17 günlük tam ka­panma süresince bundan önceki kapan­malarda olduğu gibi alkollü içki satışının olmayan idari kararlarla yasaklanmaya çalışılması, Türkiye'de çok ciddi tartışmalara neden oldu. Pandemi bahane edi­lerek, insanların temel hak ve hürriyetlerine saldırıda bulunulduğu ve farklı bir yaşam biçimi dikte ettiril­meye çalışıldığına ilişkin haklı olarak birçok tartışma yapılıyor. Satılması yasal olan bir ürünün pandemi bahanesiyle hiçbir huku­ki gerekçe olmadan idari kararlarla yasaklanması, Türkiye'de tartışılması gere­ken ciddi konulardan birisi olarak önümüzde duruyor.

Bugün sizlere; içki ve sigaraya karşı olduklarını her ortamda ve her vesi­leyle göstermeye çalışan iktidarın, 15 yıl boyunca bu ürünlerden Özel Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi tahsil ederken hiç sesini çıkarmadığını, aşa­ğıdaki tablo yardımı ile göstermeye çalışacağım.

Ciddiyet şart

TABLODA açıkça görüldüğü üzere; tahsil edilen vergi gelirlerinin %10'dan fazlası alkol ve sigara tüketenlerden tahsil edilmektedir.

Bu yılın ilk üç aylık döne­minde de aynı tablo devam etmektedir. İktidar, 860 bin kurumlar vergisi mükelle­finden daha fazla bütçeye katkıda bulunan alkol ve tütün tüketenleri ikinci sınıf vatandaş olarak görüp, ka­nunsuz bir şekilde tüketimi engellemekle ilgili birçok işlem ve eylem içindedir.

Bence samimi olun. “Bu ürünleri tüketmek haramdır, dolayısıyla vergisi de haramdır deyin”, tüketimi yasakla­yın. “Buradan gelecek vergiye ihtiyaç yok” deyin.

Hodri meydan…

Sözcü | Nedim TÜRKMEN