Uzaktan çalışma uygulaması, 4857 Sayılı Kanun'un "Çağrı üzerine çalışma ve uzaktan çalışma" başlıklı 14 üncü maddesinde düzenlenmektedir. Bu maddenin son fıkrasında ise uzaktan çalışmanın usul ve esaslarının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle belirleneceğine hükmedilmiştir.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından, bu kapsamda, 10 Mart 2021 tarihli Resmi Gazete’de "Uzaktan Çalışma Yönetmeliği" ("Yönetmelik") yayımlanmıştır. 

Yönetmeliğin “Sözleşmenin şekil ve içeriği” başlıklı 5 inci maddesi ve “Uzaktan çalışmaya geçiş” başlıklı 14 üncü maddesinde uzaktan çalışma ve iş sözleşmesine ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.

Söz konusu maddelerde öne çıkan hususlar ise özetle aşağıdaki gibidir;

  • Uzaktan çalışmaya ilişkin iş sözleşmeleri yazılı şekilde yapılır.
     
  • İş ilişkisi doğrudan uzaktan çalışma sözleşmesi ile kurulabilir veya hâlihazırda işyerinde çalışan işçinin iş sözleşmesi, işçinin ve işverenin anlaşması halinde, uzaktan çalışma sözleşmesine dönüştürülebilir.
     
  • Uzaktan çalışmanın mevzuatta belirtilen zorlayıcı nedenlerle işyerinin tamamında veya bir bölümünde uygulanacak olması halinde uzaktan çalışmaya geçiş için işçinin talebi veya onayı aranmaz.

Peki bu durumda, “halihazırda uzaktan çalışma uygulayan şirketlerin mevcut iş sözleşmelerini uzaktan çalışma sözleşmesine dönüştürmesi gerekir mi?” ya da “Uzaktan çalışma yapmak için çalışanların kabulünü ya da muvafakatini alması gerekir mi?” gibi sorular akıllara gelebilmektedir.

Bu sorunun cevabını verebilmek için  yukarıda anılan “zorlayıcı nedenler” kapsamına pandeminin girip girmediğini belirlemek gerekmektedir.

4857 Sayılı Kanun’da bir çok yerde bahsi geçse bile zorlayıcı neden kavramının tanımı ne 4857 Sayılı Kanun’da ne Yönetmelik’te açıkça yer almaktadır. 4857 Sayılı Kanun’un 24 üncü ve 25 inci maddesinde zorlayıcı sebepler “İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması” olarak ifade edilmiştir. Bu ibarenin tek başına pandemiyi kapsadığını söylemek isabetli değildir.

Bununla birlikte, zorlayıcı sebep tanımına Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında Yönetmelik’te de aşağıdaki şekilde yer verilmiştir:

“Zorlayıcı sebepler: İşverenin kendi sevk ve idaresinden kaynaklanmayan, önceden kestirilemeyen, bunun sonucu olarak bertaraf edilmesine olanak bulunmayan, dışsal etkilerden ileri gelen, geçici olarak çalışma süresinin azaltılması veya faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması ile sonuçlanan deprem, yangın, su baskını, salgın hastalık, seferberlik ve benzeri nedenleri”.

Zorlayıcı neden, Yargıtay'ın yerleşik içtihatları uyarınca da çalışanı çalışmaktan alıkoyan ve çalışmanın imkânsız kılındığı hallerdir. Yaşanılan pandemi dönemi sebebiyle, yapılan işin niteliğinin evden çalışmaya imkân verdiği ölçüde, çalışanın geçici bir dönem için evden çalışması söz konusu olabilir. Bu dönemde işverenin evden çalışma uygulamasını çalışandan yazılı rıza almaksızın da uygulayabileceği görüşü uygulamada ağırlık göstermektedir.

Sonuç olarak, Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği Hakkında Yönetmelik  ve Yargıtay içtihatları uyarınca yapılan tanımlar kapsamında zorlayıcı sebepler arasında salgın hastalığa açıkça yer verildiğinden,  çalışanları ile hâlihazırda devam eden bir iş sözleşmesine sahip olmasına rağmen uzaktan çalışmaya yönelmiş işverenlerin, çalışanları ile arasındaki mevcut iş sözleşmelerini pandemi süresi içerisinde uzaktan çalışma sözleşmelerine dönüştürmelerine gerek olmadığı kaanatindeyiz.

Pandemi süreci sona erdikten sonra uzaktan çalışma uygulamasına devam edecek işverenler ile çalışanlar arasında yapılacak uzaktan çalışma iş sözleşmeleri ya da sonradan uzaktan çalışmaya geçilmesi durumunda Yönetmelik’e uygun olarak yapılacak ek protokoller ile çalışma şartları belirleneceğinden yapılacak sözleşmelerin, ek protokollerin önemi ortaya çıkacaktır. Zira pandemi süreci sona erdikten sonra, Yönetmelik’te belirtilen esas ve kurallara uygun olarak çalışanlar ile sözleşmenin yapılmaması işverenler açısından sorun teşkil edebilecektir.


Erhan Tarhan| Deloitte