zam beklentisi bu yönde oluşuyor. Bu nedenle asgari ücret, herkesin gözünün üzerinde olduğu bir unsur.

Satın alma gücü korunmalı

Asgari ücretin miktarı elbette önemli. Ancak asgari ücretin miktarından daha önemli olan, asgari ücretlilerin satın alma güçlerinin korunması. Bu yıl asgari ücretin daha erken gündeme gelmesi ve yüzdesel olarak önemli ölçüde artması yönündeki beklentinin arkasında da satın alma gücünün korunması beklentisi yatıyor.

Hassas dengeler neler?

Bu nedenle asgari ücretin Ocak 2022’de ne kadar olacağından daha önemlisi, asgari ücretlilerin tüm yıl satın alma güçlerinin korunabilmesi ve refahlarının sağlanabilmesi. Bu açıdan bu yıl asgari ücret görüşmelerinde bu konuda yeni bir politika bileşeninin devreye alınması söz konusu olabilir.

Asgari ücretin çalışma hayatında çok önemli bir belirleyici olması söz konusu. İşverenlerin istihdam kararlarında işgücü maliyetleri belki de en önemli nokta.

Diğer yandan çalışanların elde edecekleri gelirin ve satın alma güçlerinin korunması da gerekiyor. Bu nedenle asgari ücretteki hassas dengenin sağlanması pamuk ipliğine bağlı. Hem istihdam düzeyini düşürmeyen, hem de çalışanların refahını koruyacak bir denge tutturulması şart. Aksi taktirde asgari ücretteki artışın toplam istihdamda bir azalmaya neden olabilir. Bu nedenle asgari ücretin işverene maliyetini azaltan uygulamalardan bir tanesi olan asgari ücret desteği 2016 yılından beri uygulanıyor.

İşverenin maliyetini neden etkiliyor?

Asgari ücret, çalışma hayatında en düşük seviyede ödenen ücret olduğu için temel olarak işverenlerin de işgücü maliyetlerini hesaplamasında temel aldıkları bir unsur.

2021 yılı için 3577.5 TL olan brüt asgari ücretin işverene maliyeti 4203.56 TL. Dolayısıyla işçinin eline geçen net rakam ile işverene maliyet arasında önemli bir fark var. İşverenin işgücü maliyetlerindeki artışlar işgücü piyasasında istihdam dengesini belirleyen çok önemli bir unsur. İşgücü maliyetleri arttığında işverenlerin işten çıkarma eğilimine yönelmeleri ya da yeni istihdamı ertelemeleri gündeme gelebiliyor.

Destek sürmeli

2016’dan beri işverenlerin işgücü maliyetlerini azaltmak için asgari ücret desteği uygulaması devrede. Bu çerçevede 2016’da 100 TL ile başlanan asgari ücret desteği 2021’de 75 TL olarak uygulandı. 2016 yılında asgari ücretin işverene maliyetinin yüzde 5.16’sına denk gelen destek tutarı, 2021 yılında asgari ücretin işverene maliyetinin ancak yüzde 2.09’una denk geldi. Dolayısıyla asgari ücret desteği devam etmekle birlikte azaldı. İşveren cephesinin bu konuda bir beklentisi var ve bu yıl destek tutarının artırılarak devam etmesi gerektiğini aksi taktirde istihdam düzeyinde bir daralma yaşanabileceğini ifade ediyorlar.

Bu yıl hem işveren hem işçi tarafının ortak noktada olduğu pek çok konu var. Bunlardan en önemlisi asgari ücretlilerin üzerindeki vergi yükünün azaltılması. Dolayısıyla işçi ve işveren cephesi ortak taleplerini komisyonda karar haline getirebilirler.

Milliyet | Cem KILIÇ