Salgının, aşılamanın etkisiyle, yavaş yavaş hayatımızdan çıkması herkesin tek dileği. Ne var ki zamana yayılan bir geçiş dönemi yaşanacak gibi duruyor. Bu geçiş sürecinde yazı dizimizde anlattığımız kısa çalışma, ücretsiz izin ve fesih yasakları ne yönde değişecek? Ne zamana kadar devam edecek? Sorularına cevap vermeye çalışacağız, işçi temsilcilerinin görüşüne yer vereceğiz.

Normale geçişin bir zaman dilimine yayılacak olması alınan tedbirlerinde zamanla devam etmesi sonucunu doğuruyor. Kısa çalışma uygulaması bu ay sonu itibariyle bitiyor. Ancak yeni bir uzatma kuvvetle muhtemel. İlk gelen bilgilere göre mart sonuna kadar uzatmanın olacağı söyleniyor. Çalışma yaşamının tarafları da böyle bir uzatmaya olumlu bakıyorlar.

Mart sonuna kadar devam edecek bir uzatma işletmelerimiz açısından son derece önemli olur. Yeni normale geçiş sürecinde işletmelerimizin buna şiddetle ihtiyacı var. Ücretsiz izin uygulaması ve fesih yasakları da kısa çalışma uygulamasıyla senkronize uygulamalar. Dolayısıyla bu düzenlemelerin yine devam etmesi gerekiyor. Nitekim bütün bu yeni düzenlemeler için Cumhurbaşkanının Haziran 2021 tarihine kadar uzatma yetkisi bulunmakta.

Bir diğer konu da uzaktan çalışma. Salgın döneminde uzaktan çalışmalar yaygınlaştı. İşletmeler uzaktan çalışmaya alıştılar. Hatta birçok özel sektör işletmesi salgın sonrasında bile uzaktan çalışmaya geçeceğini şimdiden ilan ettiler. Bu nedenle Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın gündeminde olan ve neredeyse çalışması tamamlanmış olan “Uzaktan Çalışma Yönetmeliğinin” bir an önce hayatımıza girmesidir. Bu yönetmelikle hem çalışanlar hem de işletmeler açısından gri alanlar ortadan kalkacaktır.
 

Fiilen çalıştırılıyor

Türk  İş Mali Sekreteri ve Yol  İş Başkanı Ramazan Ağar, kısa çalışmanın devam etmesini koşullu olarak isteyenlerden. Ağar, kısa çalışma içerisinde gösterilen işçilerin özellikle inşaat sektöründe fiilen çalıştırıldıklarını, bu durumun emek sömürüsü haline geldiğini söylüyor. Ayrıca Başkan Ağar, salgın döneminde değişiklik yapılan “ücretsiz izin” uygulamasında, çalışanın onayının alınmaması durumunun geçici bir düzenleme olması gerektiğini belirtiyor. Normal döneme geçildiğinde ücretsiz izin uygulamasında muhakkak çalışanın onayının isteneceği eski düzenlemenin tekrar hayata geçirilmesini savunuyor.
 

Aynı gemideyiz

Ramazan Ağar, görüşmemizde ayrıca şu hususlara da yer verdi:

“Bir an önce Kovid-19 sağlık çalışanları için meslek hastalığı, diğer işkolları ve işyerlerinde çalışanlar için iş kazası sayılmalıdır. Pandemi sürecinde işten çıkarma yasağı tam anlamıyla uygulanamamaktadır. Ücretsiz izne çıkarılan 2 milyonun üzerindeki çalışana aylık ödenen miktar sadece 1.420 lira olmuştur. Öte yandan kısa çalışma ödeneğinden işini kaybeden tüm işçilerin yararlandığını da söylemek de mümkün değildir. Bu noktada daha geniş bir düzenleme yapılmalıdır. Sendikalar çağdaş demokrasinin, sosyal adaletin ve gelişkin ekonominin vazgeçilmez kurumlarıdır. Küresel krizler çağında sendikaların yeni normali, temel insan haklarının, işçi hak ve özgürlüklerinin sağlandığı adil bir dünya olmalıdır. Bu çerçevede sendikal mücadele, çalışanlara iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması; ücretlerin, istihdamın, örgütlenmenin korunması ve geliştirilmesi; cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadına şiddetin sona erdirilmesi, yaşanabilir bir çevrenin, üretilebilir bir tarımın yaratılması ve kamu kurumlarının yeniden güçlendirilmesi yönündeki mücadeleyi kapsamalıdır. Biz bu yaklaşım çerçevesinde mücadelemizi sürdüreceğiz. Ülke olarak, millet olarak, işçi-işveren-devlet olarak aynı gemideyiz. Aynı gemide isek ülkemizi, çalışma hayatını ve sosyal tarafları ilgilendiren bu sorunları ortak çözmek için sorunlarımızı ve çözüm yollarımızı birlikte konuşmak durumundayız. Bu noktada Ekonomik ve Sosyal Konsey, bir sosyal diyalog zemini ve aracı olarak, sorunlarımızı ve çözüm yollarını konuşabileceğimiz bir diyalog platformu ve bir danışma organı olarak işlev görebilir, görmelidir.”